Dünyanın en yüksek binası Burj Khalifa’yı planlayan mimarlık ve mühendislik şirketi, tasarımlarına yerçekimi pillerini dahil edecekleri gökdelenler inşa etmek amacıyla yeni kurulan Energy Vault ile işbirliği yaptı.
Yenilenebilir Enerjinin Depolanması ve Yerçekimi Pilleri
Dünya yenilenebilir enerjiye doğru yönelirken, enerjinin depolanması giderek daha büyük bir önem kazanıyor ve karşımıza çıkan en büyük sorun olarak öne çıkıyor. Yenilenebilir enerjinin en büyük sorunu, rüzgarın ve Güneş’in insanların enerji ihtiyaçlarına göre davranmaması. Rüzgar esmediğinde veya Güneş yeterince parlamadığında yeterli enerji üretilemeyebilirken, çok rüzgarlı veya güneşli günlerde gereğinden çok fazla elektrik üretilebilir ve bu da şebekeyi aşırı yüklemek yerine potansiyel olarak tüketicilere elektrik tüketmeleri için ödeme yapılması gibi garip bir duruma yol açabilir. Ucuz ve temiz enerji herkes için iyi bir şey olsa da, kullanılmayan gücün kaybolması ve hatta şebekeye zarar vermesi kimsenin isteyeceği bir şey değil. Bu yüzden üretilen ancak kullanılmayan fazla enerjiyi daha sonra kullanmak üzere depolamak için çeşitli yöntemler kullanılıyor.
- Yerçekimi Pilleri: Yerçekimi pilleri etkileyici bir isme sahip olsalar da aslında gerçekten basit bir temele dayanıyor. Enerji kaynaklarının talepten daha fazla enerji ürettiği zamanlarda, fazla enerji ağırlıkları (genellikle su veya kum) yukarı doğru hareket ettirmek için kullanılır ve bu sayede potansiyel enerjiye dönüştürülür. Güç üretimi azaldığında, bu ağırlıklar serbest bırakılır ve yerçekimi etkisiyle tekrar alçalırken türbinlere güç verir.
- Yerçekimi Pillerinin Yapısı: Yerçekimi pilleri genel olarak su rezervuarları şeklini alsa da, terk edilmiş madenlerde kum veya diğer ağırlıkların yukarı kaldırıldığı sistemler de bulunuyor. Son dönemlerde geliştirilen fikirlerden biri, yerçekimi pillerini yüksek binaların tasarımına dahil etmektir. Bu sayede binalara ve çevresine güç sağlamaya yetecek miktarda yerçekimine dayalı enerji depolama olanağı sağlanacak.
Skidmore, Owings & Merrill’in Yönetici Ortağı Adam Semel, yaptığı açıklamada “kurulduğumuzdan bu yana, şirketimiz mimarlık ve mühendisliğin sınırlarını zorlayarak binaların şehirler ve topluluklar için neler yapabileceğini yeniden tanımladı” dedi ve devam etti: “Energy Vault ile yaptığımız bu ortaklık, yalnızca dünyanın fosil yakıtlardan uzaklaşmasını hızlandırmak için değil, aynı zamanda yenilenebilir enerji mimarisinin ortak doğal manzaralarımızı ve kentsel ortamlarımızı nasıl geliştirebileceğini birlikte keşfetmeye yönelik bir taahhüttür.”
Söylediklerine göre, gelecekteki gökdelenlerin tasarımlarına yerçekimi pillerinin eklenmesi, onlara ve bitişik binalara güç sağlamaya yetecek miktarda yerçekimine dayalı enerji depolama olanağı sağlayacak. Sistemi binalara dahil ederek, diğer enerji depolama sistemleriyle ilişkili yaban hayatı ekosistemlerindeki bozulmayı en aza indirileceği de ümit ediliyor.