Çarşamba, Kasım 19, 2025
Entelektüel Dünya
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
Entelektüel Dünya
Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster

Kötülüğe Adres Veren Hafıza: Kayıt, Şiir ve Vicdan Arasında

Entelektüel Dünya Yazar : Entelektüel Dünya
5 Kasım 2025
Kategori : Sanat
Okuma Süresi : 4 dakika
A A
Kötülüğe Adres Veren Hafıza: Kayıt, Şiir ve Vicdan Arasında
Share on FacebookShare on Twitter

Bir dizeyle başlıyor bu anlatı; mahkeme tutanağına dönüştürülmüş sahnelerle ilerleyen, her bölümün başında bir yer adıyla açılan bir yolculuk. Kötülüğün soyut olmadığını, coğrafyası, tarihi ve tanıklarıyla karşımıza çıktığını gösteren metin, sadece olayları aktarmakla kalmıyor; savunmasız insanların üzerinde kurulan sistemli şiddeti açığa çıkarıyor.

Kötülüğe Adres Veren Hafıza: Kayıt, Şiir ve Vicdan Arasında

Hale Tenger, “Nezih Ölüm Gardiyanları: Bosna Hersek” adlı önsözün taşıdığı duygu, kitabın dilini belirliyor: Ajitasyon yok, kayıtlar tarafsız bir dille tutuluyor; fakat bu soğuk kayıt da duygudan yoksun değil. Sömürge döneminde kauçuk kotası için insanların ellerinin kesilmesini hatırlatan görseller, ana hatlarıyla bir ağıt gibi sırıtmadan anlatılıyor. Annelerin ve babaların kayıplarıyla dokunan bu anlatı, sadece bir olayın aktarımı değil, bir belleğin canlı sesidir.

Kötülüğe Adres Veren Hafıza: Kayıt, Şiir ve Vicdan Arasında

İsveç’te Adalen grevi ve oradaki ölüm vakalarının anlatılması, işçi sınıfının kimliğinin ve acısının birer taşla yazılmış gibi hatırlanmasıyla ilerliyor. Grev kırıcıların getirilmesiyle yükselen çatışma ve ardından gelen ölümler, sadece ekonomik çatışmanın değil, beden üzerinden kurulmuş iktidarın da ifadesi olarak okunuyor. Yazar, bu noktada bakış açısını kurbanı nesneleştirmek yerine, kurbanı özne olarak konumlandırmaya çalışıyor; böylece okuyucu da onların hayatlarını adeta yüzleşerek duyumsuyor.

1929 Aba Kadınlar Ayaklanması’nda İngiliz sömürge yönetiminin dahi haraç talep etmesi gibi anlar, kadının direnişinin sadece ekonomik değil, bedenin siyasi simgesi olduğuna işaret ediyor. Kadınlar kol kola binaları kuşatırken, baskıya karşı direnişin ana gücünün kelimelerin ötesinde bir varlık olarak yükseldiğini görüyoruz. Bu yaklaşım, kitabın diyalog kurduğu dünyada, sadece erkek ordularının ya da yönetenlerin hatırına kurulu bir düzen olmadığını, her toplumsal katmanda şiddetin nasıl yeniden üretildiğini gösteriyor.

1930’ların başında Simmele bölgesinde Süryanilere karşı yürütülen katliamlar, uçakların çektiği fotoğraflarla destanlaştırmadan, hayatta kalan ailenin dimdik bakışıyla birlikte hatıraya alınır. Aynı sayfalarda yer alan Kristal Gece betimlemesi, Yahudilerin sokağa dökülüp yürütülmesi ve sinagogların yakılması gibi olayları, bir şiirle armonize eden bir anlatı kuruyor. Şiir ile düzyazı yan yana duruyor; böylece duygu ve akıl, tarih ve ağıt birbirini kesintisiz biçimde destekliyor. Bu biçimsel seçim, okuyucunun yalnızca bilgi edinmesini değil, duyguyla düşünmesini de sağlıyor.

