Salı, Temmuz 22, 2025
Entelektüel Dünya
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
Entelektüel Dünya
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster

Muhsin Ertuğrul’un Hayatı ve Sanat Kariyeri

Entelektüel Dünya Yazar : Entelektüel Dünya
28 Nisan 2025
Kategori : Sanat
Okuma Süresi : 9 dakika
A A
Muhsin Ertuğrul’un Hayatı ve Sanat Kariyeri
Share on FacebookShare on Twitter

Erken Yaşlar ve Eğitim Yılları

Muhsin Ertuğrul, 28 Şubat 1892 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Hariciye Nazırlığı memurlarından Hüseyin Hüsnü Bey ile Alman asıllı Fatma Dilruh Hanım’ın oğluydu. Çocuk yaşlarda meddah, Hacivat Karagöz ve orta oyunu gibi geleneksel sahne sanatlarına büyük ilgi gösterdi. Eğitim hayatını İstanbul Tefeyyüz Mektebi, Darüledep, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ve Toptaşı Rüştiyesi ile Mercan İdadisinde tamamladı. Babası Hüsnü Bey, oğlunun sarayda Mabeyn katibi olarak görev yapmasını isterken, Muhsin Ertuğrul’un tiyatro aşkı ağır bastı ve farklı bir yola yöneldi.

Erken Yaşlar ve Eğitim Yılları

İlk Tiyatro Deneyimleri ve Yurt Dışına Gidişi

Rüştiye eğitimi sırasında okul arkadaşlarıyla amatör tiyatro çalışmalarına katıldı. Ayrıca marangozluk ve tornacılık gibi meslekler de denedi. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle İstanbul’da tiyatro faaliyetleri hız kazandı. Tepebaşı Tiyatrosunda görev yapan yönetmen ve oyuncu Burhanettin Tepsi’nin bulunduğu tiyatro çevreleriyle temas kurmaya çalıştı. Anlaşmaya varınca, 2 Ağustos 1909’da Erenköy’de sahnelenen Sherlock Holmes oyununda Bob karakteriyle ilk profesyonel sahne deneyimini yaşadı. Türkiye’de ilk kez sahnelenen ‘Hamlet’te rol aldı.

Yurt Dışında Eğitim ve Sanat Hayatı

Odeon Tiyatrosunda çalıştıktan sonra William Shakespeare’in eserleri olan Othello ve Türkiye’de ilk kez sahnelenen Hamlet oyunlarındaki performanslarıyla dikkat çekti. Ertuğrul’un yeteneğini fark eden ünlü oyuncu ve yönetmen Vahram Papasyan, onu Avrupa’ya gitmeye teşvik etti. 1911’de Paris’e gitti, kısa süre sonra maddi sorunlar nedeniyle Türkiye’ye döndü. Arkadaşlarıyla kendi tiyatro topluluğunu kurdu ve 1913’te tekrar Paris’e giderek eğitimine devam etti. Burada Comedie Française’den Paul Gravolet’ten özel dersler aldı ve dünyaca ünlü tiyatro topluluklarıyla tanıştı. Aynı yıllarda, Viyana’da faaliyet gösteren tiyatro ve film alanında önemli isimlerle çalışma fırsatı buldu.

Darülbedayi’nin Kuruluşu ve Türkiye’de Tiyatro

1914 yılında İstanbul’da kurulan Darülbedayi (sonraki adıyla Şehir Tiyatroları) kuruluşunda aktif rol aldı. Reşat Rıdvan Bey ve Fransız tiyatro sanatçısı Andre Antonie ile birlikte çalıştı. Bu kurumda eğitimler verdi ve sahne çalışmalarına başladı. 1917-1921 yılları arasında Berlin’de yaşarken İstanbul Film şirketini kurdu ve çeşitli film projelerine imza attı. Ayrıca, önemli filmler olan Karanlıkta Işık, Samson, Kara Lale Bayramı ve Şeytana Tapanlar filmlerinde rol aldı. Berlin’de Edebi Tiyatro Heyeti adlı topluluğu kurdu ve Halit Fahri Ozansoy’un Baykuş piyesini sahneledi. Ayrıca, Beranien Düşesi filminde ihtilalci bir subay rolüyle dikkat çekti. Türkiye’ye dönüşüyle birlikte, çeşitli sinema eleştirileri kaleme aldı ve Kurtuluş Savaşı’na destek amacıyla Zafer Yolları adlı belgesel niteliğinde bir film yönetti.

