Yönetmenin Maria Callas’a olan tutkusunu çocukluk dönemine kadar uzanıyor. Büyük operaları dinleyerek büyüyen bu yönetmen, Callas’ın eşsiz sesine hayran kalmış. Bu etkileyici kadınlar, güçlü, ünlü ve zengin erkeklerle olan ilişkilerine rağmen, medya tarafından yönlendirilmekten kaçınmayı başarmış ve kendilerini güçlü ikonlar haline getirmişlerdir. Larrain, “Maria Callas o kadar çok tragedya söyledi ki sonunda hayatı trajediye dönüştü” diyerek, Maria’nın öyküsüne onun son günlerini anlatarak başlıyor.
Film, Paris’teki lüks dairesine çekilmiş 53 yaşındaki Maria’nın hayatına odaklanıyor. Artık sahneye çıkmayan, şarkı söylemeyen ve sağlığı pek de iyi olmayan Callas, halüsinasyonlar görerek yalnız bir yaşam sürmektedir. Ona sadık hizmetçisi ve uşağı dışında kimse yoktur. Paris sokaklarında kaybolmuş sesi ve özgür olamadığı hayatının izlerini arar. Yönetmenin, Maria’ya olan sevgisi ve hayranlığı, onun içsel dünyasına bir yolculuk yapmasını sağlıyor; ancak Maria’nın sesini bulmasına yardımcı olmak için hayali bir gazeteci olan Mandrax ile söyleşiler gerçekleştirmektedir.
Çift Kimlikli Maria
Maria’nın içinde iki kimlik barındırdığı görülüyor: Biri Maria, diğeri ise La Callas. Zihni sürekli özel yaşamı ve kariyeri arasında gidip gelir. Maria, sahnenin dışında bir hayat düşünemez; “Opera benim hayatım, operada mantık yoktur” diyerek duygularını ifade eder. Annesi ona şarkı söylemeyi öğretirken, kız kardeşi Yakinthi’ye dans etmeyi öğretmiştir. Atina, Nazi işgali altındayken ailesi hayatta kalmak için kızlarını Alman askerlerine sunmak zorunda kalmıştır. Bu zor koşullardan kurtulmak için Maria, şarkı söylemeyi seçer. Ancak, armatör Onassis’in kalbini kırmasıyla birlikte, benliğinin kontrolünü kibirli ve duyarsız bir adam olan Onassis’e bırakmayı reddeder. Sonunda kontrolü eline alır; artık özgürdür ve şarkılarını sadece kendisi için söyleyecektir.
Filmin görüntü dili, siyah beyaz, süper 8 mm görüntülerle birlikte renkli ve sepya tonlarını harmanlayarak, sahne performanslarını geniş ve yakın planlarla iç içe geçiriyor. Görüntü yönetmeni Ed Lachman’ın ustalığı, yapım tasarımı ve kostümlerle birleşiyor. Angelina Jolie’nin Maria performansı ve Haluk Bilginer’in Aristotle Onassis yorumunun yanı sıra Carmen, Anna Bolena, Tosca, Traviata, Madame Butterfly, Othello ve I Puritani gibi büyük operalardan seçkiler, gerçek ile kurgu arasında gezinen bir anlatım dili sunuyor. Düş sahneleri ise izleyiciyi derinden etkiliyor.
Larrain, filmi La Diva, Önemli Gerçek, Sahne Çağırıyor ve Bir Son: Yükseliş başlıklarıyla dört bölüme ayırarak, efsane opera şarkıcısına saygısını sunuyor. Angelina Jolie, Haluk Bilginer, Francesco Favini, Alba Rohrwacher ve Kodi Smit-McPhee gibi önemli isimlerin yer aldığı Maria, sinema salonlarında gösterimde.