Bir Apartmanın Hikayesi
Bir apartmanda yaşayan üç adamın hayatı, farklı yöntemlerle sorgulanıyor. Farklı yaşlarda, yaşamaya tutunmaya çalışan bu karakterler, acıklı bir güldürü atmosferinde, yılbaşı akşamı yaşanan olayları konu alıyor. Her biri, kendi iç hesaplaşmalarıyla geçen uzun bir geceyi yaşıyor. Küçük yaşlarda yaşadıkları travmaları bir türlü atlatamayan bu karakterler, aynı apartmanda yaşıyor olsalar da, elektrikler kesilene kadar birbirlerini tanımıyorlar. Elektriklerin kesilmesiyle, evlerinden çıkan bu üç farklı yaş grubundaki karakterin öyküsü başlıyor.
Oyunda tanıtılan karakterlerden biri Bornozlu (Celil Nalçakan), sık sık sevgili değiştiren bir çapkın olarak karşımıza çıkıyor. Diğeri ise Kaleci (Cem Davran), aralarındaki en büyük karakter olup, uzun zamandır kanser hastalığıyla mücadele ediyor. Onun, yedi yıldır ölmediği için sürekli intihar planları yapması, geçmişte âşık olduğu kadına olan takıntısıyla birleşiyor. Bu karakterin yalnızlığı, diğer iki karakterle birlikte gözler önüne seriliyor.
Yılbaşı Gecesi ve İletişim Kurma Zorluğu
Yılbaşı gecesi, mecburen tanıştığınız bir komşunuz intihar etmek isterse ne olur? Babasının gözünde uslu bir çocuk olamayanların, 30’undan sonra Şirinler’i görebilme yöntemleri… Tüm bu soruların cevabı oyunun içinde gizli. Oyuncular, sahnede oynarken eğleniyor, hatta bazen kendilerine gülerken biz seyircileri de güldürmeyi başarıyorlar. Bu durum, oyunun eğlenceli kısımlarından biri haline geliyor.
Bol Küfür ve Erkekliğin Yüzleri
Yazan erkek, yöneten erkek, bir de sahnede üç erkek oyuncu varsa, bol küfür de kaçınılmaz oluyor. Tabii ki futbol ve kadınlar, oyunun vazgeçilmez unsurlarından. Belden aşağı esprilerin sıklıkla yer aldığı, her replikte birden fazla küfrün bulunduğu bu oyun, tek perde olsaydı çok daha etkileyici olabilirdi; böylece tadı damağımızda kalırdı. Oyun ekibinin belirttiği gibi, “Erkekler Futbol ve Dahası”; kadınlar eşitlik arayışında iken, erkeklerin de hayatla olan maçına dair bir bakış açısı sunuyor. Bu oyun, okulda, işte, kavgada ve yatakta; girdiği her maçta skordan skora koşmak zorunda bırakılan erkekliğin çeşitli hallerini anlatıyor. Kısacası, tam anlamıyla bir erkek oyunu olarak öne çıkıyor.
Yönetmenin Vizyonu
Oyunun yönetmeni Engin Alkan, hemen hemen her oyununu izleme fırsatı bulduğum bir isim. Yönetmenlik ve oyunculuk konusunda oldukça başarılı bulduğum Alkan, bu oyunu daha sade ve kısa tutmayı tercih etseydi, belki de izleyicilere daha etkileyici bir deneyim sunabilirdi.