Haluk Akakçe’nin atölyesi, sanatçının yaratıcı dünyasına açılan kapı gibi. SM Sanat tarafından hazırlanan mekân, ölümünün ikinci yıl dönümünde (9 Ekim) yeniden ziyaretçilerini ağırlıyor ve Akakçe’nin günlük yaşamını, üretim serüvenini ve hayal gücünü yakından keşfetme imkanı sunuyor. Atölye, sadece bir çalışma alanı değil; onun düşünce dünyasının, enerji üretiminin ve dünyaya bakışının somut bir yansıması olarak karşımıza çıkıyor. Her eşya, her renk ve her fırça darbesi, Akakçe’nin yaşamla kurduğu şiirli ilişkiyi izleyiciye taşıyor. Ayrıca yakın dönemde kurulan Akakçe Sanat Kültür ve Eğitim Vakfı, sanatçının vizyonunu geleceğe taşıyacak bir platform olarak hayat buldu.
Resim atölyesi ile “terzihane” olarak adlandırdığı terzi atölyesi, ziyaretçilerin karşısında duruyor ve korunmuş halde bulunuyor. Yarım kalan bir resme bile dokunulmamış olması, Akakçe’nin çalışma alanlarında bir durgunluk değil, saygı ve sürdürülebilirlik içinde ilerleyen bir süreç olduğunun göstergesi. Hatta hareket eden oyuncaklar bile, mekânın dinamikliğini korumak için sürekli hareket halinde tutuluyor. Atölyede görülen her unsur, sanatçının yaşamla kurduğu bağı ve üretim enerjisini anımsatıyor.
İnsani ve evrensel referanslar taşıyan bir giriş, ziyaretçiyi hemen karşılıyor. Üst kata geçmeden önce, Akakçe’nin kendine özgü “evime hoş geldiniz” mesajını barındıran bir karşılama odasıyla karşılaşıyorsunuz. Merdiven korkuluklarında asılı buz patenleriyle, sanatçının dış dünyadan aldığı ve bazı evlerden getirdiği anılar öne çıkıyor. Üç katlı mekân içinde, akıllara kazınan dijital bir referans olan “Sky is the Limit” videosunu izlemek mümkün. 2006 yılında Las Vegas’ta sergilediği bu proje, dünyanın en büyük LED ekranında bir Türk sanatçısının küresel ölçekte yer alması açısından önemli bir dönüm noktası olarak hafızalarda yer ediyor. Akşamları her saat başı yapılan bu dijital performans, caddeyi tamamen yeni bir görsel deneyime dönüştürüyor.
İkinci katta sol tarafta terzihane, sağ tarafta ise çarpıcı eserler ve Akakçe’nin güncel üretimleri sergileniyor. Duvarlarda yer alan büyük resmi, çerçeve ile koruma altına alınmış şekilde asılı; evin içinin bir sanat eserine dönüştüğü bu mekânda kapılar, mobilyalar ve hatta ziyaretçiler bazen boyanıyor. Terzihane, Akakçe’nin moda ve kostüm çalışmalarının merkezini oluşturuyor; burada dünyaca ünlü markaların kıyafetlerine yaptığı müdahaleler de dikkat çekiyor. Aynı odada, hayvan sevgisiyle üretilen çalışmalar ve sevdiği köpekler de mekânın önemli birer parçası olarak yer alıyor; Megatron’un ve Apollon’un resimleri, atölyenin üst katında süslenmeye devam ediyor.
Üçüncü kat, aynalarla kaplanmış özel bir odayı barındırıyor. Ev içindeki atmosfer, ziyaretçilerin ruh halini daha da etkileyen bir hüzne dönüştüğünde, yarım kalmış su şişesi, yarım kalmış resimler ve eksik kalmış malzemeler göz önüne seriliyor. Yatak odasında ise modifiye edilmiş kıyafetler ile bu mekâna eşlik eden büyük bir eser yer alıyor; Akakçe’nin kişisel dünyasına ait parçalar, mekânın duygusal ağırlığını güçlendiriyor.













