Salt Beyoğlu’nda yakında ziyaretçilere açılan ve adını sergiden alan bir keşif yolculuğu başlıyor: ‘’90’lardan Beri Halı’dayız’’. Yeni sezonu bu sergiyle taçlandıran Salt, MSGSÜ Resim Bölümü’ne bağlı Halı Atölyesi’nin yıllara yayılan üretim geleneğini ve belleğini bir araya getiriyor. 1 Mart 2026’ya kadar sürecek sergi, Amira Akbıyıkoğlu ile Eylül Şenses ve Halı Atölyesi’nin ortak çalışmasına dayanıyor ve sanatseverlerle buluşuyor.
Girişte karşımıza çıkan kritik ve üretim odaklı atmosfer, 90’ların ekonomik, politik ve toplumsal dokusunu adeta birer parça halinde yansıtıyor. Kadın cinayetlerinden basına, sığınmacı sorunundan toplumsal cinsiyet eşitsizliğine uzanan geniş bir çerçevede yükselen, kolektif üretime uzanan bir eleştirel hava serginin temelini oluşturuyor. 1976-1977’de Özdemir Altan’ın öncülüğünde kurulan uygulama atölyesi, Zekai Ormancı’nın yönetiminde 1990’larda sanatçı-akademisyen Gülçin Aksoy’un liderliğinde ve onunla yan yana çalışan öğrencilerle dokuma atölyesi kimliğine ‘disiplinlerarası muhalif üretim mekânı’ özelliğini ekledi. Aksoy’un “Bir halıyı da dokuyabilirsiniz, bir fikri de” sözü, bu yaklaşımın somut çalışmalara nasıl yön verdiğini gösteriyor.
ŞİİRLER, YERLEŞTİRMELER… Halı Atölyesi’nin üretim modeli, 2000’li yıllarda İstanbul’da büyüyen bağımsız sanat inisiyatifleri, feminist çevreler ve disiplinlerarası kolektiflerle kurduğu iletişim sayesinde zenginleşti. Sergide, AtılKunst sanatçı kolektifi (2006-2013), Garip Bir Pandik 1 (Halı Atölyesi, 2011) ve Garip Bir Pandik 2 (Rumeli Han, 2012) gibi projelerle tetiklenen toplumsal tepkiler, 3/1 (Halı Atölyesi, 2013) gibi sergilerde, fanzinlerden dikişlere uzanan çeşitli materyallerle yeniden yorumlandı. Ayrıca sergide gazete kupürlerinden oluşan kolajlar, pankart halılar, yarım bırakılan dokumalar ve şiir dizelerinin işlendiği atkılar yer alıyor. Asansörle öğeler arasına ulaştığınızda kulaklarınıza Kâhtalı Mıçı’nın “Usta ile Çırak” şarkısı çalıyor; bu şarkı, akademideki usta-çırak ilişkisini hafife alınmayacak bir göndermeyle hatırlatıyor ve serginin dikkat çekici yanlarından biri olarak öne çıkıyor.
BİRLİKTE ÖĞRENMEYE DAYALI BİR ALAN Bu serginin programında öne çıkan Amira Akbıyıkoğlu, Halı Atölyesi’nin 1990’lardan günümüze uzanan, kuşaklar arası buluşmayı sağlayan ve yalnızca halıyı dokumanın ötesinde kelimeler, performanslar ve kolektif oyunlarla yeni üretim biçimlerinin doğduğunu vurguluyor. Sergi fikrinin, bu özgün pedagojiyi ve kuşaklar arası aktarımı görünür kılma ihtiyacından doğduğunu belirten Akbıyıkoğlu, arşiv belgeleri, performans kayıtları ve yeniden üretilen işlerin yan yana getirildiğini söylüyor. Bu sergiyle Halı Atölyesi’nin paylaşım ve dayanışma kültürünün izleyiciye hissedilmesini hedeflediklerini ifade ediyor; sanat eğitiminin sınırlarını aşan bu özgür alanın, yeni kuşaklara kolektif üretimin dönüştürücü gücünü hatırlatmasını ve onları ilhamla donatmasını diliyor.