“Ben artık yaşlı bir kurdum, yaşlı kurtlar sükûnet isterler.” Bu sözler, sinema tarihinin en etkileyici figürlerinden biri olan Alain Delon’a aittir. Luchino Visconti, René Clément, Joseph Losey, Louis Malle, Michelangelo Antonioni, Jean-Pierre Melville, Jean-Luc Godard, Henri Verneuil, Bertrand Blier, Valerio Zurlini ve Patrice Leconte gibi büyük yönetmenlerle çalışan Delon, 1935 yılında Fransa’nın Sceaux şehrinde dünyaya geldi.
Alain Delon’un yaşamı, küçük yaşta yaşadığı zorluklarla başladı. Annesi ve babası, Alain dört yaşındayken ayrıldılar. Babasını “Bizim için hem her şeydi hem de hiçbir şey. Onun işlerinden haberimiz olmazdı, sıra dışıydı, serüvenciydi. Bir gün annemle tanıştı, sonra da çekip gitti” sözleriyle tanımlayan Delon, annesi Edith’in çocuk bakıcılığı yaptığı için bir aileye evlatlık verildiğini dile getirdi.
Mutsuz Çocukluk Dönemi
Delon, evlatlık verildiği ailenin evinin tutukevinin tam karşısında olduğunu ve oyun alanının hapishane avlusu olduğunu belirtti. Arkadaşlarının gardiyanların çocukları olduğunu söyleyen Delon, “Büyürken yeni aileme sıkıntı verdiğim için Katolik okuluna yatılı gönderildim. Annem de başkasıyla evlenip bir şarküteri dükkânı işletti, bir kız kardeşim oldu. Kendimi bir hayvan gibi yalnız, kimsesiz hissettim” dedi. Bu mutsuz çocukluk döneminden kurtulmak adına 17 yaşında Fransız Deniz Kuvvetleri’ne katıldı. Çinhindi Savaşı’nda paraşütçü olarak görev yaptıktan sonra ülkesine döndü ve geçici işlerde çalışmaya başladı.
Fransız Sinemasının Yıldızı Olma Yolculuğu
Yönetmen Yves Allégret, Delon’a “Kadın Karışırsa” (1957) filminde ufak bir rol verdi. Sinemaya girişi bir rastlantıydı ancak Fransız sinemasının beklediği jönprömiye olarak önemli bir başlangıç yaptı. “Christine” (1958) filminde birlikte oynadığı Romy Schneider ile yaşadığı aşk, sinema kariyerinde bir dönüm noktası oldu. Visconti’nin sahneye koyduğu “Ne Yazık ki Fahişe” adlı oyunda da yer aldı. René Clément’nin “Kızgın Güneş” (1960) filmindeki Bay Ripley rolü, onu yıldız konumuna yükseltti.
Skandallar ve Başarılarla Dolu Bir Hayat
Visconti, Delon’a “Rocco ve Kardeşleri” filminde başrol vererek kariyerinde önemli bir yer edindi. Delon’un içe dönük ve etkili performansı, onu sinema dünyasında unutulmaz kıldı. 1962-63 yıllarında Michelangelo Antonioni’nin “Batan Güneş”inde, yeniden Visconti’yle “Leopar”da ve Jean-Pierre Melville ile “Vurgun”da çalıştı. Birlikte çalıştığı yönetmenleri baba gibi gören Delon, onları şu şekilde tanımladı:
- Visconti: “Rolü yorumunuza bırakmaz. Bir oyuncudan daima kendi istediğini alır. Bir ressam titizliğiyle filmini yönetir.”
- Melville: “Düş gücü olağanüstüdür. Kafasında var olmayan gizemli polis karakolları yaratır.”
- Clement: “Sahne bitiminde yanınıza bir çocuk gibi yaklaşır, teşekkür eder.”
Alain Delon, 1964 yılında Nathalie Canovas ile evlendi ve oğlu Anthony dünyaya geldi. Ancak çiftin adı 60’larda “cinayet-uyuşturucu” skandalına karıştı ve Delon’un korumasının cesedi çöpte bulundu. Soruşturmada kendini aklayan Delon’un dünya çapındaki ünü zarar görmedi. Hayranlarının gözünde, o hep sert, bıçkın, kabadayı ve uçarı karakterlerin adamıydı.
Hayatı ve Kariyeri Üzerine Düşünceler
Nathalie’den boşandıktan sonra “Oyuk Gözler” (1968) oyununda sahne aldı. Mayıs 68 olayları nedeniyle tiyatro kapanınca, uzun süreli bir ilişki yaşayacağı Mireille Darc ile tanıştı. Boks maçları düzenledi ve at yarışlarına katıldı. Ticari gişe elde etmek için Joseph Losey’in “Mr. Klein” filminde yer aldı ve yapımcılığını üstlendi. Bay Klein rolünde etkileyici bir performans sergileyerek dikkatleri üzerine topladı. Kendi markasını yarattı (1978) ve erkek ve kadın parfümleri üretmeye başladı; bu süreçte saat, gözlük, giyim, sigara, büro malzemeleri ve ev eşyaları gibi ürünleri de piyasaya sürdü. 1964’ten 1992’ye dek 26 filmin yapımcılığını üstlendi.
“Bir Aynasızın Postu İçin” (1981) filminde oyuncu, yapımcı ve yönetmen olarak görev aldı. Bertrand Blier’nin “Notre Histoire” (Ayrı Odalar/1984) filmindeki güçlü yorumuyla en iyi erkek oyuncu César ödülünü kazandı. Meslek yaşamı boyunca kitleleri olduğu kadar seçkinleri de etkilemek isteyen Delon, hem sanatsal hem de ticari projelerde yer aldı.
Felsefeci-yazar Bernard Henri Lévy, “Gündüz ve Gece” filminde onunla çalıştı ve “Kimine göre o çok medyatikti, kadınların Tanrısıydı. Bence çağımıza özgü ilginç bir kişilik. Bu kadar çok şey yaşayan, çeşitli işler deneyen, sayısız hayranı olan biri nasıl oluyor da bu denli gizemli bir yalnızlığa sahip olabiliyor?” dedi. Alain Delon, “Sinemada söyleyebileceğim her şeyi söyledim. Kariyerim tam arkamda uzanıyor. Ben artık yaşlı bir kurdum ve yaşlı kurtlar sükûnet isterler.” diyerek 18 Ağustos günü, 88 yaşında yaşama veda etti.