7 Mart Dünya Kadınlar Günü Konseri
7 Mart 2025’te, Dünya Kadınlar Günü’ne özel bir konserde solist olarak yer alacağım. Bu konserin iki önemli özelliği bulunuyor. Öncelikle, 7 Mart 2025, ünlü Fransız besteci Maurice Ravel’in doğumunun 150. yılına denk geliyor. Bu nedenle, konserde M. Ravel’in unutulmaz eseri Tzigane’yi icra edeceğim. İkincisi ise, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü olması dolayısıyla, konserin teması kadınlar üzerine olacak.
Konserin şefliğini ise Michal Nesterowicz üstlenecek. Bu etkinliği, yakın zamanda kaybettiğimiz devlet sanatçılarımız ve büyük keman virtüözlerimiz olan Suna Kan ve Ayla Erduran’ın anısına ithaf ediyorum. Ayrıca, Türkiye’nin resmi ilk orkestrası olan Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın ilk kadın başkemancısı olarak bu konserde yer almak benim için büyük bir onur. Hangi platformda olursa olsun, kadın olmak ve mücadele vermek kolay değil. 8 Mart, benim için bu mücadelelerin, bir kadın ve kemancı olarak hayatımdaki azmin tekrar hatırlatıldığı bir gün. Dünya kadınlarının ve Türk kadınının, Mustafa Kemal Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bana verdiği değerin yeniden hatırlatıldığı bir gün olarak içimde hissetmek istiyorum.
Müziğe Adanmış Bir Yaşam
Çok yakın bir tarihte, Birleşmiş Milletler’in 79. gala gecesinde ülkemizi temsil ettim. O süreçte yaşadıklarımı, konseri ve duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum. Hacettepe Ankara Devlet Konservatuvarı’nı dereceyle tamamladım ve kültürel işbirliği çerçevesinde Fransa ve Almanya’da pek çok ünlü keman hocasıyla çalışma fırsatı buldum. Fransa’da Jean Estournet ve Veronique Riou ile, Almanya’da ise Wilhelm Melcher ve Rainer Kussmaul ile eğitim aldım. İhsan Doğramacı’nın özel ricasıyla Bilkent Üniversitesi’nde devlet sanatçımız Suna Kan ile yüksek lisansımı tam burslu olarak tamamladım. Ardından Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda göreve başladım ve bu orkestranın ilk kadın başkemancısı oldum. Amerika’da New England Konservatuvarı’nda, dünyanın en ünlü keman pedagoglarından biri olan Carl Flesch’in öğrencisi Eric Rosenblith ile sanatta yeterlik ve artist diplomamı tamamladım. Seiji Ozawa, Bernard Haitink, Yo-Yo Ma, Steven Isserlis, Michael Tilson Thomas, Leon Fleisher, Ligeti, Herman Weiss, John Tavener, Eugene Lehler, Louis Krasner ve Benjamin Zander gibi 20. yüzyılın en önemli sanatçılarıyla çalışma fırsatım oldu.
Eğitimim sonrasında babamın ani ölümü ve onun en büyük arzusu olan ‘gidin okuyun, öğrenin, gelin memleketinize hizmet edin’ demesi üzerine verdiğim sözü tuttum.
Yurt Dışında Müzik
Yani yurtdışında kalmayı tercih etmedim. Peki buradaki yolculuğum nasıl ilerledi? ABD ve Almanya’dan birçok iş teklifi almış olsam da, orada kalsaydım farklı ve daha ilginç bir kariyerim olabilirdi. Ancak ben, birikimlerimi ülkem için sunmak istedim ve geri döndüm. Dönünce Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan solistlik kadrosu teklifi aldım, fakat ben orkestra elemanı olmayı tercih ettim. Bu süreçte Amerika’daki hocalarım ve arkadaşlarım beni unutmadı. Okuldaki lakabım ‘Türk kemancı’ydı. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’ndaki konsere katıldığımda, okulumda herkes ‘Türk kemancı geldi’ diyerek birçok arkadaşım ve hocamla bir araya geldik. Orada geçirdiğim zaman, büyük bir geçmişin hatırlanmasını sağladı. Amerika’da birçok kurum ve kuruluşta Jülide Yalçın ismi özel bir anlam taşıyor. Bu davet beni şaşırtmadı; fakat en çok gururlandıran şey, bu konserin kariyerimde yalnızca bir Türk sanatçısının Birleşmiş Milletler’in 79. yıl gala gecesinde, Birleşmiş Milletler başkanının konuşmasından hemen sonra açılışı yapması oldu. Orada bir Türk kemancı olarak ismimin geçmesi, ülkem adına büyük bir gurur kaynağıydı. Düşünebiliyor musunuz, tüm dünya temsilcilerinin önünde bir keman sanatçısı çıkıyor ve bu kişinin Türk olması Türkiye’nin duruşunu temsil ediyor. İnanın, orada ben değil başka bir Türk sanatçı çalsaydı aynı gururu taşırdım. Bu yüzden çok mutluyum. Yoksa Amerika’ya birçok önemli konsere gidip geliyorum; bunları basında duyurmak gibi bir kaygım yok. Asıl olan, orada dünyanın gözü önünde bir Türk kemancının çalması ve bu bana yetiyor. Ayrıca, dünyada en iyi konser salonlarından biri olarak kabul edilen Carnegie Hall, Stern Auditorium’da yer aldığım bu özel geceye kabul edilmem benim için büyük bir mutluluk kaynağı oldu.
Yurtiçi ve Yurtdışı Konserler
Gelecek projelerim hakkında da bilgi vermek istiyorum. Önümüzdeki yıl Amerika’dan konser teklifleri aldım. Bu yaz İtalya’da, dünyanın en önemli sanatçılarının katılacağı, öğrenciler için düzenlenecek iki haftalık uluslararası festivalde hocalık yapmak üzere davet edildim. Geçtiğimiz birkaç yıl içerisinde Avrupa’nın köklü orkestralarından başkemancı olarak teklifler aldım; ancak şu anda önceliğim görev yaptığım İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası. Bu orkestranın birinci başkemancısıyım ve İstanbul, dünyanın en önemli orkestralarından biri. Görevimi aksatmadığım sürece, bu konserlere gitmeye ve çalışmalarımı sürdürmeye devam edeceğim. Benim önceliğim her zaman ülkem olmuştur.