Sovyetler Birliği ve Uluslararası Çalışmalar

1925-1927 yılları arasında Sovyetler Birliği’nde bulunan Ertuğrul, burada Tamilla, Spartaküs ve Beş Dakika filmlerini çekti. Ayrıca, Moskova’da Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko ve Meyerhold gibi dev tiyatro ve sinema ustalarıyla tanışıp çalışmalarına katıldı. ABD’ye de seyahat ederek sinema ve tiyatro alanlarındaki araştırmalarını sürdürdü. 1927 yılında İstanbul’a döndüğünde Darülbedayi’nin sanat yönetmenliğini üstlendi ve 1949’a kadar bu görevi sürdürdü. Türkiye’de ilk sesli filmler olan İstanbul Sokaklarında ve Bir Millet Uyanıyor projelerinde önemli katkılar sağladı. Ayrıca, Nazım Hikmet ile birlikte Karım Beni Aldatırsa, Söz Bir Allah Bir, Leblebici Horhor Ağa gibi filmlerde senaristlik yaptı.

Türk Sineması ve Yönetmenlik Kariyeri

Türkiye’de 1922’den 1940’a kadar tek film yönetmeni olan Muhsin Ertuğrul, 1928’de Türkiye’nin ikinci büyük film yapım şirketi olan İpek Filmin kurulmasına öncülük etti. Burada toplamda 20’den fazla film yönetti ve sinema alanında öncü rol üstlendi. 1931’de Tiyatro Meslek Okulu’nu kurdu ve eğitim çalışmalarına başladı. 1933’te İstanbul’a gelen Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi Başkanı Joseph Marx’ın önerisiyle, Belediye Konservatuvarını yeniden düzenledi ve burada dersler verdi. 1935-1936 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çocuk oyunlarını başlattı ve bu alanda ilk düzenli çalışmalar yaptı. 1932’de Goethe Madalyasıyla ödüllendirildi ve Ankara Devlet Konservatuvarı’nda tiyatro öğretmenliği yaptı.

Devlet Tiyatroları ve Yöneticilik Görevleri

1941 yılında, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne getirildi. 1947’de Küçük Tiyatro’yu kurdu, 1948’de Büyük Tiyatro’yu hayata geçirdi. 1949 yılında ise aynı kurumda genel müdürlük görevine başladı. Sahnede son kez Bir Komiser Geldi oyunundaki müfettiş rolüyle görünüm sağladı. 1950’de görevi bıraktı ve sahne çalışmalarından uzaklaştı. 1953’te, Türkiye’de renkli ilk filmlerden biri olan Halıcı Kızı yönetti. 1954’te tekrar Devlet Tiyatrosu’nun genel müdürlüğüne atandı ve 1955’te Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosu’nu açtı. 1958-1966 yılları arasında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda başyönetmenlik yaptı ve bu dönemde Üsküdar, Kadıköy ve Zeytinburnu’nun çeşitli tiyatrolarını kurdu. 23 Ekim 1971’de Türkiye’de ilk kez Devlet Kültür Armağanı’nı aldı. 1974 yılında, 82 yaşında yeniden Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği’ne atandı.

Vefatı ve Mirası

Sanatçı, 29 Nisan 1979 tarihinde İzmir’de kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Vefatından bir hafta önce yaptığı konuşmada, “Unutulmamak güzeldir. Sanatsal yaşamımın en güzel armağanını aldım. Artık ölsem de gam yemem.” ifadelerini kullanmıştı. Cenazesi, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Vasiyetnamesinde, tören istemediğini ve cenazesinin önünde kimse bulunmamasını istedi. Ayrıca, “Kimse çiçek yollamasın, gazete ilan vermesin, tabutum sahnelerde gösterilmesin ve cenazem ilk eşim Neyyire’nin yanına, Zincirlikuyu’daki özel mezarına konulsun.” şeklinde vasiyet etti. Sanatçı, oynadığı ve yönettiği pek çok film ve tiyatro eseriyle Türk sanatına büyük katkılarda bulunmuştur. Sinema alanında birçok ilkleri gerçekleştirmiş, yönetmenliğin yanı sıra senaristlik ve yapımcılık da yapmıştır. Ayrıca, birçok ödül kazanmış ve eserleriyle Türk kültür mirasının temel taşlarından biri olmuştur.

