El Yatkınlığı Gizeminin Çözümü: Kiralite
Bilim insanları, “el yatkınlığı” meselesinin ardındaki gizemi ve bazı bireylerin neden baskın sol veya sağ ele sahip olduğunu nihayet çözmüş olabilir. Asırlardır bilim camiasının merak ettiği bu sorunun yanıtı, görünüşe göre tamamen tesadüfi bir keşif ile ortaya çıkmış durumda.
İşin Sırrı: Kiralite
Yeni araştırmalar, kiralite olarak adlandırılan bir olgunun, sağ veya sol elinizi kullanma biçiminizdeki ana belirleyici faktör olduğunu öne sürüyor. Kiralite, normalde eşit miktarda iki formun bir araya gelerek yeni bir bileşen oluşturduğu kimyasal reaksiyonları ifade eder. Ancak ilginç bir şekilde, Dünya üzerindeki tüm canlı organizmalarda oldukça belirgin kiralite kalıpları gözlemlenmektedir.
Bilim insanları, DNA ve RNA’nızda bulunan belirli proteinlerin ve amino asitlerin neden her zaman belirli bir biçimde, yani belirli bir el yatkınlığı şeklinde bir araya geldiğini açıklamakta zorlanıyordu. Elbette bu konuda çeşitli teoriler ortaya atılmıştı, ancak hiçbiri geniş bir kabul görmemişti. Yeni çalışmalarla, araştırmacılar bu gizemin aslında vücuttaki moleküllerin hücre zarlarından nasıl geçtiğiyle bağlantılı olduğunu iddia ediyor.
Bu moleküllerin hareketi, vücudunuzun daha baskın bir sol veya sağ el geliştirmesine neden olabilir. İlk bakışta oldukça basit görünen bu çözüm, araştırmacıların sunduğu kanıtlara göre, gerçekten de öyle gözükmektedir. Araştırmacılar, el yatkınlığına dair bulgularını derleyerek bu verileri ön baskı sunucusu bioRxiv‘de yayımladılar.
Bu bulgulara dayanarak, ekip sol elli kişilerin hücre zarlarının yalnızca sol elli moleküllerin geçişine izin verebileceğine ve sağ elli bireylerin ise yalnızca sağ elli moleküllerin geçmesine olanak tanıyan zar yapısına sahip olduklarına inanmaktadır. Ancak kiralite teorilerinin temelleri konusunda bazı belirsizlikler hala tam olarak ortadan kalkmış değil. Bu teorilerin gerçekten en güvenilir açıklama olup olmadığı konusunda kesin bir yargıya varmak şimdilik mümkün değil. Ancak, bu araştırma, baskın el gizemini çözme yolunda atılan bir adım olarak değerlendirilebilir.