Antalya Arkeoloji Müzesi’nin yıkım kararına karşı bir araya gelen akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve yurttaşlardan oluşan Müze Çalışma Grubu (MÇG), haftalardır süren direnişlerini bu süreçteki belgelerle kitaplaştırdı. İlk protestosunu 5 Temmuz’da gerçekleştiren grup, o günden bu yana yapılan basın açıklamalarını, yıkım kararını çürüten bilimsel raporları, medyada yer alan haberleri ve değerlendirme yazılarını 338 sayfalık ve 7 bölümden oluşan bir e-kitapta topladı.
Eserin editörlüğünü Müze Çalışma Grubu’nun akademisyenleri Prof. Dr. Gül Işın, Prof. Dr. T. Elvan Altan, Prof. Dr. Hilmi Uysal, Prof. Dr. Nihat Dipova ve Prof. Dr. Memduh Sami Taner üstlendi. Kitabı yayıma hazırlayanlardan Memduh Sami Taner, Antalya Müzesi’nin tescil edilmemesi ve yıkım kararının arkasındaki süreçleri vurguluyor. Taner’e göre, ülkedeki emsallerinin tescilli olmasına rağmen Antalya Müzesi’nin tescil edilmemesi ve kamuoyuna sınırlı bilgilerle 2025 Haziranında alınan karar, kent sakinleri tarafından ancak temmuz ayında fark edildi.
Taner, Antalya Barosu, Antalya İnşaat Mühendisleri Odası, Akdeniz Üniversitesi Öğretim Elemanları Derneği öncülüğünde kurulan Müze Çalışma Grubu’nun Mayıs 2025’ten itibaren çalışmalara başladığını ve 5 Temmuz’da müze bahçesinde bir protesto eylemi düzenlendiğini belirtiyor. Sözcülüğünü arkeolog Prof. Dr. Gül Işın’ın yaptığı basın açıklaması ile Antalyalılar’ın müzelerinin yıkılma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu kamuoyuna duyurduğunu aktarıyor.
51 STK olarak anılan çatı örgütlenmesi, 5 Temmuz itibarıyla kentteki şube ve merkez STK’ler, sendikalar ve dernekler birleşerek bugün 51 kuruluştan oluşan güçlü bir dayanışma oluşturdu. Her gün saat 18.30’da müze kapısında “Antalya Müzesi Yıkılamaz!” diye atılan alkışlar, basın açıklamaları ve toplantılarla bir bilgi havuzu oluşmasına katkı sağladı. Taner, basın açıklamalarının gazeteler aracılığıyla yerel ve ulusal basında yayılarak müzenin yıkımına karşı bir literatür ve akılcı çözüm önerilerinin oluşmasına olanak verdiğini belirtiyor.
Günümüz iletişim araçlarının (sosyal medya hesapları, WhatsApp grupları, afişler, pankartlar ve dövizler) yaratacağı etkileşim, müze önünde “duygu-düşünce kayıt defteri” için imza ve görüş paylaşım taleplerinde artışa yol açtı. Bu süreç, konuyu akademik bir bakışla ele alan bir kitabın gerekli olduğuna işaret etti ve 33 gün boyunca süren eylem ve paylaşımlar, kitap taslağının oluşumunu hızlandırdı.
Hatalı Karar başlığıyla öne çıkan bölümde, Taner şu vurguyu yapıyor: “Çoğunlukla tek katlı ve yatay mimariye sahip olan müzenin, Antalya’nın en güzel ve sağlam zeminli bölgesinde yer almasına rağmen, ‘çürük’, ‘zayıf’ ya da ‘bakımsız’ diye etiketlenmesi bilimsel temelden yoksundur. Deprem performans raporunun da kamuoyuyla paylaşılmaması, kararın hatalı olduğunun bir göstergesidir. Geçmişte birçok müzeye benzer teşhis konmuş ve yıkım uygulanmıştır.”
Taner, kitabın gelecekte 5 Temmuz prer, Mart 2025 ve hatta 2020 yılına kadar uzanan süreci ele alacağını ve ulusal kamu otoritesinin halkın taleplerini dinleyen bir yapıya kavuşması umudunu taşımaktadır. Ayrıca, bu çalışma ile yanlıştan dönen bir Bakanlık örneğinin oluşması ve halkın taleplerini dikkate alan bir kamu otoritesi anlayışına kavuşulması hedeflenmektedir.