Laodikya Antik Kenti: Bir Tarih Mirası
Laodikya ve Tripolis antik kentlerini ziyaret ettikten sonra, insan derin bir saygı ve hayranlıkla ayrılır; “Ne büyük bir mirası omuzlarımızda taşıyoruz” diye düşünür. Bu antik kentler, tarihin sessiz tanıkları olarak, geçmişin zenginliklerini bizlere fısıldar. Laodikya, Denizli kent merkezine yaklaşık 6 km uzaklıkta yer alır ve Anadolu’nun en önemli arkeolojik alanlarından biridir.
Antik dönemde ticaret, kültür ve dini faaliyetlerin merkezi olan Laodikya’da, 2003 yılından itibaren sürdürülen kazı ve araştırmalar neticesinde, ilk yerleşimin M.Ö. 5500 yılına kadar uzandığı ve MS 7. yüzyıldaki büyük deprem öncesine kadar kesintisiz bir yerleşim olduğunu tespit edilmiştir.
Laodikya’nın Günümüzdeki Önemi
Prof. Dr. Celal Şimşek önderliğinde yürütülen kazı çalışmaları, kentte halen kazılmış olan alanın yalnızca %1.3’ünü oluşturduğunu vurgular. Kendisine yöneltilen “Daha ne kadar sürecek?” sorusuna ise esprili bir şekilde, “Bin yıl daha gerekebilir” yanıtını verir. 2024 yılında Laodikya’yı yaklaşık 150 bin kişinin ziyaret ettiğini ve bunun %80’i yabancı turistlerden oluştuğunu belirten Şimşek, 2025 yılındaki ziyaretçi sayısının 300 bine ulaşmasını beklemektedir.
Traian Çeşmesi ve Diğer Önemli Noktalar
Antik kentin en dikkat çekici noktalarından biri, kuşkusuz Traian Çeşmesi. Bu heykel grubu, İmparator Traian ve Dacialı esir figürlerinden oluşur ve 29 Ekim 2023’te, Atatürk’e ve Cumhuriyet’e ithaf edilmek üzere, işçileri, ustaları, arkeologları ve mimarları tarafından restore edilmiştir.
Şu anda, Batı Tiyatrosu’nun sahne binasında yoğun restorasyon çalışmaları devam etmektedir. Laodikya’nın büyüleyici atmosferi, tarih ve arkeolojinin birleştiği bu alan, ziyaretçilere unutulmaz anlar yaşatır.
Tripolis Antik Kenti: İki Kıtanın Kesişimi
Bir sonraki durağımız, Denizli’nin Buldan ilçesinde bulunan, antik dönemdeki isimleriyle Lidya, Frigya ve Karya bölgelerinin kesişim noktasında, önemli ticaret yolları üzerinde konumlanan Tripolis antik kenti. Bu kent, adını, Helenistik dönemde sanat, müzik, şiir ve kültürün koruyucu tanrısı Apollon adına inşa edilen Apollonia isiminden almıştır. Ayrıca, Cumhuriyet döneminde, Roma generali ve Kleopatra’nın sevgilisi Mark Antony ile ilişkilendirilen Antoniopolis adını da taşımıştır.
Roma ve Bizans dönemlerine ait mimari yapıları ve kalıntılarıyla dikkat çeken Tripolis, stratejik konumu sayesinde hem Ege’ye giden yolları hem de İç Anadolu ve Akdeniz’e ulaşımı sağlayan önemli bir merkez olmuştur. Ayrıca, henüz kazılamamış iki tepenin, Kurtuluş Savaşı sırasında mevzi olarak kullanılması ve üzerinde bulunan mühimmat ile konservelerin bulunması, bölgenin tarihî önemini artırmaktadır.
Kazı Çalışmaları ve Gelecek Planları
Prof. Dr. Bahadır Duman yönetiminde yürütülen kazılarda, şu ana kadar kazılan alanın sadece %5’i kadar bölgeye ulaşılmıştır. Çalışmalar sonucunda, yaklaşık 100 metre kazılan mevzilerde, Kurtuluş Savaşı’ndan kalan mühimmatlar ve konserveler ortaya çıkarılmıştır. En heyecan verici keşifler arasında, 30 bin kişilik bir stadyumun varlığı yer almaktadır ve bu alan, bölgenin antik dönemden kalma en büyük yapılarından biri olma özelliğini taşımaktadır.
Gelecekte, bölgenin kazı ve restore edilmesine devam edilerek, tarihî zenginliklerin gün yüzüne çıkarılması ve turizme kazandırılması planlanmaktadır.