Özgür Sanat Meclisi ve artı bir grup kültür insanı Müze Gazhane’de yapılan basın açıklamasında, mevcut yasa tasarısının ikonik mekanların Vakıflar Genel Müdürlüğü ve Kültür Bakanlığı’na devredilerek kalbinin atığı alanların yok edilmesini hedeflediğini vurguladı. Bu çerçevede, Botter Apartmanı, Feshane-i Amire ve Kadıköy Gazhanesi gibi mekânların ranta açılacağı endişesi dile getirildi ve hafızayı zedelleyen bu yaklaşım eleştirildi. Açıklamanın ilk sözü ressam Feyyaz Yaman tarafından yapılırken, Hatice Özbay da metni okudu.
Açıklama şöyle devam etti: Sanatın kalbi olan alanlar yok edilecek ve bu değerli yapılar, beton yığınlarına dönüştürülerek sermayenin hizmetine sunulmak isteniyor. Bu yaklaşım bizim rızamızla bağdaşmaz; kültürümüzü, sanatımızı ve mekanlarımızı koruma kararlılığımız sarsılmaz. Vazgeçmiyoruz diyen bir duruş sergileniyor ve kamuya açık kültürel alanların savunulması gerektiği bir kez daha vurgulanıyor.
ADINA BAŞLIKLI AÇIKLAMADA Rızamız yok, razı değiliz ifadesiyle başlayan metinde, şu sözlerle devam eden bir uyarı paylaşıldı: “Meclis komisyonundan geçirilmiş yasa tasarısı, ülkenin tarihî ve kültürel mirasını tehdit ediyor; Botter Apartmanı, Feshane-i Amire, Gazhane gibi mekanlar devredilerek sanatın kalbi olan alanlar yok edilecek ve betonlaşan yapılar sermayenin hizmetine sunulacaktır.
Metinde altı çizili olarak öne çıkan ifade: “BUNLAR SADECE TAŞ VE TUĞLA DEĞİL; KOLEKTİF HAFIZAMIZIN PARÇALARI” Bu süreçte neden şimdi? Gelişen siyasi yapı, kültürel zenginliğimizi eritmeyi hedeflediği için bu mekanlar İstanbul’un ruhunu barındırır; sanatçıların, müzisyenlerin, tiyatrocuların ve halkın buluşma noktalarıdır. Botter Apartmanı’nın zarif mimarisi, Feshane’nin endüstriyel mirası ve Gazhane’nin dönüştürülmüş kültürel alanı bu hafızanın parçalarıdır ve tasarı yasalaşırsa sanat etkinlikleri kısıtlanacak, sergiler, konserler ve atölyeler ortadan kalkacaktır. Bu, kültürel imha girişimi olarak algılanmakta ve hafıza bütünlüğünün zayıflamasıyla sonuçlanacaktır.
Toplumsal dayanışma çağrısı ile bir araya gelen kültür insanları, kültür mirasımıza el koyulmasına karşı duruşlarını sürdürmeye kararlı olduklarını ifade etti. Böyle bir tasarıya karşı durmak, yalnızca sanatı savunmak değil; geleceğimizi ve kimliğimizi korumak anlamına geliyor. Kültür mirasının rantın gölgesinde ezilmemesi için bir arada hareket ediyorlar; sanatın özgürce yeşereceği bir gelecek için seslerini yükseltiyorlar. Bu bildiri, imzaların güçlendirdiği bir dayanışma çağrısıdır ve her imzanın süreci daha da güçlendireceğini belirtiyor.













