Çayönü Tepesi, Diyarbakır’ın Ergani Ovası’nda bulunan ve uygarlık tarihinin temel dönemeçlerini aydınlatan bir arkeolojik yerleşim olarak öne çıkar. İlk kazılar, Halet Çambel’in önderliğinde Prof. Dr. Robert J. Braidwood ile işbirliği halinde başlamış ve bu alan, MÖ 10.200 ile MÖ 7.000 arasında süren yaklaşık 3.500 yıllık bir yerleşim döngüsünü gün yüzüne çıkarır. Neolitik dönemin tüm yönlerini keşfetme bakımından dünyadaki benzersiz örneklerden biri olarak kabul edilir; yabani tohumların evcilleştirilme aşamalarını ortaya seren ara formların da burada izini sürmek mümkün olur. Bu nedenle bölgede yapılan çalışmalar, neolitik çağın başlangıcına dair önemli ipuçlarının anahtarını barındırır.
Çayönü’ndeki araştırmalar şu anda Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi’nden Doç. Dr. Savaş Sarıaltun önderliğinde sürdürülüyor. Bölgede bulunan bakırdan yapılmış boncuklar, iğneler ve diğer kalıntılar, Mega Metal adlı uluslararası şirketin sponsorluğu eşliğinde inceleniyor; bu destek, bakır tel ihracatıyla 30’tan fazla ülkeye ulaşan bir ekonomik ağın parçası olarak öne çıkıyor.
Bu yazıda, Çayönü’nü Dr. Savaş Sarıaltun ile birlikte keşfetme fırsatını bulduğumuz anları anlatıyoruz. Çayönü’nün “bereketli hilal”indeki konumu ve mimari zenginliği, bölgenin neolitik çağın kilit noktalarından biri olmasını sağlıyor. Sarıaltun’a göre, burada modern anlamda düzenli mimari planlama dönemi başlıyor; kamu alanlarının ilk örüntüleri, anıtsal yapıların izi ve madencilik faaliyetlerinin emsalsiz bulguları ortaya çıkıyor.
Mimarlık tarihinde kilometre taşları oluşturan yapı türleri arasında yuvarlak planlı, ızgara planlı ve hücre planlı tasarımlar ile geniş odalı yapılar, mekânın insanla kurduğu ilişkinin evrimini gözler önüne serer. Ayrıca hayranlık uyandıran kafataslı yapı, ölü gömme pratiklerinin kamusal bir düzlemde ilk kez ortaya konulduğunu gösterir. Dünya üzerinde en eski zemin kaplama sistemlerinden biri olan terrazo benzeri yapı ise neolitik dönemin malzeme teknolojisinde ulaştığı sofistike seviyeyi simgeler. Bu bölge, aynı zamanda Diyarbakır’ın geleneksel bakırcılığına dair erken köklerin de görüldüğü bir merkez olarak karşımıza çıkar.
40 YILLIK KAZI NÖBETİ! Çayönü’nün emektar koruyucusu Abbas Yorulmaz, kazı alanını gezerken ziyaretçilere yol gösterir. 18 yaşında Halet Çambel döneminde başlayan çalışmalara katılan Yorulmaz, kazı başkanlarının yönetiminde de görev almış ve “Bu kazının içine girdim, kopmak bilmedim” diye anlatır. Kazı dönemlerinde köy hayatında hayvancılıkla uğraşan Yorulmaz, bazen sabah akşam gelip alanı kontrol ettiğini ifade eder. Kendisine yönelten “defineciliğe karşı alerjim var” sözünü paylaşırken, tarih ile bağını sürdürmenin onun için ne denli önemli olduğunun altını çizer. Yorulmaz’ın tek talebi ise emekliliktir; sigorta günlerinin yetersizliği nedeniyle prim ödemelerinin emekliliğe yetmediğini belirtir.