Kötülüğe Adres Veren Hafıza: Kayıt, Şiir ve Vicdan Arasında

Türkiye bölümünde olaylar, dışarıdan bakılan bir dışlanmışlık olarak değil, “biz”in içinden yaşanan bir gerçeğin parçası olarak sunuluyor. 12 Eylül, Kahramanmaraş ve Sivas üzerinden yürüyen karanlık zincir, devlet ve toplumun ortak karanlığını aktarıyor. Yazar, bu kısımlarda milliyetçi bir uzaklık yerine, içerden yapılmış bir hesaplaşma dili kullanıyor; böylece okur, brutalitenin kimlere ve nasıl sirayet ettiğini kendi deneyimiyle hissediyor.

Bir yandan fotoğrafların, belgelerin ve şiirlerin bir arada kullanılması, bu kitabın yalnızca bir inceleme olmadığını gösteriyor. Bunlar, “kayıt altına alınmış acıların” somut kanıtları olarak işlev görüyor ve bellekle hesaplaşmanın araçları haline geliyor. Hale Tenger’in kavanozlu görüntülerle yaptığı iş, bu kitabın biçimini bir anı arşivine dönüştürüyor; her kapak açıldığında, yaşamın kırıntıları yeniden hatırlanıyor ve inkâr edilmesi zor bir gerçeklikle yüzleşiliyor.

Çünkü bugün de çatışmalar durmuyor; savaşlar haber akışlarıyla aynı hızda karşımıza çıkıyor ve günlük dil, sayılarla ölçülen acılara dönüştürüyor. Yazar, bu dilin yeniden inşa edilmesini, insanı adeta yüzüyle, ismiyle yeniden görmek gerektiğini savunuyor. Masumiyet kavramını, yalnızca teknik bir hukuki terim olarak değil, “başkasının yaşam hakkını tanımak” olarak ele alıyor ve bu farkındalıkla, hatanın tekrarlanmaması için gerekli vicdani eşikler üzerinde duruyor. Bu yüzden eser, zararın yok sayılmaması, belleklerin canlı tutulması gerektiğini hatırlatıyor.

Bu yüzyıl bize gösterdi ki barbarlık anonim değildir; failinin, tanığının ve belleğinin varlığı kesindir. Bizler, bu mirası taşımakla yükümlüyüz; çünkü bu miras, kimsenin elini kirletmeden sürdürülemez.

Etiketler : 1930'larAba KadınlarAdaletbaskıbellekBosnaDirenişİsveçkayıtkötülüğe adres vermeKristal GeceNijeryaSimmelesoykırımTarih ve ŞiirTürkiyevicdan
PaylaşTweet
Önceki Haber

Satala’da 150 Yıl Sonra Yasal Kazıda Çıkan İsis Büstü: Lejyoner İnanç Çeşitliliğine Işık Tutuş

Sonraki Haber

Sincan İstasyonu: Şiirin Hafızasında Durakta Bıraktığı İzler

İlgili Haberler

Erkan Tahhuşoğlu’nun ‘Döngü’ Filmi: Sınıf Çatışmaları ve İşçi Hakları

Erkan Tahhuşoğlu’nun ‘Döngü’ Filmi: Sınıf Çatışmaları ve İşçi Hakları

22 Kasım 2024

Erkan Tahhuşoğlu’nun 'Döngü' filmi, sınıf çatışmalarını ve işçi haklarını derinlemesine inceliyor. Toplumsal adaletsizlikler ve bireysel mücadelelerle dolu bu yapım, izleyiciyi...

Türkiye’nin Doğa ve Kültürel Mirasını Tehdit Eden Yeni Yasa Tasarısı

Türkiye’nin Doğa ve Kültürel Mirasını Tehdit Eden Yeni Yasa Tasarısı

9 Temmuz 2025

Türkiye’nin doğa ve kültürel mirasını tehdit eden yeni yasa tasarısı hakkında detaylı bilgi ve etkileri hakkında bilgilendirici içerik.

