27 Mart Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi
Bu yılki 27 Mart Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi, dünyaca tanınmış Yunan yönetmen, eğitmen, Attis Tiyatrosu’nun kurucusu ve genel sanat yönetmeni Theodoros Terzopoulos tarafından kaleme alındı. ITI (Uluslararası Tiyatro Enstitüsü) Üniversiteler Türkiye Temsilcisi BİLKENT Üniversitesi Tiyatro Bölümü Başkanı Jason Hale ve ITI Türkiye Temsilciliği Yönetim Kurulu’nun (Turan Oflazoğlu, Engin Uludağ, Ayşe Emel Mesci ve Savaş Aykılıç) aldıkları ortak karar ile bu yılki Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi ise, gazeteci, yazar, eleştirmen, bir dönem İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları genel sanat yönetmenliğini de yapmış, tiyatro ve sanat dünyasının değerli duayeni Hayati Asılyazıcı tarafından yazıldı.
27 Mart 2025 Dünya Tiyatro Günü Ulusal Bildirisi
Hayati Asılyazıcı
Bugün 27 Mart “Dünya Tiyatro Günü”. Nefes aldığımız her gün kıymetli olsa da, bu özel günün anlamı insanlık tarihi açısından çok daha derin ve önemlidir. İnsan, sahneden sözlü ve yazılı metinlerle kendi hikâyesini yazmış, oynamış, temsil etmiş, göstermiş ve kayıt altına almıştır. Güne ve uygarlık tarihine bu saptamanın ışığında bakmak oldukça değerlidir.
Uygarlık, kültürün mayalandığı noktada yeşerir; sevginin gücü sanatın kollarında büyür. Tiyatro, bu gücün insanlar arasında yayılmasında öncü bir alandır. Sahne ışıklarının yandığı sokaklar, köyler, kasabalar, şehirler, meydanlar ve ülkelerde cehaletin, bağnazlığın hükmü silinir. Özgürlüğün, özgür düşüncenin, düşünce özgürlüğünün, adaletin ve vicdanın gücü duyumsanır. Bilimi, aklı, deneyimleri önemseyen, güçlü kılan ve sezgileri gelişmiş, çağdaş, laik insanların varlığı bu noktadan gelişir. Zenginleşen toplumların gücü bu kaynaktan beslenir. Dünyaya umut, bu kaynağın korunup kollanması ile sağlanır.
Tiyatro, sahne ışıkları altında kendini beğenme yeri değil, var olan sözü, sanatlı söyleme yeridir. Sahne, güzelin bilgisi altında, düşüncenin güzellikle kuvvetlendirildiği bir büyük insanlık mabedidir. İki büyük savaşın izlerini, acılarını silemeyen insanlık hâlâ yeni acılardan beslenme yanılgısını sürdürmektedir. Siyasal, ekonomik ve toplumsal çürümeler, çürümüşlükler ve cehalet yüzünden insanlık bir büyük testten geçirilmektedir. Virüsler, teknolojik saldırılar, açlık, sömürü, işgaller, savaşlar ve içi boşaltılmış gösterilerle beslenen körleşmeler, köleleştirme yöntemleri karşısında sınav vermektedir.
Şiir, zamanın içinden siliniyor; zaman ve mekân gücün elinde oyuncak ediliyor. Ahmet Hamdi Tanpınar’dan bir alıntıyla söyleyecek olursak, “Saatin kendisi mekân, ilerleyişi zaman, ayarı insandır” sözünün içi boşaltılmakta. İnsanın anlam arama ve yaratma çabasını besleyecek olan bilme isteği, hakkı ve öğrenme eşitliği sistematik biçimde yok ediliyor. “Mankurt”laştırılmış insan modellerinin sömürüye açık iş gücü üzerinden ekonomi beklemek ve erk sağlamak üzere devşirme, yapay yöntemler kurgulanıyor. İnsanlığın sorgulama ve soru sorma gücü siliniyor, sindirilmek isteniyor.
