Ernest Hemingway ve Kilimanjaro’nun Karları
Hemingway’in “Kilimanjaro’nun Karları” adlı öyküsüne giriş yapan yazar, burada bir pars leşinden söz eder: “Kilimanjaro 6500 metre yüksekte, karlı bir dağdır… Tepeye yakın bir yerde kurumuş ve donmuş bir pars iskeleti bulunur. Bu kadar yüksek bir yerde pars ne arıyormuş, kimse akıl erdiremez.”
Metin Altıok ve Şiirsel Düşünce
Şair Metin Altıok, bu satırları, kızına adadığı “Küçük Tragedyalar” adlı kitabına epigraf olarak alır. 4 Eylül 1980 tarihinde Bingöl’den kızına yazdığı mektupta, Hemingway’in satırlarıyla kendi varoluşu ve içsel dünyası arasındaki derin bağı ortaya koyar:
“Nar çiçeğim, burada yaşamımı ayakta tutan iki temel direk var. Önce sen, sonra şiir. Seni çok seviyorum, bunu bil. Aramız derya-deniz de olsa, sıradağları da en ufak bir sıkıntıda aşar, gelirim. Hep babanın var olduğunu bilerek yaşa. Bingöl dağlarının tepesinde, nereden geldiği bilinmeyen bir pars iskeleti de olsa…”
Burada kendini yalnız, kente yabancı ve Bingöl dağlarına nereden geldiği belli olmayan sıradışı bir pars gibi hisseden şair, İzmir Karşıyaka’daki çocukluk anılarıyla Bingöl’deki yalnızlığı arasında ironik ve trajik bir bağ kurar. Belki de en zor zamanlarda kendiyle dalga geçerek içsel direnişini sağlar. Bu, onun hayatta kalma ve dayanma yollarından biridir.
Metin Hoca ve Öğrencilerine Duyduğu Sevgi
Öğretmenliğin, insan sevgisiyle başladığını bilen Metin Hoca, Bingöl Lisesi’nde öğrencileriyle derin ve samimi bağlar kurar. Bir gün, ilköğretim müfettişi okula denetim için geldiğinde, koridorlarda uğultular yükselirken, dikkat çekici bir sessizlikle karşılaşır. Müfettiş, sınıfa girdiğinde, dersi sınıf başkanı yürütmektedir. Öğretmenin raporlu olduğunu öğrenince şaşkınlıkla sorar: “Tüm raporlu öğretmenlerinizin derslerinde böyle mi davranıyorsunuz?” Sınıf başkanının yanıtı ise durumu özetler: “Hayır, bu sadece Metin Altıok’un dersine özgüdür.”
İnsan Sevgisi ve Sosyal Duruşu
Onu tanıyanlar, şairin dünyaya karşı gereğinden fazla iyi olduğunu düşünür. İnsanları, düşüncelerden önce duygularıyla kavrar. Ne sesi yüksektir ne adımları hızlıdır. Bir kararlı ve sevgi dolu öğretmen, karla kaplı bir günde ucu açık yazlık ayakkabılarıyla okula gelen kız öğrenciyi düşünür ve gece boyunca gözüne uyku girmez. Sağcı ve solcu ayrımı yapmaksızın, bazı öğrenciler tarafından “faşist” olmakla suçlanan arkadaşlarını koruyan, sevgiyle parlayan gözleriyle bir öğretmendir.
İdeolojisi ve Dünya Görüşü
Emeğin kutsallığını, eşitliği ve barışı temel alan bir dünya görüşüne sahiptir. Sınıfsız ve sömürüsüz bir toplum düşüncesi onun ideolojik temelidir. TİP’e olan yakınlığı da buradan gelir. Politikayı kavga değil, insanlık arayışının bir parçası olarak görür. Sosyalistliği, sloganlardan çok yaşam biçimidir. 1960’lı yılların heyecan verici atmosferinde, Aybar’ın “güleryüzlü sosyalizm” çizgisinde yer almış, girişimci bir TİP üyesidir.
İnsan Olmanın Anlamı ve Şiirleri
Her şeyin alınıp satıldığı bir dünyada, içe dönük ve iç değerlerine tutunan bir aydındır Metin Altıok. Dünyanın uğultusuna, karanlık zamanların kötülüklerine rağmen, insan kalmanın mümkün olduğunu gösterir. Zarafeti politik bir duruşa, inceliği yaşam biçimine dönüştürür. Şiirlerinde, “Ben eğilmem gündüz ama / Geceleri kanatırım kendimi” diyerek, içsel direnişini ve kırılganlığını ifade eder.
Son Yolculuk ve Büyük Trajedi
Ankara’dan Sivas’a giderken, dostu Behçet Aysan’la yan yana oturur. Yol boyunca şarkılar söylenir, türküler dile gelir. Ancak, ikisi de farkındadır: bu yolculuk, yakılmaya gidilen bir ölüm yolculuğudur. Altıok, son anında elinde süpürge sapıyla kendini savunur: “Tekinsizim size göre ben / ibret için yakılması gereken.” Bu sözlerle, onun yazdığı “küçük tragedyalar” ülkenin en büyük trajedisi olan Sivas yangınına dönüşür.
Dipnotlar
- 1. Şairin kızı Zeynep Altıok Akatlı’nın öncülüğünde, Kırmızı Kedi Yayınevi ve Beyoğlu Belediyesi katkılarıyla düzenlenen Metin Altıok Şiir Ödülü Töreni, bugün saat 19.00’da Ses Tiyatrosu’nda gerçekleştirilecek.
- 2. Bu yazı hazırlanırken, Zeynep Altıok Akatlı’nın hazırladığı “Gölgesi Yıldız Dolu – Metin Altıok” ve “Metin Altıok’tan Zeynep’e Mektuplar” kitaplarından, şairin eserlerinden ve belgesellerden yararlanılmıştır.