Finike-Demre-Kaş-Kalkan Otoyolu Projesi Hakkında Tepkiler
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından duyurulan ve yıllardır tartışma konusu olan Finike-Demre-Kaş-Kalkan otoyolu projesi ile ilgili olarak, ÇED olumlu kararı kamuoyunda büyük bir tepkiyle karşılandı. Proje, Likya gibi özgün bir kültürel peyzajın karakterini oluşturan toplamda 20 ayrı korunan alanı etkilemesi bekleniyor. Bu alanlar arasında arkeolojik ve doğal sitler de bulunuyor. Ayrıca, 66 binden fazla ağacın kesileceği belirtiliyor. Otoyol güzergâhı, Myra antik kenti, Andrake antik kenti, Beymelek İsion Kulesi, Istlada/Hoyran ve Kyaneai gibi önemli antik yerleşimlerin de içinden geçiyor. Bakanlık, projenin tüm itirazlar ve değerlendirmeler sonucunda yeniden oluşturulduğu bilgisini paylaştı. Ancak arkeologlar, bu duruma dair tepkilerini sürdürüyorlar.
Proje ile 19 Dakika Kısalacak Yol İçin!
Akdeniz Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü’nden Prof. Dr. Gül Işın, projenin ilgili bölümlerinde karayolu güzergâhının 11 noktada Taşınmaz Nitelikli Kültür Varlığı barındıran koruma altındaki sit alanlarından geçtiğinin ifade edildiğini belirtiyor. Ancak, “etkileşim” ve “minimum etkileşim” gibi tanımlamaların yürürlükteki koruma mevzuatında ve bilimsel literatürde karşılığı olmadığını vurguluyor. 11 antik yerleşim ile etkileşimde bulunmak, bu alanlara doğrudan müdahale edileceği anlamına geliyor. Örneğin, planlanan patlatma çalışmalarından biri Myra antik kenti sınırlarında, MÖ 5. ve 4. yüzyıllara tarihlenen kayaya oyulmuş su yolu yakınında gerçekleştirilecektir. Rapor, bu müdahale sırasında eserlerin zarar görmeyeceğini yalnızca tahmini bir görüş olarak sunuyor; ancak patlatma çalışmalarının bilimsel fizibilitesi raporda yer almıyor. 19 dakika kısalacak yol için, kendi yasalarını çiğneyerek 11 adet antik yerleşimimize ait taşınmaz kültür varlıklarını yok etme riski taşıyan bu proje derhal durdurulmalıdır.
Tarihi Mirası Hedef Alan Bir Proje
Arkeologlar Derneği Başkanı Bülent Türkmen, Bakanlık tarafından hazırlanan Finike-Demre-Kaş-Kalkan yol projesinin bölgenin doğal ve kültürel mirasına vurulmuş bir hançer olduğunu ifade ediyor. Bu projeyle birlikte 11 arkeolojik sit ve 9 koruma alanının zarar göreceğini belirtiyor. Bu alanlar arasında Kaş-Kekova Özel Çevre Koruma Bölgesi’nden 1. derecede doğal sit alanlarına, Kyaneai antik kentinden Myra antik kentine kadar birçok koruma altında bölge bulunuyor. Ayrıca, 66 binin üzerinde ağacın kesilmesi de söz konusu.
Kasım ayında Urfa’da gerçekleştirilen Uluslararası Neolitik Kongresi’nin önemine dikkat çeken Türkmen, UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne varlıklarımızı yazdırma çabalarının yanı sıra, bu tür projelerin birçok alanda tarif edilemez tahribatlara yol açtığını vurguluyor. Kaz Dağlarından Latmos’a, Diyarbakır Surları’ndan İstanbul Tarihi Yarımada’ya, Kapadokya’dan Hatay’a kadar ülkenin her tarafında kültürel ve doğal mirasımızın geri dönüşü olmayan bir şekilde tahrip edildiğini belirtiyor. Bakanlığı, bu tür projelerden vazgeçmeye davet ediyor ve uzmanlar ile meslektaşlarına mirasa sahip çıkma çağrısında bulunuyor. Bu gidişata dur denilmediği takdirde, yarının çok geç olacağı uyarısında bulunuyor.
Arkeologların Uzmanlığı ve Proje Üzerine Düşünceler
Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu sözcüsü, arkeolog-editör Nezih Başgelen, 1993 yılında yürürlüğe giren ilk ÇED yönetmeliğinin bugüne kadarki uygulamalarının tarihi ve doğal çevre değerlerinin korunmasında tartışmalı bir hale geldiğini belirtiyor. Bu durumun son örneği, Finike-Demre-Kaş-Kalkan otoyolu projesi ile ilgili ÇED raporundaki uzman değerlendirmeleri olarak öne çıkıyor. Büyük bir tepkiyle karşılanan ÇED olumlu kararının dayanağı olan otoyol projesinin güzergâhına dair arkeolojik raporu hazırlayan arkeoloğun uzmanlığı ve sahada gerçekleştirdiği çalışmalar kamuoyu tarafından merak ediliyor. Özellikle Beymelek Lagünü ve İsion Kuleleri’nden Kyaneai antik kentine kadar olan yoğun arkeolojik zenginlik açısından, bu arkeoloji uzmanının neler saptadığını ve neleri kurula sunduğunu bilmek istiyorlar. Gelecek aşamada, otoyol projesinin sit alanlarıyla ilgili detay projelerinin, alanında yetkin uzmanların ve ilgili kazı başkanlarının denetiminde hazırlanması gerektiğini vurguluyor.
Geri Getirme Şansımız Yok
Göbeklitepe – Karahantepe kazı başkanı Necmi Karul, bu tür durumlarda ören yerine en hâkim kişi olan kazı başkanının görüşüne başvurulmasının gerektiğini belirtiyor. Koruma kurulları da bu görüşe itibar etmeli. Kamu veya sanayi yatırımlarının arkeolojik mirası bir engel değil, kültürel ve ekonomik zenginliğin bir parçası olarak görmesinin esası teşkil ettiğini ifade ediyor. Zengin bir kültürel mirasa sahip ülkemizde, tüm kurumların planlama aşamasında arkeoloji ile ilgili görüşleri alması gerektiğini vurguluyor. Geçmişe dair olanı kaybetmenin geri getirme şansının olmadığını unutmamak gerektiğini hatırlatıyor.