Taş Tepeler Projesi kapsamında 2025 yılı kazı çalışmaları 10 ayrı alanda sürüyor. Bu alanlardan Karahantepe’de gerçekleştirilen son çalışmalar, ilk kez bir T biçimli dikilitaş üzerinde insan yüzünün işlenmiş olmasıyla dikkat çekiyor. Göbeklitepe çevresindeki benzer taşlarda bulunan kol ve el kabartmaları, uzun süredir insanı temsil eden bir figürü işaret ediyordu. Karahantepe’deki yeni buluntu, bu temayı bir adım öteye taşıyarak, insan yüzünün bir T biçimli dikilitaş üzerinde tasvir edildiğini gösteriyor ve neolitik dönemin araştırmalarında yeni bir dönemeç olarak değerlendiriliyor.
TEKNOLOJİDEN MİMARİYE… İstanbul Üniversitesi’nden Necmi Karul, kazı ekibi adına buluntular hakkında gazetemize şu açıklamayı yaptı: “Karahantepe, 2019 yılından bu yana süren çalışmalarla Göbeklitepe ile çağdaş bir konumda bulunuyor ve MÖ 9600-8000’li yıllara uzanan iskân izlerini taşıyor. Çalışmaların sürdürüldüğü kesimde üç yerleşim evresi tespit edilmiş olup, teknolojiden mimariye, yeni avlanma tekniklerinden besin üretimine kadar uzanan bir dizi veriyi ortaya koyuyor.” Karul, “Şanlıurfa’da yürütülen Taş Tepeler Projesi kapsamındaki kazı sayısı 10’a ulaştı. Bu yerleşimler, neolitik çağın ilk aşamasını temsil eden yaklaşık 1500 yıllık bir dilime işaret ediyor ve Göbeklitepe ile Karahantepe’nin bölgedeki en geniş katmanları içinde yer alıyor” ifadelerini ekliyor.
Kazı ekibinin dikkatini çeken ve yerleşimler arasındaki yoğun iletişimin göstergesi olarak değerlendirilen pek çok veri, bu dönemdeki toplumsal örgütlenmeyi aydınlatıyor. Öne çıkan unsurlar arasında yuvarlak planlı anıtsal yapılar ile bu yapıların merkezine yerleştirilmiş T biçimli dikilitaşlar bulunuyor. Ayrıca yerleşmelerin ideolojik ortaklıklarını yansıtan çok sayıda sembolik öğe de dikkat çekiyor. İkincil bir bulgu olarak, bu dikilitaşların insanı simgeleyen bir formda şekillendirilmesi öne çıkıyor. Yan yüzeylerdeki dirseklerden bükülen kollar ve ön yüzünde devam eden eller, insan başını ve gövdesini andıran bir tasarımı işaret ediyor. Dikey ve yatay kısımların kompozisyonu, kol ve el kabartmalarının iki yüzeyde karşılıklı tekrarlanması ile bel hizasında bir kemer ve aşağıya sarkan hayvan postu tasvirlerini andırıyor; giysiler de anlatımı güçlendiriyor.
Karahantepe’de bulunan insan yüzü, üstteki yatay kısmın ön yüzüne yerleştirilmiş durumda ve bu tasarım, dikilitaşın bir insana ait olduğunun açık göstergelerinden biri olarak kabul ediliyor. SOMUT NESNELER! Karul, keşfin biçimsel sınırlarıyla sınırlı kalmaması gerektiğini vurguluyor: “Özetle, yerleşik yaşamın başlangıcında insan, toplumsal ve doğal çevresi içinde yeniden konum kazanıyor; bu süreç, T biçimli dikilitaşlar ve benzeri somut nesneler eşliğinde ilerliyor.”