Dünya’nın Yerçekimi Anomalileri
Dünya’nın şekli, bir küre gibi basık bir yapıya sahip olduğundan, yer çekimi her yerde aynı değildir. Ancak, bu farklılıkların yanı sıra, yerçekiminin gizemli bir şekilde davrandığı bazı özel noktalar da mevcuttur. Örneğin, Kanada’nın Hudson Körfezi’nde yer çekimi, küresel ortalamanın biraz daha altında kalmaktadır. Bilim insanları, 1960’lı yıllardan beri bu ilginç anormalliği incelemektedir.
Hudson Körfezi’ne seyahat ettiğinizde, bu bölgedeki düşük yerçekimi, belki de beklemediğiniz bir biçimde, anlık kilo kaybına yol açabilir. Bu durum, Dünya’nın kütlesinin her yerde mükemmel bir şekilde dağılmaması nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Hudson Körfezi’nde yerçekimi, Dünya’nın ortalamasından yaklaşık %0,004 daha azdır. Bu farkı tespit edebilmek için son derece hassas ölçümler yapılması gerekmektedir.
Bilim insanları, bu yerçekimi anomalisini açıklamak için iki ana teori öne sürmektedir. İşte bu teorilerden ilki:
- Buzul Çağı Teorisi: Bu teori, yaklaşık 20.000 yıl öncesine, Buzul Çağı’na kadar uzanmaktadır. O dönemde, 3 kilometre kalınlığında devasa bir buzul olan Laurentide Buz Tabakası, Kuzey Amerika’nın büyük bir kısmını kaplamaktaydı. Bu muazzam buz tabakası, altındaki toprağı sıkıştırarak Dünya’nın kabuğunu aşağı doğru itmiştir. Buz Devri’nin sona ermesiyle birlikte buz hızla erimiş olsa da, bu devasa tabakanın ağırlığı altında ezilen kabuk, aynı hızda geri dönmemiştir. Günümüzde bile, bu kabuk yılda yaklaşık 12 milimetre hızla yukarı doğru çıkmaktadır; ancak, orijinal konumuna tamamen dönmesi 300.000 yıl alabilir. Bu eski buzul tabakasının yarattığı ve binlerce yıldır eski haline dönmeye çalışan bu “çukur”, Hudson Körfezi bölgesinde kütlenin daha az olmasına neden olarak, daha zayıf bir yerçekimi yaratmaktadır.
İkinci teorimiz ise şu şekildedir:
- Derinlik Hareketleri Teorisi: Bu teori, Dünya’nın derinliklerinde gerçekleşen hareketlerle ilgilidir. Dünya’nın kabuğunun altında, erimiş kaya tabakası olan manto bulunmaktadır. Uzun süreler boyunca, Dünya’nın çekirdeği tarafından ısıtılan bu akıntılar, kabuğun itilmesi ve çekilmesi ile birlikte üzerindeki kara tabakasını etkiler. Hudson Körfezi’nde, bu aşağı doğru çekim, bölgenin kütlesini azaltarak daha zayıf bir kütle çekim kuvveti oluşturur. Böylece, 1960’larda bilim insanlarının ilk kez fark ettiği kütle çekim anomalisine yol açabilir.
2002 yılında gerçekleştirilen uydu verileri, her iki teorinin de geçerli olabileceğini göstermektedir. Hudson Körfezi’nin daha düşük yerçekimi, Buzul Çağı’ndan sonra kabuğun kendi haline dönmesinin yavaş gerçekleşmesi ve yüzeyin altındaki manto akıntılarının birleşiminden kaynaklanmaktadır. Kabuk tamamen eski formuna döndüğünde bile, bu bölgede muhtemelen bir miktar yerçekimi farkı kalmaya devam edecektir.