Evrenin büyük bölümünün hangi maddelerden oluştuğu, bilim insanlarının uzun süredir çözmeye çalıştığı en önemli sorular arasında yer alıyor. Karanlık madde ve enerji kavramları, galaksileri ve evrenin yapısını anlamamızda ön plana çıksa da, aslında bütün bu maddelerin toplamı, evrenin toplam kütlesinin ve enerjisinin sadece küçük bir yüzdesini oluşturuyor. Yapılan araştırmalar, evrenin büyük kısmını oluşturan ve henüz doğrudan gözlemlenemeyen “kayıp madde” veya “görünmeyen madde”nin, galaksiler arası boşluklarda ve evrenin genişleyen yapısında gizli olduğunu öne sürüyor. Bu gizemli maddeyi doğrudan tespit etmek bugüne kadar mümkün olmamış olsa da, gökbilimciler yeni bir yöntem geliştirerek, evrenin derinliklerindeki bu eksik parçayı ortaya çıkarmanın yollarını arıyorlar.
Yeni bir araştırma, kayıp maddenin varlığına dair güçlü ve ikna edici kanıtlar sunarak, bilim dünyasında büyük yankı uyandırdı. Nature Astronomy dergisinde yayımlanan bu çalışmaya göre, Caltech ve Harvard & Smithsonian Astrofizik Merkezi’nden (CfA) gökbilimciler, bu gizemli maddenin konumunu belirlemeyi başardı. Özellikle, galaksiler arasındaki boşluklar ve galaksilerin halo bölgeleri gibi bölgelerde, çok düşük yoğunlukta olmakla birlikte, geniş alanlara dağılmış halde bulunduğu tespit edildi. Bu maddeler, gökyüzü gözlemleriyle doğrudan tespit edilmesi oldukça zor olsa da, gelişmiş teknolojiler ve yeni yöntemler sayesinde yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Bu araştırmanın temelinde, hızlı radyo patlamaları (FRB) olarak adlandırılan, kozmik ölçekteki ani ve güçlü radyo sinyalleri yatıyor. Bu kozmik olaylar, milyarlarca ışık yılı uzaklıktan gelen ve birkaç milisaniye süren yoğun enerji patlamalarıdır. Bu radyo dalgaları, Dünya’ya ulaşmadan önce, yollarında karşılaştıkları maddelerden dolayı küçük hız değişimleri ve yayılma özellikleri gösterirler. Gökbilimciler, bu sinyallerin yayılma hızını ve değişimlerini hassas biçimde ölçerek, sinyallerin geçtiği ortamda bulunan görünmez maddelerin miktarını ve dağılımını belirleyebiliyorlar. Caltech’ten araştırmayı yöneten Liam Connor ise, bu radyo patlamalarını “galaksiler arası ortamın sisler içinde parlayan fenerleri” olarak tanımlıyor. Bu ışıklar, yol boyunca karşılaştıkları maddeler nedeniyle yavaşladıkça, bu maddelerin toplam miktarını ve özelliklerini ortaya çıkarma imkanı sağlıyor.
Ekibin yaptığı analizde, toplamda 69 farklı FRB verisi incelendi. Bu sinyaller, bizden 11,7 milyon ile 9,1 milyar ışık yılı uzaklıklardan gelen kaynaklara ait. Bunlar arasında, şu ana kadar kaydedilen en uzak FRB olan FRB 20230521B de bulunuyor. Günümüzde binlerce FRB kaydı gerçekleşmiş olsa da, bunların sadece yaklaşık 100 tanesi, hangi galaksiden geldiği net biçimde belirlenmiş durumda. Daha önce yapılan çalışmalar, evrende kayıp olan kütlenin büyük kısmının galaksilerin dışındaki boşluklarda, çok düşük yoğunlukta olsa da, var olduğunu öne sürüyordu. Ancak bu yeni yöntem ve veriler, kayıp maddenin izini ilk defa bu kadar net şekilde ortaya koyuyor. Bu gelişmeler, sadece madde dağılımını anlamamız açısından değil, aynı zamanda evrenin genişleme hızını, galaksilerin oluşum süreçlerini ve Büyük Patlama sonrası gelişmeleri anlamamızda da büyük bir adım teşkil ediyor.