Sahnede Uğur Uzunel ve Ekip ile Röportaj
Uğur Uzunel, Buse Külekci, Can Sertaç Adalıer, Gülin Bakkaloğlu ve Metehan Kaya’nın sahne aldığı “Kardeşlerimi Arıyorum” oyunu, Ara Sahne tarafından sahneye taşındı ve büyük beğeni topladı. Bu oyunun, 25. Direklerarası Tiyatro Ödülleri’nde “seyirci ödülü” kazanması, sahne ve seyirci arasındaki güçlü bağı bir kez daha kanıtladı. Ünlü yönetmen ve oyuncu Uğur Uzunel ile hem oyunu hem de Ara Sahne’nin misyonunu detaylarıyla konuştuk.
Oyunun Seçim Süreci ve Sahneye Yaklaşımı
Uğur Uzunel, oyunu sahneye koyarken temel motivasyonunun, sahneye uygun ve yakın hissedilebilecek metinler aramak olduğunu belirtti. “Bizim için önemli olan, sahneye yakışacak, içimizden veya yakın çevremizden oyuncuları seçebileceğimiz, bize benzeyen ve meseleleri paylaşan metinler bulmaktı” dedi. Ayrıca, metinlerin zamanlaması ve yerellik açısından da büyük önem taşıdığını ifade etti. “Kardeşlerimi Arıyorum” oyununu okuduğunda, tüm kaygılarını gideren ve sahneye taşınabilirliği yüksek bir metin olduğunu düşündüklerini açıkladı. Özellikle, oyunun politik ve toplumsal meseleleri çok objektif ve mizahi bir dille ele alması, onları oldukça etkiledi. Oyunun göçmenlik ve mülteci sorunlarına bakış açısında, yazarın kendisini de oyunda yer alan karakterler gibi, meseleleri çok yönlü görebilmesine vurgu yaptı. “Oyunun yazarının, kendini ve olayları objektif bir şekilde anlatması, bizim de ilgimizi çekti” dedi.
Mizah ve Sertlik Dengesi
“Kardeşlerimi Arıyorum” oyunu, mizahı bol olan ama aslında oldukça sert ve düşündürücü bir yapıya sahip. Uzunel, oyunu sahneye aktarırken herhangi bir filtreleme yapmadıklarını, tam tersine, mesajın net anlaşılması için metni açık ve doğrudan oynadıklarını belirtti. “İsveç’te geçen orijinal metinde karakter isimleri farklıydı; biz Rojin adını verdik ve şiveli konuşturarak meseleye daha vurucu bir şekilde yaklaşmayı tercih ettik” diye ekledi.
Ara Sahne ve Sanatın Gücü
Uğur Uzunel, aynı zamanda Ara Sahne’nin kurucularından biri olarak, bu alanın misyonunu şöyle özetledi: “Burayı yaptık, çünkü burada yeni ve özgün projelerin doğmasını istiyoruz. Eski sahne yapısında birçok değişiklik ve yenilik gerçekleştirdik; ışık, ses, koltuk düzeni gibi. Bu alanın, Taksim’deki tiyatro dünyasına alternatif olmasını ve genç ekiplerin oyunlarını sergilemesini amaçlıyoruz.” Ancak ekonomik zorluklardan da bahsetti: “Maalesef, birçok ekip buranın kira giderlerini karşılayamıyor, ekonomik sıkıntılar nedeniyle bilet satışları oldukça düşük. Gençler ve tiyatroseverler büyük salonlara yönelmiş durumda, bu da bizim gibi küçük sahneleri zor duruma sokuyor.” Uzunel, bu durumun, İstanbul’daki oyuncu ve yazar sayısının fazlalığıyla da bağlantılı olduğunu ve bu durumun genç sanatçıların motivasyonunu olumsuz etkilediğine dikkat çekti. “İnsanlar ne yazık ki, ne yapacaklarını bilmiyorlar ve bu da bir bunalım yaratıyor” dedi.
Sanat ve Baskılar Üzerine Düşünceler
Baskıların ve sansürlerin sanat yaşamını nasıl etkilediği sorusuna Uzunel, “Baskılar kırılır, kararlı durduğumuz sürece bu engeller aşılır” yanıtını verdi. “Çünkü biz, tiyatro yapan insanlarız ve bu mesleği seviyoruz. Ancak, ekonomik anlamda da zorluklar yaşıyoruz; sadece tiyatro değil, dizi sektöründe de yaşam zorlaşıyor” dedi. Ayrıca, örgütlenmenin ve dayanışmanın önemine değindi: “Birlikte hareket ederek, haklarımızı savunmalı ve üretmeye devam etmeliyiz” şeklinde görüşlerini paylaştı. Ayrıca, sanatçıların tutumları ve toplumdaki rolü konusunda da düşüncelerini açıkladı: “Sanatçıların çoğu doğru yerde duruyor ve seslerini yükseltiyor. Ancak toplumda beklentiler çok yüksek ve kimi zaman bu beklentilere cevap verememek, hayal kırıklıklarına yol açıyor” diye ekledi.
İç Savaş ve Toplumsal Direniş
Özellikle, iktidar tarafından gerçekleştirilen baskılar ve tutuklamalar konusundaki görüşleri sorulduğunda, Uzunel, “Baskılar geçici ve kırılgan; kararlı duruş devam ettiği sürece, bu engeller aşılır” dedi. “Tiyatro ve sanat, her zaman direnç ve özgürlük alanıdır” vurgusu yaptı. Ayrıca, ekonomik ve siyasi baskıların, sanatçılar ve gençler üzerindeki olumsuz etkilerine dikkat çekti.
Sanatçılar ve Toplumsal Sınav
Uzunel, sanatçıların bu zor dönemlerde gösterdikleri tutum ve duruşu şöyle değerlendirdi: “Birçok sanatçı, doğru yerde durdu ve sesini duyurdu. Toplumdaki olaylara karşı sessiz kalanlar ise, aslında bu sürecin bir parçası. İnsanlar, yaşadıklarını ve düşündüklerini açıkça ifade etmeli. Sanatçıların, toplumun bilinçlenmesi ve farkındalık yaratması açısından önemli bir görevi var” dedi.
Cem Yiğit Üzümoğlu ve Haklar Mücadelesi
Cem Yiğit Üzümoğlu’nun yurtdışına çıkamaması ve oyununu sahneleyememesi konusuna değinen Uzunel, “Bu, kabul edilemez bir durum. Cem’in, ekmek parasını burada kazandığını ve bu hakkının engellenmesini anlamıyorum” dedi. “Sanatçılar, özgürlükleri ve çalışma hakları için mücadele etmeli. Bu tarz cezalar, mesleklerine ve özgürlüklerine yapılan saldırıdır” diye ekledi. Ayrıca, bu tutumların, sanat ve ifade özgürlüğü açısından büyük bir tehdit olduğunu belirtti.
Toplum ve Sanatçıların Rolü
Uzunel, toplumun, sanatçıların ve sanat alanının bu baskılara karşı durması gerektiğine vurgu yaptı: “Herkes, doğru yerde durmalı ve sesini yükseltmeli. Sanat ve tiyatro, özgür düşüncenin ve ifade özgürlüğünün temel taşıdır. Bu nedenle, hep beraber dayanışma içinde olmalıyız” diyerek sözlerini tamamladı.