İster ayrılık, ister boşanma, isterse sevilen bir kişinin kaybı olsun, birini kaybetmek çoğu insan için oldukça derin ve sarsıcı bir deneyimdir. Ancak bu duygusal acı, bazen sadece ruhsal değil, aynı zamanda fiziksel sağlık açısından da ciddi sonuçlar doğurabilir. Göğüs ağrısı, nefes darlığı ve çarpıntı gibi semptomlar yaşanabilir. Çoğu kişi bu belirtilerden hızla kurtulsa da, bazı durumlarda bu olaylar “kırık kalp sendromu” veya tıbbi adıyla takotsubo kardiyomiyopati nedeniyle yaşamı tehdit eden sağlık sorunlarına yol açabilir.
Yeni araştırmalar, erkeklerin bu rahatsızlıktan ölme riskinin kadınlara göre yaklaşık iki kat daha fazla olduğunu ortaya koydu. Bu durum, ilk bakışta pek inandırıcı gelmese de, tıbbi literatürde kabul gören gerçekler arasında yer alıyor. “Kırık kalp sendromu” sadece duygusal stresle tetiklenmekle kalmıyor; aynı zamanda fiziksel stres faktörleriyle de ortaya çıkabiliyor. Örneğin, ameliyatlar, felçler veya ciddi hastalıklar sonrasında da bu sendrom gelişebilir. Bu ani stres durumlarında vücut, büyük miktarda stres hormonları salgılar. Bunlar arasında kortizol ve adrenalin ön plandadır ve aşırı seviyede salındığında, kalbin ana pompalama odacığında belirgin şekil değişikliklerine yol açabilir. Bu değişiklikler, kalbin düzgün şekilde çalışmasını engelleyerek ciddi sağlık sorunlarına neden olur. Hatta bu şekil değişimi, Japonya’da ahtapot yakalamak için kullanılan ve “takotsubo” adıyla bilinen tuzaktan esinlenmiştir. Kadınlar bu sendromu daha sık yaşar, ancak erkekler bu durumdan daha ciddi etkilenebilir.
Kadınlar ve Erkekler Arasındaki Farklılıklar
Önceki araştırmalara göre, bu sendrom kadınlarda daha yaygın görülmektedir. Ancak son çalışmalar, durumun erkekler açısından daha tehlikeli olabileceğine işaret ediyor. Arizona Üniversitesi araştırmacıları, 2016-2020 yılları arasında ABD’de bu sendromla hastaneye kaldırılan yaklaşık 200.000 yetişkinin verilerini detaylıca inceledi. Araştırma, kadınların vaka oranının %83 civarında olduğunu doğrularken, erkeklerin ise önemli ölçüde daha az oranda etkilendiğini gösterdi.
Ancak ilginç bir şekilde, araştırmanın ortaya çıkardığı yeni bir bulgu, 46-60 yaş arasındaki bireylerde bu sendromun görülme oranının 31-45 yaş grubuna kıyasla 2,6 ile 3,25 kat arasında daha yüksek olmasıdır. Bu artışın altında yatan nedenler arasında stres seviyelerindeki yükselme, hormonal değişiklikler, alkol ve sigara tüketimi gibi alışkanlıklar ve yeterince tedavi edilmeyen tansiyon veya kolesterol problemleri yer alıyor.
Erkeklerde Ölüm Riski ve Sebepleri
Yapılan araştırmalara göre, erkeklerin bu sendrom nedeniyle yaşamını yitirme olasılığı kadınlara göre yaklaşık iki kat daha fazladır. Bu farkın tam nedenleri henüz kesin olarak bilinmese de, bazı tahminler mevcuttur. Kadınlarda genellikle duygusal tetikleyici olaylar öne çıkarken, erkeklerde bu sendrom daha çok fiziksel stres sonrası ortaya çıkıyor. Örneğin, ciddi bir ameliyat veya travma sonrası gelişebilir. Ayrıca, erkeklerin sosyal destek sistemlerinden genellikle daha az yararlandıkları ve bu nedenle stresle başa çıkma konusunda daha zorlandıkları düşünülmektedir. Bu durum, onların iyileşme sürecini ve hayati tehlikeleri artırabilir.