Kozmik Sicimler ve Zaman Yolculuğu Üzerine Teoriler
Bilim insanları, adeta bilim kurgu hikayelerinden fırlamış gibi görünen, çıplak gözle tespit edilemeyecek kadar ince fakat binlerce yıldızın kütlesini taşıyabilecek bir ipliğin varlığını teorize ediyorlar. Eğer bu teorik yapılar, yani kozmik sicimler, varlıklarını kanıtlayabilirse, evrenin en büyük gizemlerine yanıt bulmamıza yardımcı olabilir ve belki de zaman yolculuğu kavramının kapılarını aralayabilir.
Kozmik sicimlerin, düşüncelere göre, son derece ince yapılar oldukları öne sürülmektedir. Bazı kuramcılar, bu sicimlerin sonsuz uzunlukta veya kendi etrafında dönen uzun tüpler şeklinde olabileceğini ifade ediyor. İnceliklerine rağmen, bir kozmik sicimin kütlesinin on binlerce yıldızın toplam kütlesine eşit olabileceği öne sürülüyor. Bu yapılar zamanla küçülürken, “kıvranma” hareketleri sırasında kütleçekim dalgaları yayabilirler.
Fizikçiler, şu ana kadar iki temel kozmik sicim türü önerdiler. İlk tür olan “kozmik süper sicimler”, evrenin temel yapı taşlarının titreşen sicimler olduğu fikrini temel alan sicim teorisini desteklemektedir. Bu süper sicimler, evren boyunca gerilebilir, gerçekliğin dokusu hakkında önemli ipuçları sunabilir ve belki de zaman yolculuğunun sırlarını çözmekte yardımcı olabilir.
İkinci tür kozmik sicim ise, evrenin erken döneminde oluşan bir kalıntı olarak kabul edilmektedir. Bu tür sicimler, su donarken oluşan çatlaklara benzer biçimde, kozmik faz geçişleri esnasında geride kalan izler olarak düşünülebilir.
Kozmik Sicimler ve Zaman Yolculuğu İlişkisi
Kozmik sicimlerin en ilgi çekici özelliklerinden biri, potansiyel olarak zaman yolculuğu konusundaki rolleri olabilir. BBC’nin haberine göre, teorisyen J. Richard Gott, ışık hızına yakın hareket eden iki kozmik sicimin, uzay-zamanda bir döngü oluşturma potansiyeline sahip olduğunu ve bu durumun bir tür solucan deliği gibi davranarak zaman yolculuğuna olanak tanıyabileceğini belirtmektedir. Ancak, bu kozmik sicimlerin varlığını tespit etmek oldukça zorlu bir görevdir ve hâlâ belirsiz bir teori olarak kalmaktadır.
Kozmik sicimlerin aşırı yoğun olmaları, uzay-zamanı bükme ve galaksilerin kopya görüntülerini oluşturacak mercek etkisi yaratma gerekliliğini ortaya koyar. Ancak son araştırmalar, bu sicimlerin varlıkları durumunda daha önce düşünülenden daha hafif olabileceklerine işaret etmektedir. Bu durum, sicimlerin büyük ölçekli tespit edilmesini daha da zorlaştırmaktadır. Bazı astrofizikçiler, alternatif bir yaklaşım olarak tekil yıldızlarda “mikrolensleme” gözlemleri yapılmasını önermektedir. Bu öneriye göre, bir kozmik sicim yakından geçtiğinde, bir yıldızın parlaklığını geçici olarak iki katına çıkarabilmektedir.