Borusan Contemporary, çağdaş sanat sezonunu, Edward Burtynsky’nin eserlerinden oluşan “Dönüşen Yeryüzü” sergisiyle açtı. Perili Köşk’te görülebilen bu sergi, 16 Ağustos 2026’ya kadar ziyaretçilere açık olacak. Küratörlüğünü Marcus Schubert’in üstlendiği sergide, Türkiye’nin farklı bölgelerinde çekilen ve Burtynsky’nin güncel projesi “Erezyon” ile zenginleşen birikim yer alıyor.
“Erezyon” başlığı altında toplanan işler, insanlığın endüstriyel faaliyetlerinin yeryüzüne bıraktığı izleri ve doğanın dönüşümünü resmediyor. Sergi, bu süreçleri “Erozyon”, “Su ve Tuz”, “Afrika Çalışmaları”, “Doğa”, “Taş Ocakları”, “Berezniki Madeni” ve “Petrol” gibi tematik çerçeveler altında bir araya getirerek, ziyaretçileri düşündürmeye ve sorgulamaya davet ediyor.
Burtynsky, Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’nun özel davetiyle Türkiye’deki erozyon temasını merkezine alan bir projeye imza attı. 2019’da başlayan bu süreç, 2022’nin ilkbaharında Anadolu’nun iç bölgeleri ile Akdeniz kıyılarını kapsayan iki haftalık bir keşfe dönüştü. Ekip, bu yolculuk sırasında kara ve hava üzerinden toplam 3 bin kilometreden fazla mesafe kat etti ve 125–500 metre aralığındaki yüksekliklerde drone ile helikopter çekimleri gerçekleştirdi. Sonuç olarak sergide 36 kare sergileniyor.
Kayseri Yeşilhisar’daki teraslar, Tuz Gölü, Yarışlı Gölü, Kırşehir’in renkli tarlaları, Göksu Nehri Vadisi’nin Karaman kolu ve Nallıhan’ın kurak toprakları gibi Anadolu’nun farklı yüzleri, Burtynsky’nin kadrajlarında yeniden hayat buluyor. İzleyici, bazı görüntülerde afişe olan bir tabloyu inceler gibi, titizlikle kurgulanmış kompozisyonlar arasındaki ilişkiye bakıyor ve insan ile doğa arasındaki çatışmayı açıkça gözlemliyor.
GÖRSEL BİR PARADOKS
İnsanoğlunun yeryüzünü nasıl şekillendirdiğini mercek altına alan Burtynsky, bu uzun yolculuğun Türkiye’deki temsilinin kendisini büyük bir onura taşıdığını belirtiyor. “Dönüşen Yeryüzü” sergisi, dünyanın farklı köşelerinde geçen 30 yılın karelerinden oluşan geniş bir seçki sunuyor ve ziyaretçiyi, gezegenimizi dönüştürme gücünün hâlâ elimizde olduğu gerçeğiyle yüzleşmeye çağırıyor.
Küratör Schubert ise serginin, Burtynsky’nin görsel diliyle çatışan gerçekleri bir araya getirirken, Türkiye’deki olguları evrensel bağlamda yankılandırdığını ifade ediyor. Bu çalışma, yalnızca estetik bir deneyim sunmakla kalmıyor; aynı zamanda dünyanın pek çok yerinde hissedilen ekolojik ve toplumsal dönüşümlere dair düşünceyi tetikliyor.