Sabahattin Ali’nin Ölümsüz Eseri Tiyatroya Taşınıyor
Türk edebiyatının önemli yazarlarından Sabahattin Ali’nin başyapıtı “İçimizdeki Şeytan”, Onur Erbilen’in uyarlaması ve rejisiyle ilk kez sahneye çıkıyor. Lütfi Can Bulut’un başrolünü üstlendiği bu etkileyici oyun, büyük ve tutkulu bir aşk hikayesinin etrafında şekilleniyor. Aynı zamanda dönemin toplumsal olaylarına ve burjuvazisine yönelik eleştirileriyle de dikkat çekiyor.
Oyun, Ömer ve Macide’nin derin aşkına odaklanırken, dönemin yozlaşmış aydınlarının hayatlarına da ışık tutuyor. Tiyatroseverler, yarın Kütahya Hezar Dinari Kültür Merkezi’nde saat 20.00’de bu muhteşem performansı izleme fırsatı bulacaklar. Aralık sonuna kadar Afyon, Burdur, Antalya ve Muğla gibi şehirlerde sahnelenecek olan oyun, sezon boyunca İstanbul başta olmak üzere pek çok şehirde seyirciyle buluşmayı hedefliyor.
ROMAN UYARLAMASI!
Yönetmen Onur Erbilen, “Kitap aslında Ömer ve Macide’nin bir aşk hikâyesi… Macide, konservatuvar piyano bölümünde okuyan bir genç kız, Ömer ise hem postane memuru hem de felsefe eğitimi alan bir genç. Ömer, iyi yetişmiş, düzgün bir karakter. Toplumdaki yanlışların ve kendi içindeki çatışmaların farkında. Ne yapması gerektiğini biliyor ama harekete geçemiyor. Romanın trajik hatası, Ömer’in bir türlü karar verememesi. Oyunda, romanın en önemli noktalarına yer verdik. Bu tür uyarlamalarda en büyük tehlike, okuyucunun romanı sahnede bulamaması” şeklinde belirtiyor.
ÖMER’İN PENCERESİ…
Erbilen, hikayeyi Ömer’in penceresinden anlatıyor. Ömer, hem anlatıcı hem de karakter olarak sahnede yer alıyor. Romanı okuyanlar hatırlayacaktır ki, Sabahattin Ali, Ömer ve Macide’nin iç dünyalarını monologlar aracılığıyla derinlemesine işlemişti. Bu oyunda ise tüm bu içsel çatışmaları Ömer’in bakış açısıyla dinliyoruz. Erbilen, romanda yazıldığı döneme sadık kalmaya özen gösteriyor ve oyunda müthiş bir romantizm ile derin bir aşk tasvir ediliyor. Aynı zamanda oyunun arka planında ciddi bir eleştiri de yer alıyor. Erbilen, bu durumu şu şekilde ifade ediyor: “Birçok aydının aslında ne kadar boş olduğunu, aydınlık adı altında akademisyenlerin ve gazetecilerin nasıl bir yaşam sürdüklerini anlatıyor roman. Bu karakterlere de yer verdik. Kısacası, İstanbul’daki entelektüel kesim oldukça eleştiriliyor. Ayda bir kere bile tiyatroya gitmeyen, kütüphaneye uğramayan, ama duydukları bilgilerle aylakça dolaşan bu kesim, Sabahattin Ali’nin romanında sert bir dille eleştiriliyor.”
SEMTLERE SIKIŞAN TİYATROLAR
Yönetmen, oyunda özgün müzikler kullanmayı tercih etti. Anadolu’da daha fazla sahne almasını istediğini vurgulayan Erbilen, “Son yıllarda tiyatrolar genellikle Şişli ile Kadıköy arasında sıkıştı. Anadolu’ya gitmek oldukça zor çünkü maliyetler yüksek, salon kiraları ve konaklama giderleri oldukça fazla. Ancak biz, Sabahattin Ali’nin geniş bir okuyucu kitlesine sahip olduğunu düşünerek bu oyunu sahneye taşımak istedik. Anadolu’nun tiyatroya daha fazla ihtiyacı olduğunu düşünüyorum” diyor.