Ferzan Özpetek’in Elmaslar adlı filmi, yönetmenin ilk kez yönetmenlik koltuğunu devraldığı bir üretim olarak öne çıkıyor. Özpetek bu yapımda oyunculuğa adım atarken, 18 ünlü İtalyan aktrisle güçlü bir kadro oluşturdu; film 63 ülkede izleyiciyle buluştu ve İtalya’da 2024’ün en çok izlenen yapımları arasına girdi. Senaryoyu Carlotta Coradi ile Elisa Casseri’yle birlikte kaleme alan Elmaslar, dünyadaki tüm kadınlara övgü niteliği taşıyor. Uzun yıllar süren bir hayalden doğan hikâye, kadın dayanışması ve yaratıcı üretimin gücünü merkeze alıyor. Açılış sahnesi, yönetmenin evinde geçiyor; oyunculara projeden söz edilirken, senaryo okumaları başlıyor ve hikâye iki kardeşin yönettiği Canova Kostüm Evi’ne uzanıyor.
Alberta güçlü ve kariyer odaklı; Gabriella ise içe dönük ve narin bir karakter olarak öne çıkıyor. Kostümlü dönemin arandığı bir film sahnesiyle birlikte ekip, heyecanlı bir çalışmaya girişiyor. Özpetek’in asistanlığı döneminde terzi atölyeleriyle kurduğu bağlar, bu öyküyü gerçek dünya ile kurgu arasındaki ince bir köprüyü kuracak adımlara dönüştürüyor. Çalışma paylaşımı, dayanışma ve yaratıcılıkla kostümler dikilirken iletişim bedenler ve bakışlar üzerinden kurulur.
IŞIĞIN, RENGİN, DETAYIN ÖNEMİ filmi görsel olarak etkileyici kılan temel unsurlar arasında yer alıyor; her plan adeta bir tablo gibi düşünülmüş ve aydınlatma ile estetik mükemmellik taşıyor. Diyaloglarda birliktelik vurgusu öne çıkıyor: “biz” olmanın gücü, karşımıza çıkar. Karakterler arasındaki uyum şaşırtıcı; her rolün değeri vurgulanıyor. Kostüm tasarımında Stefano Ciamitti’nin yaratımları olağanüstü bir zenginlik sunuyor. Film, tutku, yalnızlık, endişeler, kayıplar ve insan ilişkilerinin tüm yönlerini kapsıyor; kutlama sahnesinden finale uzanan bölüm ise duygusal bir bağ kuruyor.
Oyuncu kadrosunda Luisa Ranieri, Jasmine Trinca, Geppi Cuccari ve diğerleri yer alıyor; yarışan nostaljiyle kadın dayanışması ve emeğin gücü yüceltilerek, geçmişin etik değerleriyle Türkçe izleyiciye ulaştırılıyor. Ferzan Özpetek’in bu yapıtı, geçmişe dair özlemi ve insan ilişkilerinin inceliklerini hatırlatıyor.
43 YIL SONRA TRON bölümünde ise, 1982 yapımı Tron’un öncülüğünü taşıyan bir serüvenin devamı gündeme geliyor. Ultramodern sanal dünyaların ortaya çıkmasıyla sinema, bilgi teknolojileriyle sarmalanmış bir evrene dönüştü. Joseph Kosinski’nin Tron 2’sinin vizyonuyla başlayan dijital dönüşüm, artık Z kuşağının da ilgisini çekiyor. İki büyük şirket, Encom ve Dillinger Systems, alanlarında dijital silahlanma yarışını sürdürürken, en gelişmiş güvenlik programı Ares, gerçek dünya ile sanal dünya arasında köprü kurmak için tasarlanıyor. Ancak programların ömrü sadece 20 dakika olarak öngörülüyor ve bu da bir güvenlik meselesini ortaya çıkarıyor.
“Teknolojik ustalık ile karakterlerin duyguları arasındaki dengeyi kurduğumda, Ares adlı savaşçı program kendi kendine evrimleşiyor” diyen yönetmen, filme dişil enerji katmayı başarmış. Gösteri niteliğindeki 2100’den fazla görsel efekt ile Nine Inch Nails’in müziği esere eşlik ediyor ve izleyiciyi sarmalıyor.