NASA’nın yeni nesil uzay gözlemevi SPHEREx, evrenin en eski sırlarını keşfetmek üzere göreve başladı. Altı haftalık titiz kalibrasyon ve test sürecinden sonra resmi olarak görevine başlayan bu gelişmiş araç, evrenin tarihini ve yapısını anlamamıza yeni kapılar açıyor.
SPHEREx (Spectro-Photometer for the History of the Universe, Epoch of Reionization, and Ices Explorer) adıyla bilinen bu uzay aracı, yaklaşık iki yıl sürecek misyonu boyunca, gökyüzünün büyük bir bölümünü detaylı kızılötesi haritalar halinde tarayacak. Mart ayının başlarında yaşanan küçük bir gecikmenin ardından fırlatılan SPHEREx, her gün yaklaşık 3.600 kızılötesi görüntü yakalayarak, evrenin en gizemli ve ulaşılması güç bölgelerine ışık tutuyor. Dünya yörüngesinde yaklaşık olarak 14 kez dönüş yaparak, her seferinde yeni ve keşfedilmemiş gökyüzü bölgelerine erişiyor ve evrenin en uzak noktalarına ulaşmayı sürdürüyor.
Gelişmiş teknolojik donanımıyla, SPHEREx, ışığı 102 farklı kızılötesi renk tonuna ayırabilen altı yüksek hassasiyetli detektörle donatılmıştır. Bu detaylı ölçümler sayesinde, gökyüzündeki yıldızlararası gaz ve toz bulutlarının yapısı ve dağılımı milyonlarca kez analiz edilmekte, böylece evrenin ilk dönemlerine ait bilgiler gün yüzüne çıkartılmaktadır. Bilim insanları, bu verilerden yola çıkarak, Büyük Patlama sonrası gerçekleşen genişlemenin izlerini ve evrenin başlangıcını anlamaya çalışıyorlar. Jim Fanson adlı NASA Jet Propulsion Laboratory’den görev proje yöneticisi, “Evrenin en erken zaman dilimlerinde, en küçük ölçeklerde nelerin olduğunu ve nasıl şekillendiğini detaylı şekilde inceleyeceğiz” diyerek görevin önemini vurguluyor.
SPHEREx’in sağladığı detaylı kızılötesi haritalar, yalnızca evrenin başlangıç dönemlerini anlamamıza katkı sağlamakla kalmıyor. Aynı zamanda uzak galaksilerden, yıldız oluşum bölgelerinden ve Samanyolu’nun yoğun tozlu alanlarından gelen ışığın spektrumlarını ayrıştırmak suretiyle, bu nesnelerin kimyasal bileşenleri ve organik moleküllerin dağılımı hakkında da kritik bilgiler sunuyor. Bu sayede, evrenin yaşamın temel yapıtaşlarını barındıran maddelerle nasıl şekillendiği ve bu maddelerin evren genelinde nasıl dağıldığı üzerine önemli çıkarımlar yapılabiliyor.
Baş araştırmacı Jamie Bock, görevin yalnızca beklentileri karşılamakla kalmadığını, aynı zamanda beklenmedik keşiflere de kapı açabileceğine inanıyor. Sadece tüm gökyüzünü geniş çapta ve farklı renklerde haritalayan ilk görev olma özelliğiyle, iki yıl süresince yüz binlerce görüntü toplayarak, dört büyük evrensel harita oluşturmayı planlıyor. Bu kapsamlı veri setleri, bilim insanlarının evrenin kökenleri, gelişimi ve evrim süreçleri hakkında daha derin ve detaylı bilgiler edinmesine olanak sağlayacak. Ayrıca, bu görev sayesinde, evrenin en eski zamanlarından kalma gizemli yapılar ve olaylar üzerine yeni teoriler geliştirilmesi mümkün olacak.