Parmaklardaki Kırışıklıkların Bilimsel Sırları ve Yeni Araştırmalar
Modern bilim, insan parmaklarının suya uzun süre maruz kaldığında neden kırıştığını anlamak konusunda yeni ve şaşırtıcı keşifler yapmaya devam ediyor. İlk bakışta, bu kırışıklıkların suyun cilt yüzeyine nüfuz etmesiyle oluştuğu düşünülse de, yapılan araştırmalar bu olayın çok daha karmaşık ve sinir sistemiyle bağlantılı olduğunu ortaya koyuyor.
1935 yılında gerçekleştirilen klinik gözlemler, median sinir hasarı olan hastaların ellerinin suya daldırıldığında parmaklarında kırışıklık oluşmadığını gösterdi. Bu gözlem, parmaklardaki kırışıklıkların doğrudan sinirlerin kontrolü altında olduğunu ve sinirlerin bu süreçte önemli bir rol oynadığını düşündürüyordu. Eğer kırışıklıklar sadece suyun cilde nüfuz etmesiyle ortaya çıksaydı, sinir hasarına sahip kişilerin de aynı etkiyi göstermesi gerekirdi. Ancak durum böyle değildi. İnsan vücudunda bulunan otonom sinir sistemi, bilinç dışı pek çok fonksiyonu yönetir ve bu fonksiyonlar arasında kan damarlarının genişlemesi ve daralması, kalp atış hızı, nefes alma gibi temel yaşam fonksiyonları yer alır. Otonom sinir sistemi aynı zamanda parmaklardaki kırışıklıkların oluşumunu da düzenler.
German isimli Binghamton Üniversitesi’nden biyomedikal mühendisliği uzmanı, parmaklardaki kırışıklıkların nasıl oluştuğu konusunda şu açıklamayı yapıyor: “Eller veya ayaklar suyla uzun süre temas ettiğinde, ciltteki ter kanalları açılır ve suyun cilt altına nüfuz etmesine neden olur. Bu durum, ciltteki tuz oranını düşürür ve bu değişiklikler, sinir lifleri tarafından beyne iletilir. Beyin, bu değişikliği fark ederek otonom sinir sistemi aracılığıyla kan damarlarını daraltır ve ciltte kırışıklıklar oluşur.”
Kırışıklıkların oluşma şekli her zaman aynı mı? sorusu, 2023 yılında çocuklar için yazdığı makalesinde gündeme gelen önemli bir soru oldu. Bu soruya cevap arayan German, yeni bir araştırma başlatmaya karar verdi. Araştırmanın temel amacı, insanların parmaklarının suya daldırıldığında oluşan kırışıklık desenlerinin zaman ve tekrar açısından ne kadar tutarlı olduğunu anlamaktı.
Bu kapsamda, katılımcılardan ellerini 30 dakika boyunca suya batırmaları ve aynı işlemi en az 24 saat sonra tekrar yapmaları istendi. Elde edilen sonuçlar, ilk bakışta oldukça etkileyiciydi. İnsanların ellerinde oluşan kırışıklık desenlerinin, farklı zamanlarda tekrar edebildiği ve benzerlik gösterdiği gözlemlendi. Bu bulgular, parmakların kırışıklık desenlerinin genetik ve yapısal özellikler nedeniyle tutarlı olduğunu ortaya koyuyordu. Ayrıca, araştırmacılar bu desenlerin adli tıp alanında da kullanılabileceğine inanıyor. Uzun süre su altında kalan cesetlerin kimlik tespiti veya parmak izi analizlerinde, kırışıklık desenlerinin referans alınabileceği düşünülüyor. German ise bu tutarlılığı, kan damarlarının konumlarının genetik olarak sabit olmasına bağlıyor ve bu nedenle her seferinde benzer şekillerde kırışıklıkların oluştuğunu belirtiyor.
Sonuçlar, bilim dünyasında büyük yankı uyandırırken, Journal of the Mechanical Behavior of Biomedical Materials dergisinde yayımlandı. German ve ekibi, bu yeni bulgular ışığında, kırışıklıkların oluşum mekanizmasını daha derinlemesine araştırmaya devam ediyor ve bu çalışmaların, hem tıbbi hem de adli uygulamalarda yeni ufuklar açacağına inanıyorlar.