Yılların Uzunluğu ve Tarihin En Uzun Yılı: M.Ö. 46
Artık yıllar gibi bazı yılların diğerlerinden daha uzun olmasına alışmış durumdayız. Ancak tarih boyunca en uzun yıl olarak kaydedilen M.Ö. 46 yılı, normalden tam 80 gün daha uzun sürerek, 445 güne ulaşmasıyla dikkat çekmektedir. Yıllar, Dünya’nın Güneş etrafında bir tam tur atmasıyla belirlenen süreyi tanımladığından, bir yılın bu kadar uzun sürmesi oldukça ilginç bir durumdur. Takvimlerimiz ise, yılı daha iyi bir şekilde ifade edebilmemiz için aylar, haftalar ve günler gibi parçalara ayırma çabası olarak düşünülebilir.
Belirli olaylar için herkesin anlayabileceği ve takip edebileceği bir zaman dilimi oluşturma amacıyla, tarih ve saat birleşimi (örneğin, 3 Ocak 2025 günü saat 15.00) oldukça kullanışlı bir sistem sunmaktadır. Yörünge yılını takvim yılları ile eşleştirme konusunda günümüzde daha iyi bir seviyeye ulaşmış olsak da, geçmişteki takvimler bu başarıyı elde edememiştir.
Jülyen Takvimi Öncesi Roma Yılı
Julius Sezar tarafından Jülyen takviminin kullanılmaya başlanmasından önce, Roma yılı yalnızca 31 gün süren dört ay (Mart, Temmuz, Ekim ve Mayıs) içeriyordu. Diğer aylar, 28 gün süren Şubat hariç, her biri 29 gün ile daha kısa bir yapıya sahipti. Bu durum, takvimin Dünya’nın Güneş etrafındaki hareketiyle hızla uyumsuz hale gelmesine neden oldu. M.Ö. 200 civarında, bu uyumsuzluk o kadar fazla hale geldi ki, günümüzde 14 Mart olarak bildiğimiz tarihte gerçekleşen neredeyse tam bir tutulmanın, 11 Temmuz’da meydana geldiği kaydedildi.
Tarihlerdeki bu kaymayı önlemek amacıyla, her birkaç yılda bir “Mercedonius” adı verilen bir artık ay eklenmesi gerekiyordu. Bu sistem, takvimin bozulmasını önlemek için mükemmel bir yöntem olmasa da, en azından hedefine yaklaşabiliyordu. Ancak Mercedonius sisteminin, politik suistimal riski taşıdığı da hızlı bir şekilde anlaşılmıştır. Pontifeks Maksimus ve Pontifler Koleji, takvimi değiştirme yetkisine sahipti ve bu ruhani liderler, bazen görev sürelerini uzatmak gibi politik amaçlar için bu yetkiyi kullanabiliyordu.
Jülyen Takviminin Doğuşu
M.Ö. 45 yılında, Julius Sezar, bu karışıklığı gidermek adına Jülyen takvimini devreye almıştır. İlginç bir şekilde, Şubat ayı hariç, tüm kısa aylara bir veya iki gün ekleyerek bir yıldaki toplam gün sayısını daha bilindik bir rakam olan 365’e çıkarmıştır. Bu düzenlemenin ardından artık ay sistemi kaldırılmış ve her dört yılda bir gün eklenmesine karar verilerek, Güneş çevresindeki hareketimize uyumlu bir sistem oluşturulmuştur. Ancak tüm bu sistemin etkin bir şekilde işleyebilmesi için, öncelikle takvimin düzeltilerek doğru mevsimlerin doğru zaman dilimlerine yerleştirilmesi gerekmekteydi.
Bu düzeltmeyi gerçekleştirmek için Sezar, M.Ö. 46 yılına birkaç ay eklemiştir. Romalı tarihçi Suetonius, “Julius Sezar’ın hayatı” adlı eserinde, “ayrıca, mevsimlerin doğru hesaplanmasının Ocak ayının bir sonraki Kalends’inden başlayabilmesi için, Kasım ve Aralık ayları arasına iki ay daha ekledi” şeklinde yazarak, ekliyor: “Bu nedenle bu düzenlemelerin yapıldığı yıl, eski geleneğe göre o yıla ait olan artık ay da dahil olmak üzere on beş aylık bir yıldı.” Sonuç olarak, M.Ö. 46 yılı, 445 günle kayıtlı tarihteki en uzun yıl olarak tarihe geçmiştir ve bazen annus confusedis veya “karışıklık yılı” olarak da anılmaktadır.