Erken Yaşlar ve Eğitim Yılları

Muhsin Ertuğrul, 28 Şubat 1892 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Hariciye Nazırlığı memurlarından Hüseyin Hüsnü Bey ile Alman asıllı Fatma Dilruh Hanım’ın oğluydu. Çocuk yaşlarda meddah, Hacivat Karagöz ve orta oyunu gibi geleneksel sahne sanatlarına büyük ilgi gösterdi. Eğitim hayatını İstanbul Tefeyyüz Mektebi, Darüledep, Soğukçeşme Askeri Rüştiyesi ve Toptaşı Rüştiyesi ile Mercan İdadisinde tamamladı. Babası Hüsnü Bey, oğlunun sarayda Mabeyn katibi olarak görev yapmasını isterken, Muhsin Ertuğrul’un tiyatro aşkı ağır bastı ve farklı bir yola yöneldi.

İlk Tiyatro Deneyimleri ve Yurt Dışına Gidişi

Rüştiye eğitimi sırasında okul arkadaşlarıyla amatör tiyatro çalışmalarına katıldı. Ayrıca marangozluk ve tornacılık gibi meslekler de denedi. Meşrutiyet’in ilan edilmesiyle İstanbul’da tiyatro faaliyetleri hız kazandı. Tepebaşı Tiyatrosunda görev yapan yönetmen ve oyuncu Burhanettin Tepsi’nin bulunduğu tiyatro çevreleriyle temas kurmaya çalıştı. Anlaşmaya varınca, 2 Ağustos 1909’da Erenköy’de sahnelenen Sherlock Holmes oyununda Bob karakteriyle ilk profesyonel sahne deneyimini yaşadı. Türkiye’de ilk kez sahnelenen ‘Hamlet’te rol aldı.

Yurt Dışında Eğitim ve Sanat Hayatı

Odeon Tiyatrosunda çalıştıktan sonra William Shakespeare’in eserleri olan Othello ve Türkiye’de ilk kez sahnelenen Hamlet oyunlarındaki performanslarıyla dikkat çekti. Ertuğrul’un yeteneğini fark eden ünlü oyuncu ve yönetmen Vahram Papasyan, onu Avrupa’ya gitmeye teşvik etti. 1911’de Paris’e gitti, kısa süre sonra maddi sorunlar nedeniyle Türkiye’ye döndü. Arkadaşlarıyla kendi tiyatro topluluğunu kurdu ve 1913’te tekrar Paris’e giderek eğitimine devam etti. Burada Comedie Française’den Paul Gravolet’ten özel dersler aldı ve dünyaca ünlü tiyatro topluluklarıyla tanıştı. Aynı yıllarda, Viyana’da faaliyet gösteren tiyatro ve film alanında önemli isimlerle çalışma fırsatı buldu.

Darülbedayi’nin Kuruluşu ve Türkiye’de Tiyatro

1914 yılında İstanbul’da kurulan Darülbedayi (sonraki adıyla Şehir Tiyatroları) kuruluşunda aktif rol aldı. Reşat Rıdvan Bey ve Fransız tiyatro sanatçısı Andre Antonie ile birlikte çalıştı. Bu kurumda eğitimler verdi ve sahne çalışmalarına başladı. 1917-1921 yılları arasında Berlin’de yaşarken İstanbul Film şirketini kurdu ve çeşitli film projelerine imza attı. Ayrıca, önemli filmler olan Karanlıkta Işık, Samson, Kara Lale Bayramı ve Şeytana Tapanlar filmlerinde rol aldı. Berlin’de Edebi Tiyatro Heyeti adlı topluluğu kurdu ve Halit Fahri Ozansoy’un Baykuş piyesini sahneledi. Ayrıca, Beranien Düşesi filminde ihtilalci bir subay rolüyle dikkat çekti. Türkiye’ye dönüşüyle birlikte, çeşitli sinema eleştirileri kaleme aldı ve Kurtuluş Savaşı’na destek amacıyla Zafer Yolları adlı belgesel niteliğinde bir film yönetti.

Sovyetler Birliği ve Uluslararası Çalışmalar

1925-1927 yılları arasında Sovyetler Birliği’nde bulunan Ertuğrul, burada Tamilla, Spartaküs ve Beş Dakika filmlerini çekti. Ayrıca, Moskova’da Stanislavski, Nemiroviç-Dançenko ve Meyerhold gibi dev tiyatro ve sinema ustalarıyla tanışıp çalışmalarına katıldı. ABD’ye de seyahat ederek sinema ve tiyatro alanlarındaki araştırmalarını sürdürdü. 1927 yılında İstanbul’a döndüğünde Darülbedayi’nin sanat yönetmenliğini üstlendi ve 1949’a kadar bu görevi sürdürdü. Türkiye’de ilk sesli filmler olan İstanbul Sokaklarında ve Bir Millet Uyanıyor projelerinde önemli katkılar sağladı. Ayrıca, Nazım Hikmet ile birlikte Karım Beni Aldatırsa, Söz Bir Allah Bir, Leblebici Horhor Ağa gibi filmlerde senaristlik yaptı.

