Chromas, tam 10 yıl önce Başak Doğan tarafından kuruldu. Türkiye’deki çoksesli koro anlayışına yenilikçi bir perspektifle yaklaşarak, müziğin sınırlarını zorladı. Türkiye ve dünya genelinde önemli isimlere ve gruplara sahnede eşlik eden Chromas, Avrupa turneleri ve uluslararası projeleri sayesinde yurtdışında da adından söz ettiren bir ekip haline geldi. “Chromas” kelimesi, “renkler” anlamına geliyor. Başlangıçta 12 kişilik bir kadro ile yola çıkan grup, bugün 50 kişiye ulaştı ve her rengin temsil edildiği bir topluluk haline geldi, müzik dünyamıza da renk katmaya devam ediyor.
‘İSTEDİĞİMİZ DÜNYAYI YARATTIK’
Chromas, 10. yılını kutluyor. Bu özel dönemde, bu oluşumun nasıl ortaya çıktığını sizden dinlemek isteriz.
Çocukluğumdan beri müzisyen olacağıma dair bir inancım vardı; ancak birçok aile gibi benim ailem de önce “okulunu bitir” dedi. Bu dengeyi sağlamak için çabaladım. Boğaziçi Üniversitesi’nde felsefe okurken, bir yandan Boğaziçi Üniversitesi Caz Korosu’nu yönetmeye başladım; okulun ilk kadınlar korosunu kurdum. Müzik, özellikle insan sesi, hayatımın büyük bir parçasıydı. Ardından felsefeyle müziği birleştirdiğim, müzik felsefesi üzerine yüksek lisans yaptım. Koronun karşısına geçtiğim, akapella müziği şef olarak deneyimlediğim o ilk anlarda, bunu iş olarak yapmaya karar vermiştim. 2016 yılında, müzik eğitimimi Danimarka’da tamamlayarak, Kraliyet Müzik Akademisi’nde “Ritmik Koro Şefliği” üzerine ikinci yüksek lisansımı aldım. Bu süreçte Chromas’ı kurmuş, ilk provalarımızı yapmaya ve ilk konserlerimizi vermeye başlamıştık. Chromas’ı kurarken hayalimde, çok iyi müzik yapan bir topluluk yaratmak vardı; içindeki bireylerin kendi renkleriyle var olduğu ve birlikte ses çıkarırken kendilerinden ödün vermedikleri bir dünya… Koronun adını da bu yüzden “Chromas” koydum; çünkü renkler anlamına geliyor. Şimdi geriye dönüp baktığımda, tam da istediğimiz dünyayı yarattığımızı ve bunu yıllar içinde büyütüp genişlettiğimizi görüyorum.
Dile Kolay 10 Yıl
10 yıl, gerçekten de dile kolay bir süre; hem kişinin kendi hayatı için kısa bir zaman dilimi değil, hem de bir topluluk için oldukça uzun. Bu süreçte neler neler yaşadık; sayısız prova, bolca konser, yurtdışı turneleri, benim dünyanın dört bir yanında yaptığım jürilikler ve atölyeler… Danimarka’da öğrenmiş olduğum ve ekip olarak birlikte doğaçlama yapmayı sağlayan Vocal Painting (VoPa) metodunu koro olarak benimsedik ve doğaçlama müziğimizin önemli bir parçası haline geldi. Tarkan’dan Mercan Dede’ye, Korhan Futacı’dan Duygu Soylu’ya, Bobby McFerrin’dan Gevende’ye, Koray Candemir ve Ceylan Ertem’e kadar birçok sanatçıyla çok sesli müzik yaptık. Aslında biz geliştikçe, dinleyicimiz de gelişti ve büyüdü.
‘SONSUZ ZEVK ALAN ŞARKICILAR’
Peki, Chromas’ın geçen bu 10 yılda nasıl bir evrim geçirdiğini düşünüyorsunuz?
