Bu yıl 31’incisi düzenlenen Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin ödül töreni, önceki akşam Çukurova Üniversitesi Kongre Salonu’nda gerçekleştirildi. Törenin sunuculuğunu Özlem Gürses üstlenirken, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, kent protokolü, sanatçılar ve çok sayıda Adanalı da etkinliğe katıldı. Törende, bu yıl yaşamını yitiren sanatçılar anılırken, bağlama sanatçısı Çetin Akdeniz de katılımcılara bir dinleti sundu.
ÖDÜLLER PAYLAŞILDI
“Şiddete son!” sloganıyla bu yıl yola çıkan festivalin en dikkat çekici özelliklerinden biri, filmlerdeki şiddet içeren sahnelerin en aza indirilmesi ve final sahnelerinin umut dolu bir şekilde tamamlanmasıydı. Altın Koza’ya bu yıl, Doğuş Algün’ün yönetmenliğini üstlendiği “Ölü Mevsim” filmi damgasını vurdu. Akraba evliliği sonucu doğan üç kız kardeşin çocuk sahibi olamama sorunları üzerinden başlayan bu film, aile içindeki yıkımlara, ekonomik ilişkilere ve cinsel saldırılara kadar uzanan bir hikaye sunuyor. “Ölü Mevsim”; Funda Eryiğit ve Ece Yaşar’ın “en iyi kadın oyuncu”, Erdem Şenocak’ın “en iyi erkek oyuncu”, Nesrin Uçarlar’ın “yardımcı rolde en iyi kadın oyuncu”, Serkan Ercan’ın “yardımcı rolde en iyi erkek oyuncu” ve “en iyi senaryo ödülü”nü kazanarak en fazla ödül toplayan film oldu. Erkan Tahhuşoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı “Döngü” filmi de “en iyi senaryo” ödülüyle taçlandırıldı. Türker Süer’in yönetmenliğini üstlendiği “Gecenin Kıyısında” filmindeki rolüyle Ahmet Rıfat Şungar da “en iyi erkek oyuncu” ödülünü kazanan bir diğer isim oldu. “Film Yön En İyi Yönetmen Ödülü” ise “Döngü”nün yönetmeni Erkan Tahhuşoğlu ile “Hakkı”nın yönetmeni Hikmet Kerem Özcan arasında paylaştırıldı.
KATLİAM BEYAZPERDEDE
Burak Çevik, “Hiçbir Şey Yerinde Değil” filmiyle 1978 yılında Ankara’nın Bahçelievler Mahallesi’nde Türkiye İşçi Partisi üyeleri olan yedi gencin katledilmesini ve dönemin kaosunu beyaz perdeye taşıdı. Çevik, bu filmiyle Altın Koza’dan “en iyi yönetmen”, “jüri özel ödülü” ve “en iyi sanat yönetmenliği” ödülleriyle döndü. Ancak film, “dönemin siyasi ortamını yeterince iyi yansıtmadığı”, “yedi genci katledenleri istemeden de olsa akladığı” ve “dönem gerçeklikleri üzerinde oynandığı” gibi eleştirileri de beraberinde getirdi.
‘EN İYİ FİLM’ FIRATOĞLU’NUN
Festivalde “en iyi film” ödülü, yönetmenliğini Murat Fıratoğlu’nun yaptığı “Hemme’nin Öldüğü Günlerden Biri” filmine verildi. Yönetmen Fıratoğlu’na ödülünü Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar ile ünlü yönetmen Nuri Bilge Ceylan birlikte takdim etti. Ceylan, “Bu, şu ana kadar hiçbir ödül almamış bir film. Çünkü en iyi film ödülünü alan film, zaten bütün parametreleri baştan içeriyor. Yani o filmde oyunculuk, kurgu, görüntü gibi diğer unsurlar da iyi olmasa en iyi film ödülünü almaz. Bazen eleştirilir, onun için söylüyorum” dedi. Yönetmen Fıratoğlu da ödülünü Ahmed Arif, Gülten Akın, Yaşar Kemal, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Yılmaz Güney’e adadığını belirtti. Film aynı zamanda Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) jürisi tarafından Cüneyt Cebenoyan en iyi film ödülüne de değer görüldü.
NURİ BİLGE CEYLAN’DAN YILMAZ GÜNEY İSTEĞİ
“Yılmaz Güney Ödülü”nü vermek üzere sahneye çıkan Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Jüri Başkanı Nuri Bilge Ceylan, ödülü “Gecenin Kıyısında” filminin yönetmeni Türker Süer’e takdim etti. Ceylan, daha önce de bu ödülü verdiğini ve Adana’da bir Yılmaz Güney Müzesi olması gerektiğini vurgulayarak, “Yılmaz Güney benim için çok özel bir isim. Kendisinden, sinemasından çok etkilendim ve birçok şey öğrendim. Onun kişiliği, karakteri, eksileri ve artılarıyla efsane bir insan. Ben onun hayatı hakkında yazılmış her şeyi neredeyse okudum” dedi. Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar da Ceylan’ın bu isteğine olumlu yanıt vererek, Adana’ya “Yılmaz Güney Müzesi” kazandıracaklarını ve açılışa tüm jüri üyelerini davet etti.
SALONUN BOŞALMASINA İSYAN
Kapanış törenine damga vuran olay, “Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması” ödülleri açıklandıktan sonra salonun büyük ölçüde boşalmasıydı. Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması’nda “en iyi kurmaca ödülü”nü vermek üzere sahneye çıkan jüri üyesi Tufan Taştan, salonun boşalmasına tepki göstererek, “Benim için üzüldüğüm bir tören oluyor. Çünkü kısa filme verilen değer, geleceğin sinemasına verilen değerdir” ifadelerini kullandı ve bu açıklamasıyla salondaki izleyiciler tarafından ayakta alkışlandı. Taştan, konuşmasını “Ben kendi adıma özür diliyorum” diyerek sonlandırdı.