Tiyatro, büyük iletişim gücüyle bu saldırılarla baş edebilecek kıymetli bir alandır. Sansür ve engel, bu yüzden önünde bir duvardır. Bu duvarın aşılması ve yıkılması da bir gerekliliktir. Tiyatronun sırtındaki yükü hafifletecek bilgi ve bilinç ile yaklaşan Cumhuriyet’in kurucusu büyük Atatürk, ışığı alnında hissedenlere görevler vermiştir. Önlerindeki engelleri kaldırmış ve Cumhuriyet’in faziletinin, onun hayat damarının da kültür olduğunu vurgulamıştır. Tiyatroya sahip çıkmak, umuda, geleceğe, insana ve insanlığa sahip çıkmaktır. Dünyayı sevginin kurtaracağını bilmektir. Dünya “Tiyatro Günü”, izleyicisine, emekçilerine ve onlarla dayanışma içinde olup tiyatroyu sadece eğlence ve ekonomi olarak algılamayan herkese ve insanlığa kutlu olsun.
27 Mart 2025 Dünya Tiyatro Günü Uluslararası Bildirisi
Theodoros Terzopoulos
Yönetmen, eğitmen, yazar, Attis Tiyatrosu’nun kurucusu ve genel sanat yönetmeni, Tiyatro Olimpiyatları’nın esin kaynağı ve Uluslararası Tiyatro Olimpiyatları Komitesi’nin başkanı.
Tiyatro, yoksullaştırılmış, sanal gerçeklik hücrelerine hapsedilmiş, boğucu özel yaşamlarına gömülmüş yurttaşlarla dolu bir dünyada, çağımızdan yükselen imdat çağrısını duyabilir mi? Gölgesini yaşamın her alanına yayan totaliter bir baskı ve kontrol sistemi tarafından ezilen varoluşların robotlaştırıldığı bir dünyadan yükselen çağrıyı duyabilir mi?
Tiyatro, ekolojik yıkımı, küresel ısınmayı, inanılmaz biyolojik çeşitlilik kaybını, okyanuslardaki kirlenmeyi, buzulların erimesini ve orman yangınlarındaki artışı umursuyor mu? Tiyatro, ekosistemin etkin bir parçası olabilir mi? Tiyatro, yıllardır insanın gezegen üzerindeki etkisini izliyor ama bu sorunla başa çıkmakta zorlanıyor.
Tiyatro, insanlık durumunun 21. yüzyılda içine sokulduğu, yurttaşların politik ve ekonomik çıkarlar, medya ağları ve kanaat oluşturucu firmalar tarafından manipüle edildiği halden kaygı duyuyor mu? Sosyal medyanın bir yandan sözün akışını kolaylaştırırken, diğer yandan biz ve Öteki arasına o gerekli görülen mesafeyi sokan muazzam bir mazeret haline getirildiği dünyadan kaygı duyuyor mu? Öteki’nden, farklı olandan, Yabancı’dan duyulan sessiz ama derin bir korku giderek düşüncelerimizi işgal ediyor ve eylemlerimize yön veriyor.
Tiyatro, bu kanayan travmayı göz ardı ederek, farklılıkların bir arada varoluşuna yönelik bir atölye işlevi görebilir mi? Bu kanayan travma bizi Mit’i yeniden inşa etmeye çağırıyor. Ve Heiner Müller’in sözleriyle söyleyecek olursak: “Mit bir katışmaçtır (agrega), her zaman farklı, yeni makinelerin bağlanabileceği bir makinedir. Giderek artan hız kültürel alanı paramparça edinceye kadar enerjiyi taşır.” Bu taşınan enerjiyle barbarlık alanının da paramparça edildiğini eklemek isterim.
Tiyatronun spotları yanıltıcı bir şekilde kendisine, tiyatroya odaklanmayı bırakıp sosyal travmayı aydınlatabilirler mi? Kesin yanıtları olmayan sorular bunlar çünkü tiyatro varlığını ve devamlılığını yanıtsız sorulara borçludur. Doğduğu yerden, antik tiyatronun orkestrasından çıkıp bugün, bu Dünya Tiyatro Günü’nde savaş manzaraları içinden geçerek sessiz bir mülteci gibi yolculuğunu sürdüren Dionysos’un ortaya attığı sorular bunlar. Dionysos’un, geçmişi, şimdiyi ve geleceği bir arada dokuyan, Zeus ve Semele’nin iki kez doğmuş evladı, değişken kimlikler taşıyan, eril ve dişil, öfkeli ve iyi niyetli, ilahi ve hayvani olabilen, çılgınlık ve sağduyu, düzen ve kaos arasında gidip gelen, yaşamla ölümü ayıran sınırda cambazlık yapan tiyatronun ve Mit’in esrik tanrısının gözlerinin içine bakalım. Dionysos temel bir ontolojik soru soruyor: “Bütün bunların anlamı nedir?” Bu soru yaratıcı sanatçıyı derinleşen bir arayışa, mitin köklerini ve insan gizeminin çeşitli yönlerini aramaya yöneltir. Günümüzün çok biçimli “Karanlık Çağlar”ından çıkabilmek için, hem belleği geliştirecek hem de yeni bir ahlaki ve siyasi sorumluluk şekillendirecek yeni anlatım yollarına ihtiyacımız var.
