İlk Sinyaller ve Korkutucu Gelişmeler
Sahilde dönemin önde gelen siyasi figürleri yürüyüşler yaparken, kıyıda gizemli ve devasa bir “deniz yaratığı” yüzüyordu. Bilim insanlarının büyük ölçüde haberdar olmadığı bu yaratık, aslında yetişkinlik çağında değildi. Sadece 2,7 metre uzunluğundaki sivri dişleriyle dikkat çeken bu “canavar”, kısa sürede hem Wilson’ı hem de Birinci Dünya Savaşı’nı gazetelerin manşetlerinden sildi. Zamanla savaşlar unutulurken, bu dev köpekbalığı bir film yıldızı haline geldi.
1916 Yılında Başlayan Korku Dalgası
Temmuz 1916’da Jersey kıyısında yüzmeye çıkan beş Amerikalı denize girdikten sonra saldırıya uğradı ve dördü, henüz yavru olan büyük beyaz köpekbalığı tarafından yaşamını yitirdi. 1-12 Temmuz arasında, tarihin hiç görmediği ölçüde 112 kilometrelik kıyı şeridinde korku saçan köpekbalığı, Atlantic City’den New York limanına ulaşan nehir ağızlarına kadar birçok bölgede kurbanlarını avlamaya devam etti. Bu olaylar, okyanusun derinliklerindeki korkutucu sırların kapısını araladı.
Kurbanlar ve İlk Ölümler
İlk kurban, Beach Haven’da yeni mezun olmuş üniversite öğrencisi Charles Vansant’tı. Sahilde oturanlar, onun çığlıklarını şaka gibi algılamıştı. O dönemin bilim camiası ise, köpekbalıklarının insan kemiklerini parçalayacak güçte çeneleri olmadığını düşünüyordu. Bu, ABD tarihinde kayıtlara geçen ilk ciddi köpekbalığı saldırısıydı. Ancak o zamanlar, günümüzdeki gibi Discovery Channel gibi platformlar yoktu ve bu olaylar geniş kitlelere ulaşamıyordu.
Dehşetin Gazetelerde Yeri
Yavru köpekbalığı, pek çok başka kurbanın yanı sıra, kanlı cesetleriyle sahilde bulunmuş ve sahil kasaba halkı dehşete kapılmıştı. Bu gerçeküstü “canavar” birden, New York Times’ın manşetlerine taşındı. Bir başka yüzer, ırmak ağzında köpekbalığı tarafından öldürülmüş, diğerleri ise “canavarla mücadele ederken” hayatlarını kaybetmişti. Tatilcilerin ekonomik kayıplarını önlemek adına, belediye yetkilileri olayları inkar etmeye çalıştı; ta ki saldırıların büyüklüğü ve dehşeti, kapatılmak zorunda kalan tesisler ve bilim insanlarının yardımıyla ortaya çıkana dek.
Uzmanların ve Toplumun Tepkisi
Amerikan Doğal Tarih Müzesi’nden bir uzman, katil köpekbalığının türünü belirlemede başlangıçta zorlandı. Sonrasında ise, efsanevi insan yiyen büyük beyaz köpekbalığına (Carcharias carcharias) odaklandı. Panik dalgası yayıldıkça, öfkeli erkekler tüfek ve yabalarını alıp köpekbalığı avına çıktı. Sonunda, teknesine saldırdığı düşünülen köpekbalığı, bir avcı tarafından öldürüldü. Bu hikaye, sinema dünyasında efsane haline gelen “Jaws” filminin gerçek hikayesidir.
Benim ve Peter Benchley’in Anlatımı
2001 yılında, New Jersey’de yaşarken, bu olayı detaylıca keşfettim ve “Close To Shore” (Sahile Yakın) adlı kitabımda anlattım. Aynı zamanda, yazar ve senarist Peter Benchley, 1974’te yayımlanan ve büyük bir satış başarısı kazanan “Jaws” adlı kitabını, bu gerçek olayların temel alındığını belirterek, Long Island’daki hayali Amity kasabasına taşımıştı. Benchley’nin hikayesinde, köpekbalığı dört kişiyi öldürüyordu ve ırmak ağzında ölen bir kurban vardı. Ayrıca, köpekbalığıyla mücadele eden bir kahraman da hayatını kaybediyordu. Belediye yetkilileri, turizm gelirlerini koruma adına, olayları gizlemeye çalışıyordu.
Balık Bilimcilerin ve Uzmanların Görüşleri
Coney Island’daki New York Akvaryumu’ndan bir balık bilimci, ilk başta katil köpekbalığının türünü tespit etmekte zorlandı. Sonrasında ise, büyük beyaz köpekbalığına (Carcharodon carcharias) odaklandı. Uzmanlar, 1916 saldırısından sorumlu olanın büyük beyaz olduğunu düşünürken, bazıları saldırının bir boğa köpekbalığı tarafından gerçekleştirildiği görüşünde. Bu gizem, günümüzde de çözülemedi. Burgess’e göre, “Dünya genelinde, filmi izleyen on binlerce kişinin yeni bir fobi geliştirdiği söylenebilir.” Jaws filminin etkisiyle, insanlar ayaklarını bile suya sokmaktan çekinmeye başladı ve köpekbalıklarına karşı büyük bir korku oluştu.