Türk Sineması ve Yönetmenlik Kariyeri

Türkiye’de 1922’den 1940’a kadar tek film yönetmeni olan Muhsin Ertuğrul, 1928’de Türkiye’nin ikinci büyük film yapım şirketi olan İpek Filmin kurulmasına öncülük etti. Burada toplamda 20’den fazla film yönetti ve sinema alanında öncü rol üstlendi. 1931’de Tiyatro Meslek Okulu’nu kurdu ve eğitim çalışmalarına başladı. 1933’te İstanbul’a gelen Viyana Müzik ve Tiyatro Akademisi Başkanı Joseph Marx’ın önerisiyle, Belediye Konservatuvarını yeniden düzenledi ve burada dersler verdi. 1935-1936 sezonunda İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çocuk oyunlarını başlattı ve bu alanda ilk düzenli çalışmalar yaptı. 1932’de Goethe Madalyasıyla ödüllendirildi ve Ankara Devlet Konservatuvarı’nda tiyatro öğretmenliği yaptı.

Devlet Tiyatroları ve Yöneticilik Görevleri

1941 yılında, Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü’ne getirildi. 1947’de Küçük Tiyatro’yu kurdu, 1948’de Büyük Tiyatro’yu hayata geçirdi. 1949 yılında ise aynı kurumda genel müdürlük görevine başladı. Sahnede son kez Bir Komiser Geldi oyunundaki müfettiş rolüyle görünüm sağladı. 1950’de görevi bıraktı ve sahne çalışmalarından uzaklaştı. 1953’te, Türkiye’de renkli ilk filmlerden biri olan Halıcı Kızı yönetti. 1954’te tekrar Devlet Tiyatrosu’nun genel müdürlüğüne atandı ve 1955’te Küçük Tiyatro ve Oda Tiyatrosu’nu açtı. 1958-1966 yılları arasında İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda başyönetmenlik yaptı ve bu dönemde Üsküdar, Kadıköy ve Zeytinburnu’nun çeşitli tiyatrolarını kurdu. 23 Ekim 1971’de Türkiye’de ilk kez Devlet Kültür Armağanı’nı aldı. 1974 yılında, 82 yaşında yeniden Şehir Tiyatroları Genel Sanat Yönetmenliği’ne atandı.

Vefatı ve Mirası

Sanatçı, 29 Nisan 1979 tarihinde İzmir’de kalp yetmezliği nedeniyle hayatını kaybetti. Vefatından bir hafta önce yaptığı konuşmada, “Unutulmamak güzeldir. Sanatsal yaşamımın en güzel armağanını aldım. Artık ölsem de gam yemem.” ifadelerini kullanmıştı. Cenazesi, İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’na defnedildi. Vasiyetnamesinde, tören istemediğini ve cenazesinin önünde kimse bulunmamasını istedi. Ayrıca, “Kimse çiçek yollamasın, gazete ilan vermesin, tabutum sahnelerde gösterilmesin ve cenazem ilk eşim Neyyire’nin yanına, Zincirlikuyu’daki özel mezarına konulsun.” şeklinde vasiyet etti. Sanatçı, oynadığı ve yönettiği pek çok film ve tiyatro eseriyle Türk sanatına büyük katkılarda bulunmuştur. Sinema alanında birçok ilkleri gerçekleştirmiş, yönetmenliğin yanı sıra senaristlik ve yapımcılık da yapmıştır. Ayrıca, birçok ödül kazanmış ve eserleriyle Türk kültür mirasının temel taşlarından biri olmuştur.

Etiketler : DarülbedayiFilmfilm yönetmeniilk Türk filmleriİstanbul TiyatroMuhsin Ertuğrulönemli Türk sanatçılarıoyuncusinema ve tiyatroTürk sinema tarihinin öncüleriTürk sinemasıTürk tiyatrosuTürk tiyatrosu tarihçesiYönetmen
PaylaşTweet
Önceki Haber

2025 Halit Çelenk Hukuk Ödülleri Sahiplerini Buluyor

Sonraki Haber

İstanbul Opera ve Bale Festivali 2024: Sanatın Buluşma Noktası

İlgili Haberler

Murat Soydan’ın Eşi ve Yakınlarının Açıklamaları

Murat Soydan’ın Eşi ve Yakınlarının Açıklamaları

13 Haziran 2024

Murat Soydan'ın eşi ve yakınları tarafından yapılan açıklamaların detaylı analizi. Özel hayatlarına dair yeni bilgiler ve iç görüler.

