Okyanusların Keşfedilmemiş Kısımları ve Güncel Durum
Okyanusların büyük bir bölümü hâlâ haritalandırılmamış durumda ve bu, bilim insanlarının ilgisini çeken önemli bir konu olmaya devam ediyor. İşte tam da bu noktada, Seabed 2030 gibi projeler devreye girerek, denizlerin derinliklerini keşfetmek ve haritalamak amacıyla yoğun çalışmalar yürütüyor.
Şu anda, okyanus tabanının yalnızca dörtte biri detaylı bir şekilde haritalanabilmiş durumda. Bu oran başlangıçta çok düşük görünse de, 2017 yılına kıyasla önemli bir gelişme kaydedildi. O zamanlar, okyanusların sadece %6’sı haritalanmıştı. Ancak, daha çarpıcı bir veri de mevcut: Yeni araştırmalar, okyanusların çok derin bölgelerinin yüzde 99,999’unun insan gözüyle hiç gözlemlenmediğini ortaya koyuyor. Bu derinlik, deniz seviyesinden 200 metre (656 feet) ve daha aşağısını kapsıyor ve toplam yüzey alanı, gezegenimizin yaklaşık %66’sını oluşturuyor. Buna rağmen, bu alanlar, Dünya üzerindeki en az bilinen ve en az araştırılan bölgelerden biri olarak kalmaya devam ediyor.
Keşif Çabalarının Güncel Durumu ve Zorluklar
Okyanusların bilinmeyen derinliklerini anlamak amacıyla, küresel araştırma ekipleri 14 ülkenin 120 Ekonomik Münhasır Bölgesi (EEZ) ve açık denizlerde toplamda 43.681 farklı su altı keşif seferi gerçekleştirdi. Bu seferler sırasında, araştırmacılar toplamda en fazla 2.130 ile 3.823 kilometrekare (822 ile 1.476 mil kare) deniz tabanını görsel olarak gözlemledi. Bu rakam, toplam okyanus tabanının yalnızca %0,001’ine tekabül ediyor ve bu da bizim ne kadar az bilgiye sahip olduğumuzu gözler önüne seriyor.
Üstelik, bu keşiflerin büyük kısmı, ABD, Japonya ve Yeni Zelanda gibi ülkelerin 370 kilometre uzaklıktaki EEZ’lerinde gerçekleştirildi. Fransa ve Almanya gibi diğer ülkeler ise, toplam keşiflerin %97’sinden fazlasını üstlenmiş durumda. Bu veriler, küresel anlamda deniz tabanını haritalama çalışmalarında büyük bir dengesizlik olduğunu gösteriyor.
Gelecekteki Zorluklar ve Çözüm Önerileri
Mevcut hızla devam edilirse, 100 bin yıl gibi devasa bir zaman diliminde bütün okyanus tabanını detaylı bir şekilde haritalamak mümkün olmayacak. Günümüzde, yılda yalnızca 3 kilometrekare alanın taranabildiği göz önüne alındığında, bu hızın ne kadar yavaş olduğu daha net ortaya çıkıyor. Bu durumda, tüm okyanusları haritalamanın 100.000 yılı aşkın bir zaman alacağı öngörülüyor.
Uzmanlar, bu sorunu çözmek için otomasyon ve yapay zekanın büyük rol oynayabileceğine dikkat çekiyor. Çünkü maliyetleri önemli ölçüde düşürebilecek bu teknolojiler sayesinde, deniz tabanını tarama ve haritalama çalışmaları daha hızlı ve ekonomik hale getirilebilir. Bu bağlamda, deniz tabanını kendi kendine dolaşan, nesneleri tanıyabilen ve kaydedebilen yapay zekalı robotların geliştirilmesi ve kullanılması büyük önem taşıyor.
Gelecek nesillerin, eğer devletler bilimsel araştırmalara ve denizleri keşfetmeye daha fazla kaynak ayırırsa, dünyadaki okyanusların büyük bir kısmını keşfetmiş olma ihtimali de artar. Bu sayede, hem doğal kaynaklar hem de ekosistemler hakkında daha derin bilgiler edinilebilir, ve dünya okyanuslarının sırları büyük oranda ortaya çıkarılabilir.