Selanik Uluslararası Film Festivali
6-16 Mart tarihleri arasında düzenlenecek olan Selanik Uluslararası Film Festivali, bu yıl iki önemli belgeselciyi ağırlıyor. Fransız belgesel film yönetmeni Nicolas Philibert, insan ruhunun derinliklerine inmeyi başarırken, Amerikalı yönetmen ve fotoğrafçı Lauren Greenfield ise yeni zenginlerin yozlaşmış dünyalarını eleştiriyor.
PHILIBERT’E ALTIN İSKENDER ONUR ÖDÜLÜ
Altın Ayı, César ve Avrupa Film Akademisi ödüllerine sahip olan Nicolas Philibert, festivalde Altın İskender Onur Ödülü ile onurlandırılacak. Festivalin konuğu olarak katılacak olan Philibert, aynı zamanda bir Ustalık Sınıfı düzenleyerek izleyicilerin sorularını yanıtlayacak. Belgesellerinde güncel sosyal konulara, bağlılık, saygı ve duyarlılık temalarına odaklanan Philibert, “Beni asıl büyüleyen öngörülemeyen, tahmin edilemeyen şeylerin kırılgan doğasıdır; kesinliğin konforu ilgimi hiç çekmez. İlginç olan bilinmeyen, görünmeyen taraftır,” diyerek çağımızın en önemli belgeselcileri arasında yer aldığını vurguluyor.
- On the Adamant
- At Averroès and Rosa Parks (2024)
- The Typewriter and Other Headaches (2024)
- Each and Every Moment (2018)
Philibert’in programda yer alan belgesellerinden On the Adamant, fiziksel yetersizlik, savunmasızlık, acı ve hastalıklarla mücadele eden birçok kadın ve erkeğin eğitim programını ele alıyor. 2023 Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülünü kazanan bu film, Paris’in merkezinde, Seine Nehri kıyısında bulunan Averroès ve Rosa Parks hastanelerindeki mikrokozmosu, yönetmenin şefkatli ve aydınlatıcı bakışıyla inceliyor.
At Averroès and Rosa Parks ve The Typewriter and Other Headaches adlı belgesellerinde Philibert, Adamant’ta ele aldığı konunun derinliklerine iniyor. Paris’teki iki psikiyatri hastanesinde tedavi gören hastalarla, onlara bakan hemşirelerin söyleşilerini kaydediyor. Hastalar, sağlık sisteminde terkedilen ve açığa alınan psikolojik sorunları olan bireylerin topluma nasıl kazandırılacağını sorguluyor. Gönüllü bir grup, bu hastaların evlerine gidip onlara ait daktilo, ses sistemi ve baskı makinesi gibi aletlerin bakımını yapıyor. Philibert, hastaların öykülerini, gereksinimlerini saygıyla ve sabırla dinleyen gönüllülerle hastalar arasındaki ilişkiyi duyarlı bir anlatımla kaydediyor.
Each and Every Moment belgeselinde, fiziksel yetersizlikle, acıyla ve hastalıklarla mücadele eden hastaların gündelik eğitim programlarını izliyoruz. Okumalar ve pratik çalışmalardan oluşan bu programda, psikolojik sorunları olan hastaların yüzleştiği karmaşık teknik sorunlar, hümanist bir yaklaşım ve empatiyle ele alınıyor.
AŞIRI LÜKSÜ VE VARSILLIĞI KAYDETMEK
Yönetmen ve fotoğrafçı Lauren Greenfield, zengin tabakanın aşırı tüketim alışkanlıklarının toksik yönlerini eleştirmekte. Geçici zevkler uğruna yeni zenginlerin çöküşünü ve yozlaşmasını gözler önüne seriyor. Etkinliğin Uluslararası Yarışma Bölümü’nde jüri üyeliği de yapacak olan Greenfield’in programında şu filmler yer alıyor:
- Social Studies (2024)
- The Kingmaker (2019)
- Generation Wealth (2018)
- The Queen of Versailles (2012)
- Thin (2006)
- Magic City (2015)
- Best Night Ever (2012)
- Beauty CULTure (2011)
- Fashion Show (2010)
- Kids + Money (2008)
Social Studies, Amerikan Rüyası’nın çarpık bir portresini çizerken, aşırı tüketimin toksik yüzünü ve yeni zengin sınıfın yozlaşmasını anlatıyor. Greenfield, otuz yılı aşkındır, Brett Easton Ellis’in Less than Zero kitabını okuduğundan beri zenginliği sorguluyor. Güzellik avı, paraya ve aşırı tüketime bağımlılık, ün kazanma ve güç gibi temalar, fotoğrafçının eleştirdiği konular arasında.
The Kingmaker belgeselinde, Greenfield kamerasını Imelda Marcos’a çevirerek Filipinler’in devlet başkanının eşinin gündelik yaşamını aktarıyor. Filipinler’de iktidarı yeniden ele geçiren Marcos ailesinin toplum üzerindeki etkilerini inceliyor. Güdümlü ve hileli bir seçim sonucunda Imelda Marcos’un geri dönüşü, tıpkı karanlık bir peri masalı gibi.
Generation Wealth belgeselinde, Greenfield materyalist ve kusursuz imaja bağımlı toplumun sahte, yapay Amerikan Rüyası peşine takılmasını, vahşi kapitalizmi, narsizmi ve açgözlülüğü eleştiriyor. The Queen of Versailles belgeselinde ise eski güzellik kraliçesi Jackie, milyarder kocası David Siegel ve sekiz çocukları ile tanışıyoruz. Los Angeles’ta inşa etmeye çalıştıkları Versailles Sarayı, ekonomik kriz öncesinde arkadaşları ve hizmetçileriyle olan ilişkileri, Amerikan Rüyası’nın çöküşünü gözler önüne seriyor.
Thin belgeselinde, dört kadın anoreksiya ve bulimia ile mücadele ediyor. Tedavi sürecini, rehabilitasyon kültürünü ve bağımlılık döngüsünü ele alan bu film, gündelik yaşamlarındaki benzersiz ilişkileri gözler önüne seriyor. Magic City belgeselinde, Atlanta’nın en ikonik striptiz kulübünde, herkesin düşleri gerçeğe dönüşüyor. Kadın ve erkek dansçılar burada ün ve para arayışına çıkıyor.
Best Night Ever için Greenfield, The Queen of Versailles‘ı çekerken gittiği Los Angeles’a geri dönüyor. Marquee gece kulübü, ABD’nin en çok hasılat yapan mekanıdır. Burada, dünyanın en ünlü DJ’lerinin müziği eşliğinde, gülümseyen kadınlar ve içkiyle çevrili müşteriler, bir gecede astronomik rakamlar harcıyorlar.
Beauty CULTure belgeselinde Greenfield, güzelliğin nasıl tanımlandığını ve çağdaş toplumdaki yerini sorguluyor. Moda dünyasının seçkin sınıfıyla yapılan söyleşilerle dolu bu belgesel, güzellik yarışmalarında medyanın rolünü, kadınlar üzerindeki etkisini ve makyaj kavramını tartışıyor.
Fashion Show, parlak Haute Couture (özel sipariş) dünyasının arka yüzünü, mankenleri ve kedi yürüyüşlerini anlatıyor. Paris, Milano ve New York defilelerinden görüntüler, fotoğraflar ve kesitler sunuyor. Kids + Money belgeselinde ise Greenfield, Los Angeles’ın aşırı tüketime bağımlı ergenlerini ele alarak, bu gençlerin bilinç altında saklı gerginliklerini, vahşi eşitsizlikleri ve parayla olan ilişkilerini araştırıyor.