Chromas, kurulduğunda üniversiteli 12 kişiydik; şimdi 50 kişiyiz ve hâlâ genç yetişkinlerden oluşuyoruz. Uzun yıllardır bizimle olan koristlerimiz var. Birlikte büyümek, bu topluluk için çok kıymetli. Ayrıca, farklı yerlerde, ters köşe melodilerde tınlamayı seven, merak eden ve o merakın peşinden koşan bir topluluk olduk. Bu da bizi gelişime çok açık bir ekip haline getirdi. Danimarka’daki eğitimimde deneyimlediğim “hata yapmanın güzelliği” unsuru, denemeye, yanılmaya ve hatalardan yaratıcılığa geçmemize yardımcı oldu. Çünkü toplumumuzda hata yapmaktan korkarak büyüyoruz. Chromas ile birlikte hatayı alkışlayan ve onu yönlendirici alıp gerektiğinde yeni yaratımlara izin veren bir yapı oluşturduk. Sonuç olarak, bu on yılda kendimizi güvende hissettiğimiz, yaptığımız müzikten tatmin duyduğumuz ve bunu paylaşmaktan sonsuz zevk alan bir şarkıcı topluluğu haline geldik.
10. Yıl Özel Konseriniz
10. yıl konserimiz için hazırlıklara geçmişe dönüp arşivimize bir bakarak başladık. İlk senelerde seslendirdiğimiz şarkılardan nostaljik bir repertuvar oluşturduk. İzleyicimizin alışkın olduğu ışık ve ses unsurlarını sonuna kadar kullanıyoruz. Konser boyunca, 10. yıl belgeselimizden kısa görüntüler şarkı geçişlerine eşlik edecek ve seyircimiz, koronun provalarından gerçek sesler dinleme fırsatı bulacak. Sahnede bizimle olacak üç muhteşem sanatçı da yer alacak: Duygu Soylu, Koray Candemir ve Gevende’den Gökçe “CheChe” Gürçay. Tüm koroyu büyük bir heyecan sardı ve dinleyicimizle buluşmayı sabırsızlıkla bekliyoruz!
‘KORO MÜZİĞİ BÜYÜYECEK’
“Türkiye’de koro müziği” dendiğinde, sizde ne çağrışım yapar? Nerededir koro müziği?
Bu ülkede maalesef çoksesli bir müzik dünyasının içine doğmadık. Bu nedenle, koro müziği çoğu insanda ilk başta bir soru işareti uyandırabiliyor. Gözlerinde canlanan, klasik, aynı kıyafetleri giymiş, ellerinde dosyalarla duran bir grup insan imajı… Koro denince sıkıcı bir şey dinleyeceğini düşünen birçok insan var. Ancak son yıllarda bu algı değişmeye başladı. Farklı türlerle birleşerek, sahnede daha dinamik bir hale geldikçe koro müziği daha fazla insana ulaşmaya başladı. Sonuçta, çok sesli müzik, birlikte üretmek ve paylaşmak demek. İnsanlar bir araya gelip şarkı söylemenin gücünü keşfettikçe, koro müziği de giderek büyüyecek. Buna inanıyorum. Daha fazla merak etmeye ve alışık olmadığımız şeyleri duymaya açık olmalıyız.
Bundan Sonraki Yıllarda Chromas
Öncelikle, aynı merakla ve keşif yolculuğunda ilerlemeyi hayal ediyorum bir koro şefi olarak. Son bir iki yıldır, Avrupa ve dünya koro olimpiyatları gibi önemli festivallerden jürilik yapmak veya atölye düzenlemek için davet alıyorum. Bunların çoğuna gitme planım var. Benim oralarda olmam, yönettiğim koroların da bu alanlara açılması anlamına geliyor. Önümüzdeki yıllarda, koromuzla şehrimizde, ülkemizin farklı yerlerinde ve yurtdışında tarihi miras alanlarında konserler vermeyi hayal ediyorum. Farklı müzik türlerinden sanatçılarla projelerimiz devam edecek ve VoiceUp A Cappella Festivalini daha fazla kitlelere ulaştırarak buradaki müzisyenlerle daha çok buluşmayı amaçlıyoruz. Ayrıca, Chromas’ın 10. yılı anısına, dinleyicimizin çok sevdiği kilise konserleri serisi üzerinde de çalışıyoruz – sürprizler çok yakında!