Karanlıkta dokunmayı öğrenen bir kahramanın dünyasına adım atarken, 30 yıl süren bir müzikal ve politik yolculuk ya dağılmışlıktan doğan kardeşliği hatırlatıyor. 1993’te Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde başlayan Kardeş Türküler projesinin bu belgeseli, Türkiye’nin yakın tarihine dair güçlü bir panorama sunarken farklılıkları bir arada yaşamanın mümkün olduğunu da gösteriyor.
Bir yandan Kum animasyonu tekniğiyle hazırlanan Karanlığa Dokunmak, on yaşındaki Vítek’in başkalarının hissedemediği şeyleri duyma kapasitesi üzerinden duyguya dair engellerin nasıl aşılabileceğini hatırlatıyor. Asker Lagünü ise Simon Bolivar’ın bağımsızlık mücadelesinin zorlu coğrafyasında sözlü tarih, toprak ve politik kaderler arasındaki ilişkiyi, sisli dağlar izinde izliyor.
Eat Your Catfish, ALS’li Kathryn’in bakış açısından kurulu bir dünyayı betimlerken, Hasan ile Gazze’de yönetmenin kendi dostunu bulma yolculuğunu ve belgesel dokusunu öne çıkarıyor. Hasanın Gazze’deki yolculuğu üzerinden mekân ve kimliğin nasıl değiştiğini izlerken, Çankırı Poşaları Anadolu’nun renkli topluluklarını ve dilleriyle var olmayı sürdüren bir yaşamı mercek altına alıyor.
Yeni Han, göçmenlerin yolculuklarıyla kesişen bir İstanbul sahnesini, farklı kökenlerden gelen insanların arasındaki görünmez mesafeyi ve birlikte yaşamanın kırılgan büyüsünü gösteriyor. Döngü ise ev sahibinin dünyasında geçen bir çatışmayı, emek, adalet ve sadakatin sınavında derinleşen bir çatışma ağı olarak aktarıyor.
Sîtav’da, Sur’da yaşanan abluka günlerinde kaybolan kedilerin gölgesinde, aile bağlarının ve büyümenin getirdiği kırılmaların izleri sürülüyor. Son Büyük Simge: Surp Giragos Kilisesi, Diyarbakır’daki bir Ermeni kilisesinin geçmişten günümüze taşıdığı sembolik yükü kayda geçirirken, azınlık kimliğinin hayatta kalma mücadelesini irdeliyor.
TOPLUMSAL HAFIZANIN İZİNDE Caner Dara’nın Hey Hawar’ı, 2015 Temmuz saldırısında hayatını kaybeden bir öğretmenin mezarına dönük tahrik ve bu eylemlerin arkasındaki politik bağlamı çarpıcı görüntülerle ortaya koyuyor. Mediha Güzelgün’ün Üçüncü Gurbet’i ise Maraş Katliamı’nı deneyimleyen kadınların travmasını kuşaklar arası bir yolculukla anlatıyor; göç, yüzleşme ve zaman kavramları üzerinden travmanın hatırlanması ve unutulması inceleniyor.
Rojin’in Rüyası, engelli bir çiftin aile kurma serüvenini ve biyolojik engellerin ötesinde kurdukları bağı mercek altına alırken, Bölgedeki Kuir, LGBT bireylerin toplum içinde karşılaştıkları ayrımcılıklara karşı direnişlerini sahneye taşıyor. Merhaba Anne, Benim, Lou Lou ise Hakkı’nın drag performanslarıyla üniversite hayatını sürdürürken annesinin beklenmedik ölümü sonrası memleketine dönmesini konu alıyor.
FESTİVAL PROGRAMI yelpazesi ise her gün için belirlenen saatlerde izleyiciyle buluşuyor ve farklı kısa ve uzun metinler bir araya getiriliyor; bu akış, hafızanızı tazeleyecek ve toplumsal hafızanın yeniden inşa edilmesini sağlayacak bir dizi film deneyimini tek bir yerde topluyor.













