Mimarlar Odası Ankara Şube Başkanı Derya Başyılmaz, Kapadokya’nın mevcut durumuna dair kaygılarını dile getirerek, “Kapadokya yok ediliyor” ifadesini kullandı. Başyılmaz, Kültür Bakanlığı’nı bu konuda göreve davet etti. Yapılan açıklamada şu ifadeler öne çıkıyor:
“Nevşehir Kapadokya’da yaşanan süreci endişeyle takip ediyoruz. Kapadokya’nın benzersiz peribacası oluşumlarının en iyi görülebileceği yerlerden biri olan Çavuşin’de, bu doğal yapının ortasında betonarme binalar inşa ediliyor. Yerel basında çıkan haberlere göre, peribacalarının çevresine yapılan bu yapılar, bölgenin doğal ve tarihi dokusunu tehdit ediyor. Kapadokya, dünya üzerinde eşi benzeri olmayan bir coğrafya. Çavuşin, devasa bir oyma kaya kütlesinin altında konumlanmış, tarihi bir yerleşim alanıdır. Bugün betonarme yapılaşmaya izin verilmesi ise anlaşılmaz bir durumdur. Dünya harikası olan peribacalarının hemen yanı başında inşa edilen bu yapılar, Kapadokya’nın doğal ve kültürel mirasını yok etmektedir.”
Açıklamada ayrıca, “Kapadokya Alan Başkanlığı’na, Nevşehir ve Avanos Belediyesi’ne, peribacası oluşumlarının yakınında inşa edilen söz konusu yapılara nasıl izin verildiğine dair resmi bir yazı ile başvurduk” diyen Başyılmaz, “Kapadokya, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor ve bu nedenle bu tahribatı önlemek için Kültür Bakanlığı’nı harekete geçmeye davet ediyoruz” ifadelerini kullandı.
DENEYİMLİ UZMANDAN GÖRÜŞ
Kapadokya’da turizm ve yapılaşma konularında derinlemesine bilgi sahibi bir kaynağın, adının açıklanmasını istemeden gazetemize aktardığı durum şu şekilde özetleniyor:
“Kapadokya, Türkiye’nin çeşitli tarihi miras alanları gibi, hızla ve geri dönüşü olmayan bir yapılaşma tehdidi altındadır. Bölgedeki tarihi köylerin, yıllardır imar izni verilmeyen bağ ve bahçe alanları, pandemi sonrası hızla betonarme konutlar ve otellerin yükseldiği alanlara dönüşüyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi’nin basın duyurusu ile dikkat çekilen, Avanos’a bağlı Çavuşin köyündeki MS.965 tarihli Nikephoros Phokas Manastır Kilisesi’nin (bilinen adıyla Çavuşin Kilisesi) hemen arkasına ve eşi benzeri olmayan Peribacalarının önüne inşa edilen yeni binalar, büyük tepkilere yol açtı. Bu üç yapının, bölgede inşa edilecek birçok yeni yapının öncüleri olduğu anlaşılmaktadır.”
“Çünkü, Alan Başkanlığı tarafından yürütülen, Mimarlar Odası ve Şehir Plancıları Odası tarafından yargıya taşınan yeni Çevre Düzeni Planı’nda eski SİT sınırlarının değiştirilmesiyle, köylerin etrafında yüksek emsalli yeni yapılaşma alanları yaratıldığı belirlenmiştir.”