Ünlü İsimlerin Mesajları
- Müjdat Gezen: Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun. Bütün siyasilerin tiyatro gününü kutluyorum.
- Tilbe Saran: Tiyatro, seyredenle seyredilenin birlikte ürettikleri bir düş. Ortak rüya görmeye elele dalmanın heyecanını aynı yürek çarpıntısıyla hissetmek. Görülmeyene bakmak, duyulmayanı duymak, unutulanı hatırlamak içindir. Ve birlikte daldığın rüyadan değişerek çıkmaktır.
- Suna Keskin: Dünyadaki herkes, dünyadaki bütün gençler, tiyatroyla daha duyarlı, daha sosyal, daha düzgün konuşan, daha eğlenceli kısaca daha insan olmanın yolunu çoktan bulmuşlar. Binlerce yıllık geçmişi olan Dünya Tiyatro Günü’nü 2025 yılında biraz buruk da olsak kutlayabiliyoruz. Azimle tüm meslektaşlarımı ve sevgili seyircilerimizi bu güzel günün sıcaklığı ile kucaklıyorum.
- Haluk Bilginer-Zuhal Olcay: Tiyatro iyileştirir. Dünya Tiyatro Günü kutlu olsun.
- Bennu Yıldırımlar: Tiyatro sanatımızın başladığı günden bugüne kadar gelen tiyatromuzun tüm usta oyuncularının önünde saygı ile eğiliyorum. Yazılmaya ve oynanmaya değer hikâyeler biriktirdiğimiz, umut dolu yıllarımız olsun. Gönlü tiyatro ile dolu tüm dostların bu güzel günü kutlu olsun.
- Işıl Yücesoy: Senede bir gün dahi olsa 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’müz kutlu olsun. Perdelerimiz hep açık kalsın. Topluma ayna tutma görevini hep yerine getirebilsin.
- Nevra Serezli: Dünya Tiyatro Günü’nü kutluyorum. 27 Mart Dünya Tiyatro Günü’nde oyunumuz var ve tiyatrodayız. Sanat her zaman iyileştirici bir güçtür. Bugünün bir gün olması ile sınırlandırmamasından yanayımdır. Oyunu izlemek için bilet alıp, zamanını ayırıp emek verip oyunu izlemeye gelmiş her seyircimiz kendi çapında tiyatro gününü kutlamış olur. Gelen her seyircimizin Dünya Tiyatro Günü’nü kutluyorum. Bizim için önemli olan budur.
- Bekir Aksoy: “Dünyada iki kişi kalıncaya dek sürecektir tiyatro” derdi Yıldız Hoca. Aynada kendimize bakmaya, bizi bize anlatmaya devam. Tiyatro şifalandırır, anlatır, dinler, güldürür, hüzünlendirir, ihtiyaçtır. Günümüz kutlu olsun.. Koltuklarımız dolsun, taşsın. Tek yürek olduğumuz, aynı havayı soluduğumuz canım mesleğim. Yaşasın tiyatro!
Atatürk ve Aspendos
Atatürk, 1930 Mart’ında her yaştan ve her kesimden halkla Antalya Müzesi’ni ve Aspendos Tiyatrosu’nu gezmişti. Aspendos’ta söylediği, “Tarihi eserleri yaşatabilmek için, bu eserlere maksatları istikametinde hayatiyet kazandırmalıyız” sözünü bugün bile tam anlamıyla yerine getiremediğimizi söyleyebiliriz.