Prof. Dr. Halet Çambel’in Yalı’sı ve Boğaziçi Üniversitesi’nin Geleceği
Arkeoloji dünyasının önde gelen isimlerinden biri olan Prof. Dr. Halet Çambel’in hayatının son dönemlerine kadar yaşadığı ve Boğaziçi Üniversitesi’ne enstitü yapılması için şartlı bağışta bulunduğu tarihi Kırmızı Yalı’nın, üniversite bünyesindeki BÜVAK yönetimine satış için yetki verildiği iddiaları gündeme gelmiştir. Halet Çambel’in Arnavutköy’deki bu eşsiz yalısının, “Halet Çambel ve Nail Çakırhan Arkeoloji ve Geleneksel Mimarlık Araştırma Enstitüsü” olarak hâlâ açılamamış olması, birçok kişi tarafından tartışılmakta ve yalının geleceği merak konusu olmaktadır.
Bu olayın takipçisi olan Mimari Restorasyon Kültür Varlıklarını Koruma Derneği Başkanı Serhat Şahin, ayrıca Halet Çambel’in üniversiteye bağışladığı belge ve arşivlerin akıbeti konusunda endişeler taşıdığını belirtmektedir. Gazetemize yaptığı açıklamada, Şahin şunları dile getirmiştir:
- Halet Çambel’in 2004 yılında Boğaziçi Üniversitesi’ne bağışladığı yalı neden hâlâ açılmıyor? Restorasyonu tamamlanmış olmasına rağmen, sayın rektörüm Mehmet Naci İnci, bu durumu açıklığa kavuşturmanızı talep ediyorum.
- “Peyzaj ihalesi yapılacak, onu bekliyoruz” açıklamasını da kabul etmiyorum. Yalının üniversiteniz tarafından satılacağına dair bilgilerim var. Bu konu hakkında resmi bir açıklama bekliyorum.
- Tarihi bir hatayı yapmayın. Halet Çambel tarafından tapudaki şerhin enstitü işlevi olarak belirtildiğini hatırlatırım.
- Halet Çambel Hoca’mızın bağışladığı Karatepe kazısına ait belgelerin hâlâ basılmamış olması da ayrı bir etik sorun. Bu bilgilerin değerlendirilmesini, üniversitede hocanın yanında bu çalışmaları sürdüren Prof. Dr. Aslı Özyar ve Prof. Dr. Ayşe Selçuk Esenbel’in de dikkatine sunuyorum. Süreci takip edeceğiz.
Gürol Sözen’den Yalı Açıklaması
Arkeolog Prof. Dr. Halet Çambel’in yakın dostu olan sanat tarihçisi ve ressam Gürol Sözen, yalı ile ilgili düşüncelerini gazetemize açıkladı. Sözen, duygusal bir dille şunları ifade etti:
“Kış ortasında, bahçemde kendi elimizle diktiğimiz mimoza ağacı ne garip, kar serpiştirirken Boğaziçi’nin güneşine doğru inadına uzanmış gibi görünüyor. Dalları sapsarı çiçeklerini açarak aydınlığı karşılıyor. Biraz önce, Boğaziçi’nde Arnavutköy kıyı yolunda yürürken, kızıl-kahve rengindeki yalının önünde durdum. Halet Çambel’in yalısını görünce bunları hatırladım. Öğrencisi değildim ama yakın dostuydum. Yıllardan beri kapalı. Oysa Halet Hanım, bu yalıyı Boğaziçi Üniversitesi’ne, ‘arkeoloji araştırmalar merkezi’ olması için bağışlamıştı.
Halet Hanım’ın babası, Atatürk’ün arkadaşıydı. Berlin Olimpiyatları’nda ilk kadın eskirimci, Paris Sorbonne mezunu. İstanbul Prehistorya Bölümü’nün kurucusu. Hititçe, Asurca, İbranice ve tabii ki İngilizce bilen, Hollanda Prens Claus Ödülü’nü almış bir isimdir. Hattuşa ve Karatepe’deki rölyefler, Anadolu uygarlıklarının onurunu temsil etmektedir. Ancak şimdi bağışladığı yalı, ecel teri döküyor ve başında kara bulutlar dolaşıyor. Bir ömür, dağlar, taşlar katır üstünde dolaşarak her taşını dert edinmiş bir insan, şimdi ölüm döşeğinde aydınlığını özleyip çiçek açmak isteyen bir mimoza gibi. ‘Ne hor kullanmışlar/ Sevincin sesi çıkmıyor’ diyor B. Necatigil.”