‘HIZLA BOZULUYOR’
Uzman, açıklamalarına devam ederek şunları belirtti: “Planda eski yerleşim alanları gibi gösterilen ancak yapımları hâlâ devam eden yeni imarlı alanlar içinde, yoğun emsallerle inşa edilen konut projeleri dikkat çekiyor. Çavuşin’deki son örneğin yanı sıra, anayoldan görülen ve Uçhisar belde sınırları içinde yapılan çok sayıda yeni konut ve benzin istasyonları, bölge halkının ve ziyaretçilerin tepkisini çekmektedir. Yargı süreci devam eden çevre düzeni planı iptal davası sürerken, Kapadokya Alan Başkanlığı’nın inisiyatifiyle özel imar izni alan yatırımcılar, hızla otel ve konut inşa etmeye devam ediyor. Bölgede yaklaşık 850 otel ve 10 binin üzerinde yatak kapasitesi bulunduğu biliniyor. (Ancak, çok sayıda kaçak oda nedeniyle tam yatak sayısı net olarak bilinmiyor.) Restore edilmiş butik otellerin, bahar ayları dışında genellikle yüzde 50 kapasiteye ulaşamadığı birçok tarihi köyün çevresindeki korunması gereken bağ bahçe alanlarında, peribacalarının yakınında yapılan yeni yapılar konusunda alan başkanlığının gerekçesi ise, turizm sektöründe çalışanların konuta ihtiyaç duyduğu yönündedir. Ancak bu gerekçenin arkasında, doymak bilmeyen bölge turizmcilerinin çıkarları bulunmaktadır: 12 ay boyunca müşteri potansiyeli olan kültür turizmini cazip bularak, daha fazla kazanç sağlamak isteyen yatırımcıların baskısı, yeni yapılaşmada belirleyici bir rol oynamaktadır. Yatırımcıların ısrarlı talepleri ve siyasi bürokrasinin onayı ile verilen yeni imar alanları, Kapadokya gibi eşsiz bir coğrafyayı hızla tahrip ediyor.”
TARİHE YİNE BETON
Kapadokya bölgesini yakından tanıyan ve daha önce Ürgüp Kayakapı projesinde de danışmanlık yapmış olan Prof. Dr. Mehmet Tunçer (Çankaya Üniversitesi, Mimarlık Fakültesi Şehir ve Bölge Planlama Bölümü Öğretim Üyesi), Kapadokya ve çevresini koruma sürecini değerlendirirken, bölgenin mevcut durumunu şu şekilde özetledi:
“Kapadokya bölgesinde, hatalı bir şekilde inşa edilen yeni Göreme/Ortahisar yolunun ardından şimdi de farklı betonarme yapılaşmaların arttığı gözlemleniyor. Kültürel varlıkların tahrip edilerek inşa edilen büyük oteller, kesme taşlarla yapılmış butik oteller, belediyelere ait iş merkezleri ve artan sayıda ATV motor taşıtları, bölgenin doğal yapısını tehdit ediyor. Göreme Açık Hava Müzesi ile Kızılçukur Vadisi’nin kesiştiği noktada, yaklaşık 20 bin metrekarelik bir alana ‘Macera Parkı’ adı altında eğlence merkezi inşa edilmesi planlanıyor.”
GERİ GELMEZ
Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu yöneticisi, Kapadokya üzerine birçok yayını bulunan arkeolog ve editör Nezih Başgelen, gazetemize yaptığı açıklamada şu önemli noktalara değindi:
“UNESCO Dünya Mirası alanları, nitelikli kültürel ve doğal varlıklarıyla insanlığın ortak bilincinin kayıtlarıdır. Bu varlıkların tahribi, sadece ait olduğu toprakların değil, tüm insanlığın geçmişini etkiler, siler ve yok eder. Değerli kültürel alanlara sahip olmak, bunlarla turizmde övünmek kadar, onları korumak, insanlığın yararına sunmak ve gelecek kuşaklara aktarmak sorumluluğunu da beraberinde getirir. Kapadokya, 1985 yılında Göreme Milli Parkı, Derinkuyu Yeraltı Şehri, Kaymaklı Yeraltı Şehri, Karlık Kilisesi, Aziz Theodore Kilisesi, Karain Güvercinlikleri ve Soğanlı Arkeolojik Alanı olarak yedi bölüm halinde Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiştir. Bu alanlar, birçok kararla koruma altına alınmıştır. Kapadokya’nın benzersiz peyzaj değerleri, şu ana kadar yapılan iş makineleri ile tahrip edilen alanlarla birlikte, mevcut koruma mevzuatımıza ve Avrupa Peyzaj Sözleşmesi’nden doğan yükümlülüklerimize aykırıdır. Bu tür uygulamalar önlem alınmadan devam ederse, ülke ve dünya turizminin bu benzersiz kültürel peyzaj değerlerinin bir kısmı, geri gelmemek üzere zarar görecektir.”