Arter’in bu yılın ilk yarısında sanatseverlerle buluşturduğu, Selen Ansen’in küratörlüğünü üstlendiği iki önemli sergi, ziyaretçilerine sanatın farklı yüzlerini keşfetme fırsatı sunuyor. Bu sergiler, çağdaş sanatın güncel dinamiklerini ve sanatçıların özgün anlatımlarını yakından takip etmek isteyenler için kaçırılmayacak deneyimler içeriyor. Özellikle, “İçinde Yaşadığımız Deri” ve “Asesinos! Asesinos!” sergileri, son günlerine yaklaşırken, sanatseverleri bekliyor.
Her iki sergi de, sanatın farklı boyutlarını ve toplumsal meseleleri derinlemesine ele alıyor. İlki, Koray Ariş’in yaşamı boyunca geliştirdiği heykel pratiğine ve malzeme kullanımlarına odaklanırken, ikincisi, Kader Attia’nın politik ve toplumsal konulara değinen büyük ölçekli yerleştirmeleriyle dikkat çekiyor. Bu sergiler, ziyaretçilere sadece görsel bir şölen sunmakla kalmıyor, aynı zamanda düşündürücü ve sorgulayıcı bir sanat deneyimi yaşatıyor.
İÇİNDE YAŞADIĞIMIZ DERİ
İçinde Yaşadığımız Deri sergisi, sanatçı Koray Ariş’in altmış yılı aşkın heykel üretim sürecine ve farklı dönemlere ait çalışmalarına odaklanıyor. Sergi, Ariş’in atölyesinden ve üretim sürecinden nesne ve malzemelerle mekâna özgü bir kurgu oluşturarak, izleyicilere sanatçının yaşamına ve üretim pratiğine yeni bir bakış açısı sunuyor. Toplamda 300’e yakın eser ve nesne, formların dönüşümünü ve heykel, nesne ile beden arasındaki ezeli ayrımların nasıl bulanıklaştığını gözler önüne seriyor.
Serginin temel amacı, heykel ve nesnenin ötesine geçerek, bedenle bütünleşen ve yaşamın farklı katmanlarını yansıtan bir sanat ortamı yaratmak. Bu bağlamda, figür, ten, tını ve hareket gibi temalar, eserlerin merkezinde yer alıyor ve katılımcılara heykelin yeni boyutlarını keşfetme imkânı tanıyor.
ASESİNOS! ASEŞİNOS!
Kader Attia’nın “Asesinos! Asesinos!” isimli büyük ölçekli yerleştirmesi, 2014 yılında Meksika’nın Guerrero eyaletinde yaşanan ve büyük yankı uyandıran olaylara dayanıyor. Bu sergi, kayıplar ve adaletsizlik temalarını derinlemesine ele alırken, aynı zamanda toplumsal direniş ve protesto hareketlerinin sembollerini yansıtıyor. Yerleştirme, Meksika’da 43 öğrencinin kaçırılıp öldürülmesinden ilham alarak, adalet ve hakikatin peşindeki insanların haykırışını görselleştiriyor.
“Asesinos! Asesinos!” sloganı, Latin Amerika’nın dikta rejimlerine karşı verilen mücadelenin ve politik suçların cezasız kalmasına karşı duruşun simgesi haline gelmiş durumda. Attia’nın bu yapıtı, sadece Latin Amerika’ya özgü değil, dünya genelinde devam eden toplumsal protestoların ve şiddet eylemlerinin de evrensel bir anlatımını temsil ediyor. Yükselen kalabalığın ve sessizliğin büyüyen dalgasını, heykelsi ve şiirsel bir biçimde izleyiciye aktarmayı amaçlayan eser, bireyselliğin ötesinde kolektif ruhu yüceltiyor.
Sergide, şiddetin ve adaletsizliğin görünür ve görünmez katmanları üzerinde durulurken, aynı zamanda insanların dayanışma ve direniş biçimlerini de gözler önüne seriyor. Bu nedenle, Attia’nın yerleştirmesi, yalnızca bir sanat eseri değil, aynı zamanda güçlü bir toplumsal mesaj ve farkındalık çağrısıdır.