Türkan Şoray ile Hayat ve Sinema Üzerine Derin Bir Söyleşi

Türkan Şoray ile Hayat ve Sinema Üzerine Derin Bir Söyleşi

10 Temmuz 2025

Türkan Şoray ile hayat ve sinema üzerine derin bir söyleşi. Türk sinemasının efsane isminin deneyimlerini ve düşüncelerini keşfedin.

Ridley Scott’ın Gladyatör 2: Karanlık Bir Roma Hikayesi

Ridley Scott’ın Gladyatör 2: Karanlık Bir Roma Hikayesi

15 Kasım 2024

Ridley Scott'ın merakla beklenen filmi "Gladyatör 2: Karanlık Bir Roma Hikayesi", antik Roma'nın karanlık yüzünü ve gladyatörlerin epik mücadelesini gözler...

İstanbul Film Festivali’nde Zuhal Olcay’a Sinema Onur Ödülü Verilecek

İstanbul Film Festivali’nde Zuhal Olcay’a Sinema Onur Ödülü Verilecek

28 Ocak 2025

İstanbul Film Festivali'nde ünlü sanatçı Zuhal Olcay'a Sinema Onur Ödülü verilecek. Sinema kariyerine ve sanata katkılarıyla öne çıkan Olcay, bu...

31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Jüri Başkanı Nuri Bilge Ceylan

31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali’nin Jüri Başkanı Nuri Bilge Ceylan

12 Ağustos 2024

31. Uluslararası Adana Altın Koza Film Festivali'nde jüri başkanlığı görevini üstlenen Nuri Bilge Ceylan, sinema dünyasında kendine özgü tarzı ve...

Pele: Bir Efsanenin Doğuşu – Film İncelemesi

Pele: Bir Efsanenin Doğuşu – Film İncelemesi

26 Ekim 2024

"Pele: Bir Efsanenin Doğuşu" filmi, futbolun efsanevi ismi Pele'nin hayatına odaklanıyor. Gençliğinden uluslararası başarılarına uzanan bu etkileyici inceleme, futbol tutkunları...

Sonraki Haber
İstanbul Opera ve Bale Festivali 2024: Sanatın Buluşma Noktası

İstanbul Opera ve Bale Festivali 2024: Sanatın Buluşma Noktası

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

Güldür Güldür Show’da Büyük Ayrılık: Hasibe Eren Ekipten Ayrıldı

Güldür Güldür Show’da Büyük Ayrılık: Hasibe Eren Ekipten Ayrıldı

22 Temmuz 2025
Genç Piyanist Elif Naz Ertuğrul’un Uluslararası Başarısı ve Salzburg Mozarteum Üniversitesi’ne Kabulü

Genç Piyanist Elif Naz Ertuğrul’un Uluslararası Başarısı ve Salzburg Mozarteum Üniversitesi’ne Kabulü

22 Temmuz 2025
Ünlü Muz Sanatı Eseri ‘Comedian’ Bir Kez Daha Çalındı ve Yenilendi

Ünlü Muz Sanatı Eseri ‘Comedian’ Bir Kez Daha Çalındı ve Yenilendi

22 Temmuz 2025
Bu Hafta Dünyanın Farklı Şehirlerinde Gerçekleşecek Kültür ve Sanat Etkinlikleri

Bu Hafta Dünyanın Farklı Şehirlerinde Gerçekleşecek Kültür ve Sanat Etkinlikleri

22 Temmuz 2025
İstanbul’da Bu Hafta Sanat ve Kültür Dolu Etkinlikler

İstanbul’da Bu Hafta Sanat ve Kültür Dolu Etkinlikler

21 Temmuz 2025
Küçük Bir Mektuptan Büyük Bir Sorguya: Üstün Dökmen’in “Mektup”u Üzerine

Küçük Bir Mektuptan Büyük Bir Sorguya: Üstün Dökmen’in “Mektup”u Üzerine

21 Temmuz 2025
  • Anasayfa
  • Künye
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Çerez Politikası
  • İletişim

© 2024 Entelektüel Dünya | Web Tasarım : Paragon Tasarım

Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları

© 2024 Entelektüel Dünya | Web Tasarım : Paragon Tasarım