Uzun yıllara yayılan kapsamlı saha araştırmaları ve arşiv çalışmalarının sonunda, deniz arkeolojisi alanında önemli bir keşfe imza atıldı. Araştırmacıların 16 yıl süren titiz çalışmaları neticesinde, batığın Nossa Senhora do Cabo adlı, yaklaşık 700 tonluk Portekiz savaş gemisine ait olabileceği öne sürüldü. Bu heyecan verici bulgular henüz akademik hakemli dergilerde yayımlanmasa da, ilk değerlendirmeler Wreckwatch Magazine adlı yayında paylaşılmış durumda.
Batığın bulunduğu bölge, Madagaskar’ın kuzeydoğu kıyısındaki Nosy Boraha adası, yani eski adıyla Île Sainte-Marie. Bu ada, 17. ve 18. yüzyıllarda korsanlar tarafından önemli bir sığınak ve üs olarak kullanılmıştı. Araştırmacılar, bu bölgedeki denizaltı taramaları ve teknolojik yöntemler kullanarak, batığın korsanların altın çağında kaybolan büyük bir gemiye ait olabileceğine inanıyor. Özellikle sonar ve uzaktan algılama teknolojileriyle gerçekleştirilen detaylı denizaltı araştırmaları, geminin kimliğini belirlemeye yardımcı oldu. Su altından çıkarılan bulgular arasında ahşap ve fildişinden yapılmış dini objeler, Meryem Ana figürleri, haç parçaları ve üzerine yazı işlenmiş fildişi levhalar yer alıyor. Bu eserlerin, dönemin Portekiz kolonisi Goa’da üretildiği ve büyük olasılıkla Lizbon’a götürülmek üzere yola çıktığı düşünülüyor.
İşte bu gemi, yalnızca dini objeler değil, aynı zamanda büyük çapta değerli kargolar da taşıyordu. Gemide 110 elmas, 250 zümrüt, 20 yakut ve 20 safir gibi değerli taşların yanı sıra, altın ve gümüş külçeler, madeni paralar ve ipek kumaşlar bulunuyordu. Bu zenginlik, araştırmayı yürüten Brandon Clifford ve Brown Üniversitesi’nden arkeolog Mark Agostini tarafından yapılan açıklamalarda, korsanlar bile şaşırmış olabilecek büyüklükteydi. Günümüz değeriyle bu hazine, yaklaşık olarak 138 milyon dolar seviyesinde değerlendiriliyor.
Gemi ve Yolcuların Hikayesi
1721 yılında, bu büyük gemi Hindistan’ın Goa limanından ayrılmıştı. Yolcular arasında, bir Portekiz genel valisi, Goa Başpiskoposu ve Mozambik’ten getirilen 200’ü aşkın köle vardı. 8 Nisan günü, gemi, Fransız adası Réunion yakınlarında korsanların saldırısına uğradı. Bu saldırıyı gerçekleştiren korsanlar arasında, “Akbaba” lakabıyla tanınan ve adı Olivier Levasseur olan ünlü korsan da bulunuyordu. Saldırı sırasında, daha önce büyük bir fırtınada ciddi hasar görmüş olan Nossa Senhora do Cabo, savunma açısından oldukça zayıflamıştı. Çoğu zaman korsanlar, gemiyi kolayca ele geçirebilmek için bu tür zayıf noktaları arar. Saldırı sonrası, korsanlar gemiyi Île Sainte-Marie’ye götürdü ve burada batırdılar. Bu olay sırasında, gemideki genel valinin fidye karşılığında serbest bırakıldığı, ancak başpiskopos ve kölelerin akıbetinin bilinmediği kayıtlarda yer alıyor.
İşte bu bölge, korsanların ve denizcilerin efsanevi maceralarına ve kayıplarına sahne olmuş durumda. Clifford, Live Science’a yaptığı açıklamada, bölgede birçok geminin bilinçli olarak batırıldığını veya zamanla kaybolduğunu belirtti. Sadece Île Sainte-Marie çevresinde, tahminlere göre yedi ila on arasında batık olduğu düşünülüyor. Agostini ise, bu bölgedeki batıkların bugüne kadar yeterince incelenmediğini ve yeni arkeolojik keşiflerin önümüzdeki yıllarda gerçekleşebileceğini vurguladı. Bu bölgedeki batıkların, tarih boyunca korsanlar ve deniz savaşlarıyla ilgili birçok önemli sırrı barındırdığı düşünülüyor.