ABD Başkanı Donald Trump’ın Alcatraz Adası’ndaki ünlü hapishaneyi yeniden faaliyete geçirmeyi değerlendirdiğine dair haberler, yıllar önce yaşanmış ve halen güncelliğini koruyan kaçış olaylarını yeniden gündeme getirdi. “Alcatraz’dan gerçekten kaçan oldu mu?” sorusu, sadece halk arasında anlatılan efsanelerin değil, aynı zamanda bilimsel araştırmaların da odak noktası haline geldi.
2014 yılında yayımlanan detaylı bir araştırma, bu soruya yeni bir bakış açısı kazandırarak, kaçışın bazı koşullar altında mümkün olabileceğini ortaya koydu. Alcatraz Federal Hapishanesi’nin tarihi 1850’lere kadar uzanıyor. San Francisco Körfezi’nde, kara ile bağlantısı olmayan kayalık bir ada üzerinde kurulan bu yapı, başlangıçta askeri amaçlarla inşa edilmişti. 1934 yılında ise Amerikan federal hapishanesi olarak hizmet vermeye başladı. Burası, yüksek kaçış riski ve tehlikeleriyle bilinen mahkumlar için özel olarak tasarlandı. Alcatraz’ı benzersiz kılan unsurlar arasında, sert mimarisi, güçlü akıntılar, düşük su sıcaklıkları ve köpekbalığı söylentileri yer alır. Bu doğal engeller, adayı kaçış için son derece zor bir yer haline getirdi. Ayrıca, hapishane sadece fiziki değil, isimleriyle de efsaneleşmiş bazı mahkumlara ev sahipliği yaptı. Al Capone ve George “Makineli Tüfek” Kelly gibi suç dünyasının en tanınmış isimleri burada tutuldu. Tüm bu unsurlar birleştiğinde, Alcatraz “kaçılması imkansız” bir yer olarak anılmaya başlandı.
11 Haziran 1962: Tarihin en gizemli kaçış girişimi
Ancak 11 Haziran 1962 gecesi, bu ün sarsıldı. Frank Morris ve Clarence ile John Anglin kardeşler, Alcatraz tarihinin en cesur ve karmaşık kaçış planını gerçekleştirdi. Bu planda, Allen West adlı dördüncü bir mahkum da yer aldı, ancak hücresinden çıkmakta geciktiği için kaçışta yer alamadı. Gardiyanlar, kaçışın ertesi sabah fark edilmesiyle, mahkumların yataklarının üzerinde gerçek saçlardan yapılmış kafalar bulundu. Bu sahte kafalar, nöbetçileri kandırmak amacıyla hazırlanmıştı. FBI’ın kaçış girişimi üzerine yaptığı çalışmalar, bu olayın detaylı ve planlı bir şekilde hazırlandığını gösterdi. Mahkumlar, hücre duvarlarındaki havalandırma kanallarını keskinleştirilmiş kaşıklar ve modifiye edilmiş elektrik süpürgesi motorlarıyla genişletti. Kaçış gecesi, mahkumlar bu kanallardan tırmanarak hapishaneden çıktı ve sahile ulaşmayı başardı. Burada, el yapımı bir sal ve yağmurluklar kullanarak San Francisco Körfezi’ne açıldılar. Kaçanlar hayatta kalabildi mi? Bilim ne diyor?
Kaçış sonrası, üç mahkûmun bedenine veya doğrudan izlerine rastlanmadı. Ancak, sal parçaları körfezde bulunmuş ve resmi raporlar, kaçakların muhtemelen boğularak hayatlarını kaybettiklerini öne sürmüştü. Fakat zamanla bu olay, kesinliği sorgulanan bir vaka haline geldi. 2014’te Hollanda’daki Delft Teknik Üniversitesi’nden bir ekip, kaçış gecesinin olası senaryolarını bilimsel yöntemlerle detaylıca inceledi. Su hareketlerini modern simülasyonlarla birleştirerek, körfezdeki akıntıların ve gelgitlerin mahkumların hayatta kalma olasılığını nasıl etkilediğini araştırdılar. Araştırmanın sonuçlarına göre, eğer mahkumlar saat 23:00 ile gece yarısı arasında körfeze açılmışlarsa, ve uygun akıntı ve rüzgar koşullarıyla karşılaşmışlarsa, hayatta kalma şansları yüksek olabilirdi. Ancak, bu saat diliminden önce yola çıkarlarsa, akıntılar onları doğrudan Pasifik Okyanusu’na sürüklemiş ve bu durum ölümle sonuçlanmış olabilirdi. Ayrıca, bu simülasyonlar, mahkumların fiziksel güçlerinin yüksek olduğunu ve “Olimpik düzeyde kürek çekme yeteneği” gerektiğini vurguladı. Körfezdeki akıntılar, rüzgarlar ve gelgitler hakkında bu kadar hassas veriye ulaşmanın zor olduğu da belirtildi. Bu durum, kaçışın başarı oranını kesin olarak belirlemeyi güçleştiriyor.
Dosya Kapanmadı: Alcatraz Efsanesi Devam Ediyor
Morris ve Anglin kardeşlerin hayatta kalıp kalmadığı konusunda halen çeşitli spekülasyonlar dolaşıyor. 2022 yılında, ABD Mareşallik Servisi tarafından yayınlanan dijital olarak yaşlandırılmış portreler, bu mahkumların 60 yıl sonra nasıl görünebileceğine dair tahminleri içeriyordu. Bu gelişme, kaçış dosyasının resmi olarak kapanmadığını ve halen çözülememiş gizemler arasında yer aldığını gösterdi. Alcatraz, 1963 yılında kapatılmış olsa da, bu olayın ve hikayenin kültürel etkisi devam ediyor. Geride yalnızca fiziksel duvarlar değil, aynı zamanda çözülmemiş bir gizem ve bilimsel olarak hâlâ tartışılan bir kaçış senaryosu kalıyor.