Gökbilimciler, uzun süredir görünmez bir madde olan karanlık maddeyi anlamak için veri ve analizleri derinleştirdi. Yeni bir çalışma, Fermi Gama Işını Uzay Teleskobu’nun on beş yıl süren kayıtlarını kullanarak galaksilerin merkezindeki emisyon yerine halo bölgesinde dikkat çekici bir sinyal bulduğunu öne sürüyor.

Tokyo Üniversitesi’nden bir profesör olan Tomonori Totani, bu verileri inceleyerek karanlık maddeyle ilişkilendirilebilecek gama ışını emisyonlarını işaretlediğini iddia ediyor. Çalışması, karanlık madde için WIMP adı verilen zayıf etkileşimli kütleli parçacıkların yok oluşuna bağlı olarak yayılan radyasyonun varlığını ima ediyor. Totani’nin bulguları, bu tür emisyonların galaktik merkezin ötesinde halo bölgesinde yatay bir dağılım gösterdiğini ve teorik tahminlerle uyumlu yoğunluklar sergilediğini aktarıyor.
Türlü kaynaklar bu gama ışınlarının pulsarlardan, süpernovalardaki olaylardan ya da diğer kozmik süreçlerden gelebileceğini belirtiyor. Ancak bildirilen yüksek enerjili fotonlar, 20 gigaelektronvolt gibi belirgin bir enerji aralığında olduğundan, kararlı bir sinyal olarak ayırt edici olabilir. Buna karşın, uzaydaki nötron yıldızı çarpışmaları gibi alternatif mekanizmalar da bu tür enerjilere yol açabiliyor ve bu nedenle net bir kanıt için temkinli olmak gerektiği vurgulanıyor.

Bu çalışmaya karşı çıkan uzmanlar ise uygun bölgelerin ve verinin sınırlı örnekler içerdiğini, sonuçların galaktik merkezin yakın çevresinden bağımsız olarak teyit edilmesi gerektiğini belirtiyor. Wisconsin–Madison Üniversitesi’nden Dan Hooper, verilerin daha önce de incelendiğini ancak benzer bir emisyon fazlalığının gözlemlenmediğini ifade ediyor ve Totani’nin galaktik merkeze yakın bölgeyi kapsam dışı bıraktığını işaret ediyor. Totani ise bu aşamada kesin bir kararla karanlık maddeden kaynaklandığını söylemenin erken olduğunu, ancak mevcut verilerin en umut verici aday olduğunu vurguluyor.
Gözler şimdi gökyüzünün farklı bölgelerinde benzer parametrelerle yapılan tekrarlı incelemelerde. Bilim insanları, karanlık madde sinyalinin gerçekten bulgun olup olmadığını anlamak için daha geniş alanlarda kıyaslanabilir sonuçlar görmek istiyor. Siz bu keşfi nasıl değerlendiriyorsunuz; bu, karanlık madde arayışında dönüm noktası mı yoksa kozmik gürültü mü?











