“Kıyamet Günü Saati”, 1947 yılından bu yana insanlığın karşılaştığı yapay tehditlerin ciddiyetini simgeleyen bir saat. Bu saatin varlığı, ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki nükleer silahlanma yarışı gibi ciddi endişeleri gündeme getirirken, aynı zamanda dünya için bir uyarı niteliği taşıyor. Atom Bilim İnsanları Bülteni, bu saatin ilerleyişini üyelerinin uzmanlıklarına ve görüşlerine dayanarak belirliyor.
Başlangıçta, 1947 yılında gece yarısına 7 dakika kalagece yarısına 17 dakika kala olarak ayarlandı.
Bülten üyeleri, Kıyamet Saatini ayarlarken iki temel sorunun cevabını sorguluyor: İnsanlık, bir önceki yıldan daha güvenli mi? Ve son 78 yıldır insan yapımı tehditlere karşı daha güvenli bir konumda mı bulunuyor? Bu sorulara verilen cevaplar, saatin ileri veya geri alınmasını sağlıyor.
Günümüzde tehditler yalnızca nükleer silahlarla sınırlı değil. Küçük bir nükleer çatışmanın bile sadece birkaç saat içinde on milyonlarca insanın hayatını kaybetmesine yol açabileceği düşünülüyor. Bir nükleer savaşın doğrudan etkileri veya ardından gelen kıtlıklar nedeniyle tahminen 5 milyar insanın hayatını kaybedeceği öngörülmektedir. Ancak 2023 yılı itibarıyla, Kıyamet Saati ilk kez gece yarısına 90 saniye kala
Kıyamete En Yakın Zaman Mıyız?
Son günlerde, Atom Bilim İnsanları Bülteni Kıyamet Saati’nin gece yarısına 89 saniye kalaDaniel Holz, bu duyuru sırasında “Atom Bilim İnsanları Bülteni Bilim ve Güvenlik Kurulu’nun tespiti, Dünya’nın tüm insanlığı tehdit eden varoluşsal riskler konusunda yeterli ilerleme kaydetmediğidir. Bu nedenle saati ileri alıyoruz” açıklamasında bulundu.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali, Sudan’daki iç savaş, Kongo’daki çatışmalar ve İsrail’in Gazze’yi işgali gibi ulusal ve uluslararası çatışmalar son on yılda büyük bir artış gösterdi. Gazze işgalinde, özellikle çocukların da aralarında bulunduğu tahmini 64.260 kişi
Ayrıca, son yıllarda kaydedilen en sıcak dönemler arasında yer alıyoruz ve 2024 yılı, şu anda sıcaklık rekorunu elinde tutuyor. Yıkıcı seller, orman yangınları ve korkunç tayfunlar ile kasırgalar da giderek artıyor. İklim krizi, gözlerimizin önünde gerçekleşirken, hükümetlerin bu konuda ciddi ve büyük adımlar atmaktan çekindiği görülüyor.
Bunun yanı sıra, Birleşmiş Milletler iklim toplantısı COP29’un çoğu ölçüde başarısız olduğu bildiriliyor ve Trump yönetiminin ABD’yi Paris İklim Anlaşması’ndan çıkarma kararı aldığı duyuruldu. Tüm bu etkenler, Bülten tarafından politikacılar, medya ve şahsiyetler tarafından yayılan yanlış bilgiler, gelecekteki salgın riskleri, nükleer silahların azaltılması anlaşmalarının 2026’da sona erecek büyük bir anlaşmayla duraksaması, biyolojik silah tehdidi, siber teknolojilerde düzenleme eksikliği ve küresel ölçekte hakların yozlaşması gibi sorunlarla bir araya geliyor.













