Barbar (2022) sonrasında Zach Cregger, Silahlar/Weapons olarak adlandırılan yeni bir dramatik gerilim deneyimini izleyiciyle buluşturuyor. Film, yönetmenlik, senaryo ve müzikleriyle tek başına öne çıkıyor ve açılış sekansında bir çocuğun sesiyle olaylar zincirinin sırasını kuruyor: “Bu kasabamda meydana gelmiş gerçek bir olaydır. Normal bir çarşamba gününde tüm sınıflar eksiksiz katılırken Bayan Lucy’nin sınıfı bomboştu. Gece yarısı saat 2.17’de çocuklar uyandı, evlerinden çıktı ve bir daha geri dönmedi.” Ertesi gün Lucy’nin 18 kişilik sınıfından yalnızca Alex geldi; geride kalan 17 çocuk ortadan kaybolmuştur.
Kayıplarla ilgili olarak ebeveynler ve okul yönetimi olağanüstü bir toplantı düzenler. Olayın ardından Archer’ın oğlu veya kendisi gibi kişiler üzerinden suçlamalar yapılır ve bir aylık bir süre boyunca okul kapatılır. Bu süre zarfında kasabada sosyal ve psikolojik dinamikler izleyiciye ipuçları sunar: polis departmanı yozlaşmıştır, kasabanın elitleri bu vakayı örtbas etmek ister, olayla bağlantılı olanlar arasındaki yakın ilişkiler gün yüzüne çıkar, Archer kendi yöntemleriyle gerçeğin peşine düşer ve alkolik bir polis memuru yetkisini kötüye kullanır. Taşradaki her birey bu büyük gizemin parçası haline gelir.
TAŞRADAKİ KÖTÜLÜK adlı bölümde olay örgüsü farklı karakterlerin bakış açısından aktarılır; sahneler grafikteki şiddetle doludur ve klostrofobik, melankolik bir atmosfer ön plana çıkar. Tipik Amerikan taşrasının sakin ilkokulunda meydana gelen korkutucu bir dram bu filmde işlenir. Çocukların sesleri, banliyö yaşamının huzursuzluğunu ve tedirginliğini yansıtır. Kasabanın dışarıdan görünen huzuru, içten içe kötülük, öfke ve şiddetin varlığını hissettirir. Cregger, insan doğasındaki acımasızlığı ve nefret duygusunu ustalıkla ekrana taşır. Oyuncu kadrosunda Josh Brolin (yapımcı olarak da yer alır), Julia Garner, Alden Ehrenreich, Amy Madigan, Benedict Wong, Austin Abrams gibi isimler öne çıkar. Yapım tasarımı Tom Hammock’a, müzikler Cregger ile Ryan Holladay’e, görüntü çalışması ise Larkin Seiple’a emanet edilmiştir ve başarılı bir uyum yakalanır.
Film, Village of the Damned (Lanetliler Kasabası, 1960) ve Children of the Damned (1964) gibi klasiklere, ayrıca Stephen King uyarlamaları Dreamcatcher ve Magnolia’dan (Paul Thomas Anderson, 1999) esintiler taşır; bu bağlamda Silahlar türüne bağımlılık hissi veren bir nostalji sunar.
HOLLYWOOD’DA NOSTALJİ ESİNTİSİ adlı bölümde, Freakier Friday (Daha Çılgın Cuma/2025) üzerinden ince bir nostalji aktarımı yapılır. Mary Rodgers’ın romanından uyarlanan kült aile komedisi Freaky Friday’in üçüncü versiyonu, 1976 ve 2003 sürümlerinden sonra yeni bir katman kurar. İlk iki uyarlamada beden değiştiren anne-kız rollerini o dönemin güçlü isimleri üstlenmişti; 2025 versiyonunda ise bu tema yeniden ele alınır. Yönetmenlik koltuğunda Nisha Ganatra otururken, kadro çoğunlukla kadınlardan oluşur ve prodüksiyonun birçok kilit ismi de kadınlardan oluşur. Anneanne Tess, Jamie Lee Curtis’in oyunculuğundaki zirvelerden birini sergilerken, kızı Anna’da Lohan olgunlaşmış bekar anneyi canlandırır. Eski kadrodan pek çok oyuncu yeni versiyonda da yer alır ve Tess ile kızı arasındaki dinamikler üzerinde güçlü etkileşimler kurulur. Julia Butters ve Sophia Hammons gibi genç oyuncular etkileyici performanslar sunar. Bu versiyonda kuşaklar arası anlaşmazlık, kimlik arayışı ve çağdaş aile yapısı gibi evrensel temalar günümüze uyumlu biçimde işlenir ve izleyiciye güncel bir mizansen sunulur.