Eczanedeki Kırmızı Dolap: Belleğin ve Direnişin Raflarında Yolculuk

Eczanedeki Kırmızı Dolap: Belleğin ve Direnişin Raflarında Yolculuk

28 Ağustos 2025

Eczanedeki kırmızı dolapla bellek ve direnişin raflarında iç yolculuk: geçmişi hatırlayan ve direnişi hatırda tutan bir anlatı.

Robbie Williams İstanbul Konserinde İzleyici Deneyimini Ön Plana Çıkarıyor: Ataköy Marina’da Heyecan Dolu Akış

Robbie Williams İstanbul Konserinde İzleyici Deneyimini Ön Plana Çıkarıyor: Ataköy Marina’da Heyecan Dolu Akış

4 Eylül 2025

Robbie Williams İstanbul konserinde izleyici deneyimini ön plana çıkaran heyecanlı anlar Ataköy Marina’da akış dolu bir konser keyfi sunuyor.

Zülal Kalkandelen’le Laiklik ve Cumhuriyet Üzerine Söyleşi

Zülal Kalkandelen’le Laiklik ve Cumhuriyet Üzerine Söyleşi

25 Nisan 2025

Zülal Kalkandelen'le laiklik ve Cumhuriyet üzerine derin ve düşündürücü söyleşi. Güncel ve tarihi perspektifleriyle önemli bir sohbet.

Franz Erhard Walther: Heykel Olma Teşebbüsü Sergisi Arter’de

Franz Erhard Walther: Heykel Olma Teşebbüsü Sergisi Arter’de

27 Şubat 2025

Franz Erhard Walther'ın "Heykel Olma Teşebbüsü" sergisi, Arter'de sanatseverlerle buluşuyor. Bu eşsiz sergi, izleyicileri etkileyecek yenilikçi formlar ve yaratıcı süreçlerle...

Sonraki Haber
Sincan İstasyonu: Şiirin Hafızasında Durakta Bıraktığı İzler

Sincan İstasyonu: Şiirin Hafızasında Durakta Bıraktığı İzler

Bir yanıt yazın Yanıtı iptal et

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Son Eklenenler

Perde: Tek Mekanda Çok Boyutlu Türkiye Leması

Perde: Tek Mekanda Çok Boyutlu Türkiye Leması

18 Kasım 2025
İsimsiz Eserler Mezarlığı: Sanatın Kapitalizmle Sınandığı Bir Kamera Hikayesi

İsimsiz Eserler Mezarlığı: Sanatın Kapitalizmle Sınandığı Bir Kamera Hikayesi

17 Kasım 2025
Çekya ve Türkiye Arasında Keman ve Akordeonun Latin Ritmiyle Buluştuğu Özel Akşam

Çekya ve Türkiye Arasında Keman ve Akordeonun Latin Ritmiyle Buluştuğu Özel Akşam

17 Kasım 2025
VR Yolculuğu ile Van Gogh ve Dali’nin Dünyalarını Türkiye E-Ticaret Haftası’nda Keşfedin

VR Yolculuğu ile Van Gogh ve Dali’nin Dünyalarını Türkiye E-Ticaret Haftası’nda Keşfedin

17 Kasım 2025
Paribu Art ile Atta Festivali’nde Ne Kadar İstersen O kadar Öde Geleneği Başladı

Paribu Art ile Atta Festivali’nde Ne Kadar İstersen O kadar Öde Geleneği Başladı

17 Kasım 2025
Ahmet Kaya Anması: 25. Yıldönümünde Atatürk Kültür Merkezi’nde Duygusal Bir Anıt

Ahmet Kaya Anması: 25. Yıldönümünde Atatürk Kültür Merkezi’nde Duygusal Bir Anıt

17 Kasım 2025
  • Anasayfa
  • Künye
  • Hakkımızda
  • Kullanım Koşulları
  • Çerez Politikası
  • İletişim

© 2024 Entelektüel Dünya | Web Tasarım : Paragon Tasarım

Sonuç Bulunamadı
Tüm Sonuçları Göster
  • Bilim
  • Sanat
  • Felsefe
  • Röportajlar
  • Köşe Yazıları

© 2024 Entelektüel Dünya | Web Tasarım : Paragon Tasarım