Giriş niteliğindeki uzun tartışmalar, Haydarpaşa ve Sirkeci garlarının eski işlevlerinden koparılarak kültür ve turizm amaçlı bir alana dönüştürülme fikrini merkeze alıyor. Gardaki geçmiş yolcu hareketinin durmasıyla başlayan süreç, arkeolojik kalıntıların ortaya çıkmasıyla bir anıt alanı fikrini destekledi ve bu alanın açık hava müzesi olarak değerlendirilmeye başlandığını gösterdi. Bu yaklaşım, binaların korunması gerekliliğini gündeme getirirken, kent hafızasının nasıl korunacağına dair soruları da beraberinde getiriyor.
Protokolün uygulanmasıyla Haydarpaşa ve Sirkeci gar binaları demiryolu işlevinden ayrılarak kültür ve turizm amaçlı kullanım için Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredildi. Tahliye süreci tamamlandığında yaklaşık 4530 gündür kapalı olan bu yapılar için geleceğe dönük farklı vizyonlar konuşuluyor. Bakanlar ve uzmanlar tarafından açıklanan görüşler, bu mekanların yalnızca birer yapı olmaktan çıkıp toplumsal belleği canlı tutan mekânlar olarak korunması gerektiğini vurguluyor.
Kaygılar ve savunular arasında, Haydarpaşa ve Sirkeci’nin kentin kimliğini ifade eden simgeler olduğuna dair görüşler öne çıkıyor. Haydarpaşa Dayanışması’nın açıklamaları, bu alanların yalnızca ulaşım için kullanılması gerektiğini savunan bakış açısını eleştiriyor ve kent tarihine bağlı kalınmasının önemini vurguluyor. Emek sınıfının ve gündelik yaşamın bir zamanlar burada barındığına dikkat çekiliyor; bu bağlam, mekânın tasarruf politikalarıyla nasıl ilişkilendirileceğine dair tartışmaları tetikliyor.
İlgili görüşler arasında NEZİH BAŞGELEN, Sirkeci ve Haydarpaşa sahalarının bütüncül bir yaklaşımla ele alınmasını ve kentin kültürel yaşamına katılmasını savunuyor. Profesör Gürol Sözen ise kent kimliğinin, yalnızca mimari yapılarla değil, tarih, sanat ve kültürel bağlarla da kurulduğunu belirtiyor ve bu mirası korumanın, çözüm üretimini gerektirdiğini ifade ediyor.
İlber Ortaylı ise bu alanın sadece orada duran bir yapı olarak değil, opera ya da konservatuvar gibi yüksek kültür mekânlarıyla ilişkilendirilmesi gerektiğini, ancak ticari çıkarlar için kullanıma açılmasının kent belleğini zayıflatacağını dile getiriyor. Sonuç olarak, bu tartışmalar, kentin tarihsel dokusunu ve toplumsal belleğini koruma sorumluluğunu hatırlatıyor.