Sanatçı, sürrealist ve romantik bir üslupla üretimlerinde Doğu felsefesinin izlerini Batı perspektifiyle harmanlayarak evrensel bir dil kuruyor. Eserlerinde yaşam ağacı, dağlar ve şelaleler ile evrenin erkeksi ve dişil enerjileri arasındaki çatışmayı vurguluyor.
Gamze Gökçen, yaşam ağacının varoluşsal derinliğini, dağların gücünü ve şelalelerin anın akışını öne çıkarırken, kadın bedenini politik bir simge olarak kullanıyor. Sanatçının çalışmalarında spiritüel ve romantik motifler, radikalliğin işaretlerini taşıyor; çoğu eserde kadın kimliğinin erkeğe kıyasla daha güçlü bir konumda olduğu mesajı görülüyor.
Günümüzde kadınların baskılanması ve feminenin geri planda bırakılmasına karşı eserler, kimlik ve bedenin mücadelesini görünür kılıyor. Serginin ilerleyen bölümlerinde ise ataerkil ile anaerkil sistemler arasındaki savaşı aşk kavramının sona erdirdiği ve bu aşkın doğa üzerinden iki enerjiyi dengelediği düşüncesi vurgulanıyor. Ütopya sergisi, ziyaretçilere hem görsel hem de düşünsel bir yolculuk vaat ediyor.