Acıya Yer Yok: Sıradanlıktan Cesarete Yolculuk
Dan Berk ile Robert Olsen, komedi, aksiyon, gerilim ve romantizm türlerini ustaca harmanladıkları Acıya Yer Yok (Novocaine) filminde, genetik engelini sevdiği kadın için kullanan genç bir adamın dönüşüm hikayesini anlatıyorlar. Bu film, içindeki cesareti ve dayanıklılığı keşfeden bir bireyin, özgüvenini kazanarak değişimini gözler önüne seriyor.
San Diego’daki bir bankanın müdür yardımcısı olan otuz yaşındaki Nathan, ciddi, çalışkan ve duyarlı bir adamdır. Müşterilerine karşı nazik ve yardımsever olmasına rağmen, sosyal bir yaşam sürmediği için çok fazla dostu yoktur. Gözlerden uzak, sade bir yaşam tercih eder; çünkü genetik bir bozukluğu vardır: acıyı, soğuğu ve sıcağı hissetmez. Bu engel, ilk bakışta süper güç gibi görünse de, özel hayatında bunun çok farklı bir anlamı vardır. Nathan, katı yiyeceklerden uzak durmak zorundadır; aksi takdirde, dilini koparacağını düşünür. En yakın dostu, yüzünü hiç görmediği her akşam bilgisayarda oyun oynadığı arkadaşı Roscoe’dur.
Nathan, aynı bankada çalıştığı Sherry’ye büyük bir ilgi duymaktadır ancak genç kadınla iletişim kurmakta zorlanmaktadır. Bir kahve kazasının ardından, Nathan ile Sherry arasında bir yakınlık oluşur. Nathan, göğsündeki serüven dolu alternatif hayat dövmesini Sherry’ye gösterir. “Herkes bir şeyler saklar, bunları paylaşacağımız birilerini ararız,” diyen Sherry’ye aşık olan Nathan, bambaşka birine dönüşerek özgüvenini kazanır ve adeta yeniden doğar.
Noel zamanı, banka soygununa uğrar ve soyguncular Sherry’yi rehine alır. Nathan, tüm cesaretini toplar ve hırsızların peşine düşer. Hayatı boyunca kendisine yük olan genetik bozukluğu, bu arayışta en değerli silahına dönüşür. Rakipleriyle dövüşürken, aşılması zor engelleri kolaylıkla aşarken bedeninin ve zihninin sınırlarını keşfeder.
Evrenin Sordukları
Yönetmenler, anlatım gereksinimlerini karakterin olanakları ve olanaksızlıkları üzerine kurmuşlardır. Nathan’ın başına gelmedik kalmaz; kanar, yanar, kesilir, çivilenir. Aksiyonun ve gerilimin ötesinde, film evrensel sorular da sorar: Aşk uğruna insan neleri göze alır? Zayıflık nasıl güce çevrilebilir?
Bağımsız gerilim filmleri (Villains, The Skatelander) gerçekleştiren Berk ve Olsen, filme özgün ritimlerini ve gerilimlerini katmayı başarmışlardır. Şiddet dolu aksiyon sahneleri ve romantik anlar, görsel estetikle oluşturulmuştur. Görüntü yönetmeni Jacques Jouffret, baskıcı atmosferi ustalıkla yansıtırken, müzikler (Lorne Balfe, Andrew Kawczynski) dramatik durumları etkinleştirir. Farklı dövüş sahneleri, farklı mizah duygularını sergiler; mutfakta dövüş sahneleri, işkence ve araba takip sahnelerinin koreografileri oldukça başarılıdır.
Yönetmenler, aksiyon-komedi-gerilim-gore türleri arasındaki dengeyi iyi kurmuşlardır. Nathan karakterini, The Boys dizisinden ve Oppenheimer, Kusursuz Arkadaş filmlerinden tanıdığımız Jack Quaid başarıyla yorumluyor. Çekim öncesinde, yönetmenler Quaid’in Cehennem Silahı 1 ve 2, Zor Ölüm, Kaynar Sıcak, Gün Doğmadan filmlerini izlemesini istediler. Kötü adam rolünde, Gülümse 2‘den tanıdığımız Jack Nicholson’ın oğlu Ray Nicholson yer alıyor. Sherry karakterini Amber Midthunter (Ice Road, Prey, Black Bag) canlandırıyor. Quaid ve Midthunter ikilisi filme enerji ve tazelik katarken, Roscoe karakterinde Jacob Batalon (Örümcek Adam: Eve Dönüş Yok) oldukça sempatik bir performans sergiliyor. Betty Gabriel, Matt Walsh ve Conrad Kemp gibi isimler ise yan rollerde yer alıyor.