Bir genç kadın Detroit’de bir ev tutar ve gecenin ilerleyen saatlerinde başka birinin bu evi kapmasına tanık olur. İstikrarsız bir karar alır ve geceyi burada geçirir; çünkü kendini korumak adına yaptığı bu seçimin, asıl korkuyu yüzeye çıkarmayacağını kısa sürede fark eder. Ancak karşısında duran gerçek tehlikenin, beklenmedik bir misafire dair olmadığını, evin kendisiyle ilgili eski sırların ve içten gelen çarpışmaların kapısını araladığını anlar.
İzleyenler, The Chair Company’nin perde arkasındaki olayları merak eder. İş kazasının ardından başlayan ve büyük bir komplonun izini süren birinin bakış açısıyla anlatılan bu hikaye, William Ronald Trosper’ın araştırmalarının derinliklerine iner. Gizli bağlantılar ve ihbarlar arasındaki çatışmanın nasıl bir dönüşüm yarattığını görmek mümkün.
Mickey 17 adlı öyküde, ölümün ardından üretilen bir klonun sıradan bir işçi olarak hayatta kalma mücadelesi merkezi konu olur. Bir keşif klonu, buzla kaplı bir gezegen olan Niflheim’de tehlikeli bir görevi üstlenir ve ikiliğin kimlik/varlık soruları günlük yaşamın ötesine taşar.
İskeletinde IT evrenini sevenler için IT: Welcome to Derry, Stephen King’in zengin mitolojisini genişletir. King’in romanından film uyarlamalarına uzanan bu yapım, IT’nin karanlık temasını yeni bir anlatı ile yeniden sahneye koyar.
ALTO KNIGHTS başlıklı bölüm ise New York’un karanlık yüzünü gözler önüne serer. Efsanevi suç liderleri Frank Costello ve Vito Genovese arasındaki güç savaşı sürerken, eski dostluklar yerini kıskançlık ve ihanetle dolu bir rekabete bırakır. Bu çatışma, mafya dünyasında ve Amerika’nın geleceğinde dönüm noktası olacak bir dönüşümü tetikler.
Bu üç öykü, şehirlerin ve insanların yüzleştiği karanlık tarafı birbirine bağlar; güvenin kırıldığı anlarda bile, direnmenin ve hayatta kalmanın farklı biçimlerini sunar. İlgili gelişmelerin her biri, okuyucuyu kendi içsel hesaplaşmalarına çekmeye hazırlanır.