ABD Başkanı Donald Trump’ın Alcatraz’ı Yeniden Açma Fikri
Son zamanlarda ABD Başkanı Donald Trump’ın, iktidar döneminde Alcatraz hapishanesini yeniden açmayı değerlendirdiğine dair haberler, sadece bir ekonomi veya turizm tartışması olmaktan çok daha öteye geçerek, tarih boyunca yaşanmış en dramatik ve gizemli kaçış olaylarını yeniden gündeme getirdi. Bu öneri, hem hafızalarda tazeliğini koruyan efsanevi kaçış girişimini hem de hapishanenin tarihsel önemini yeniden hatırlattı.
Alcatraz’in Tarihçesi ve Mimari Özellikleri
1850’lerin başında askeri amaçlarla inşa edilen ve zamanla bir federal hapishaneye dönüştürülen Alcatraz, San Francisco Körfezi’nin en izole ve ulaşılması zor kayalıklarında konumlanmıştı. Bu yapının tasarımı, yüksek duvarlar ve keskin güvenlik önlemleriyle donatılmış olup, özellikle Al Capone ve George “Makineli Tüfek” Kelly gibi suç dünyasının en korkulan isimlerine ev sahipliği yaptı. Hapishanenin en büyük özelliği, adanın çevresini saran soğuk, akıntılı ve köpekbalıklarıyla dolu sular nedeniyle, kaçışın neredeyse imkansız olduğu düşünülüyordu. Bu nedenle, Alcatraz, halk arasında “kaçması imkansız” bir yer olarak ün kazanmıştı.
1962 Yılındaki Unutulmaz Kaçış Girişimi
11 Haziran 1962: Bu tarihte, Frank Morris ile Clarence ve John Anglin kardeşler adadaki hapishaneden büyük bir cesaret ve planlama ile kaçmayı başardı. Bu olay, hapishane tarihinin en cesur ve karmaşık kaçış girişimi olarak kabul edilir. Planın detaylarında, mahkumların hücrelerinde gizlice keskinleştirilmiş kaşıklar ve modifiye edilmiş elektrik süpürgesi motorları kullanarak havalandırma kanallarını genişletmeleri yer alıyordu. Ayrıca, kaçış gecesi, mahkumlar yapay kafa ve saç takarak nöbetçileri kandırmayı başardı. Çalışmalar, hücrelerin dışındaki duvarların tırmanılması, sahile ulaşılması ve orada, kendi elleriyle hazırladıkları suni bir sal ile Körfez’e açılmayı içeriyordu. Bu deniz yolculuğu sırasında, mahkumların hayatta kalıp kalmadığı ve olayın sonu uzun süre tartışıldı.
Bilimsel Araştırmalar ve Olası Sonuçlar
Olayın ardından, mahkumların akıbetiyle ilgili kesin bir bilgi yok. Bazı raporlar, cesetlerin veya kanıtların bulunmadığını ve mahkumların muhtemelen boğulduğunu öne sürdü. Ancak, 2014 yılında Hollanda’daki Delft Teknik Üniversitesi’nden bilim insanları, bu kaçışın mümkün olup olmadığını anlamak için detaylı bir simülasyon gerçekleştirdi. Modern su hareketleri ve gelgit verilerini kullanarak, körfezdeki akıntılar ve rüzgarlar dikkate alınarak, kaçakların hayatta kalıp kalamayacağı yeniden analiz edildi. Sonuçlar, eğer kaçış saatleri 23:00 ile gece yarısı arasındaysa, mahkumların San Francisco’nun kuzeyine ulaşabilmiş olma olasılığını ortaya koydu. Ancak, daha erken saatlerde yola çıkarlarsa, akıntıların onları doğrudan Pasifik’e sürüklemiş olabileceği belirtildi. Bu çalışmalar, kaçışın başarı şansını artırmakla birlikte, hipotermi ve deniz şartlarının zorluklarını da gözler önüne serdi. Ayrıca, bu simülasyonlara rağmen, mahkumların gerçekten hayatta kalıp kalmadığını kesin olarak bilmek zor olduğu vurgulandı.
Günümüzde ve Efsanenin Devamı
Günümüzde, Frank Morris ve Anglin kardeşler hakkındaki spekülasyonlar ve gizemler devam ediyor. 2022 yılında ABD Mersallik Servisi, bu mahkumların yaşlandıklarına dair dijital portreler yayınladı ve bu, kaçışın resmen çözülemediği ve halen üzerinde çalışılan bir vaka olduğunu gösterdi. Alcatraz, 1963’te kapatılsa da, bu kaçış hikayesi ve hapishanenin gizemi, popüler kültürü ve tarih severleri cezbetmeye devam ediyor. Gerçekler, yalnızca duvarların ardında değil; aynı zamanda, çözülmeyi bekleyen büyük bir sır olarak hafızalarda yer alıyor.