Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi
Şanlıurfa’da gerçekleştirilen Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi, özellikle Göbeklitepe ve Karahantepe bölgelerinde yoğun kazı çalışmalarıyla dikkat çekiyor. Bu kazılar, 12 bin yıl önceki insan yaşam biçimlerini gün yüzüne çıkarmayı amaçlıyor. Bu bağlamda, kazı başkanı Prof. Dr. Necmi Karul ile bu sezonun planlamalarını ve projeye dair detayları konuştuk.
Bu sezon kazı çalışmaları için nasıl bir planlama yaptınız?
Göbeklitepe’deki ilk kazı serüveni 1995 yılında başladı ve 2021 yılında Taş Tepeler Projesi ile birlikte hem burada hem de Karahantepe gibi çağdaş alanlarda yürütülen yeni kazılar, bölgenin Neolitik dönemini daha net bir şekilde tanımlamaya yardımcı oldu. Bu nedenle, çalışmalarımızı hem yerleşimlerin kendi dinamikleri çerçevesinde hem de proje genelinde dikkatlice planlıyoruz. Göbeklitepe’nin kendine özgü bir durumu var; uzun süre boyunca kazılmış ve çok sayıda yapının açığa çıkarıldığı bir alan olması nedeniyle, burası ziyarete açık bir yer. Bu sebeple, Göbeklitepe’deki kazıların yanı sıra koruma ve konservasyon işlemlerini de öncelikli hedeflerimiz arasında tutuyoruz. 2024 yılı itibarıyla, geçen yıl olduğu gibi II. evreye ait yapılarda sağlamlaştırma çalışmalarına başladık ve sezonun ilerleyen dönemlerinde “C Yapısı”nda benzer bir uygulama gerçekleştireceğiz. Bunun yanı sıra, koruma çatısının altında yer alan A ve B yapılarında da kazı çalışmalarımıza devam ediyoruz.
‘CİDDİYE ALINACAK TARAFI YOK’
Göbeklitepe’de artık kazı yapılmayacak yönündeki haberler gündemi meşgul ediyor. Bu konuya açıklık getirir misiniz?
Bu haberler, Amerikalı bir bireyin tıbbi bir ürün reklamıyla iç içe geçmiş bir video paylaşımıyla ortaya çıktı. Bazı çevreler, bu reklam kısmını göz ardı ederek konuyu istediği şekilde manipüle edip yaygınlaştırdılar. Göbeklitepe üzerinden sansasyon yaratma eğilimi, maalesef bir hastalık halini almış durumda. Bu tür spekülasyonların altında yatan motivasyon genellikle kişisel ve sıradan ya da maddi beklentilerden kaynaklanıyor. Ancak, buradaki toplumu kolayca manipüle edebileceği düşüncesi oldukça küstahça. Ayrıca, yurtdışından gelen talimatlarla kazıların durdurulduğunu iddia etmek, Türk akademisine ve kurumlarına yönelik bir hakarettir. Kısacası, bu iddiaların ciddiye alınacak bir tarafı yok. Ayrıca, alandaki ağaçların kazıları engellemek amacıyla dikildiği söyleniyor; arazi sahipleri, daha yüksek kamulaştırma bedeli almak için bu ağaçları kendilerinin diktiğini zaten ifade ediyor. Bu konuda koruma kurulunun aldığı mevcut bir karar var ve ağaçların taşınması uzun bir süredir gündemimizde.
‘BÜYÜK DÖNÜŞÜMÜN COĞRAFYASI’
Taş Tepeler Projesi’nin öneminden bahseder misiniz?
Taş Tepeler Projesi, çok uluslu ekipler tarafından aynı bölgede ve eşzamanlı olarak yürütülen çalışmalarla yerleşik hayatın başlangıcını ele alıyor. Yerleşiklik ve üretici yaşamın başlangıcı, bugün bildiğimiz toplum düzeninin temellerinin atıldığı bir süreçtir. Bu nedenle, şu anda 10 farklı alanda sürdürülen kazıların bulunduğu bu bölgeyi, biz “Büyük Dönüşümün Coğrafyası” olarak adlandırıyoruz. İncelediğimiz insanlar, “son avcı ilk yerleşik toplumlar” olarak tanımlanmakta ve bu dönüşümün izlerini en iyi şekilde barındıran bir bölgede bulunuyoruz. Taş Tepeler, Anadolu’nun insanlık tarihine katkılarını, tarih öncesi çevreyi ve insanın 12 bin yıl önceki bilişsel dönüşümünün eşsiz kanıtlarını sunuyor.
Geleceğe Miras Projesi kapsamında Kültür ve Turizm Bakanı kazıların 12 ay süreceğini açıkladı. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Arkeolojik kazıların farklı aşamaları vardır ve arazi çalışmaları bunun yalnızca bir bölümünü teşkil eder. Başka bir deyişle, kazılarla elde edilen verilerin bilgiye dönüştürülmesi için saha çalışmasından sonra laboratuvar ve değerlendirme süreçleri devam eder ve bu yıl boyunca sürer. Bu sürecin nasıl paylaşılacağı, arkeolojik alana, ekibe, projenin hedeflerine ve olanaklarına bağlı olarak değişir. Örneğin, bir yapının restorasyonuna ara vermeden devam edebiliriz ya da bir buluntu grubunun değerlendirilmesi yıllar alabilir. Bazı alanlarda iş hacmi azdır ve çalışmalar kısa sürede tamamlanabilir. Dolayısıyla, bu adlandırmayı 12 ay boyunca sadece kazı yapılacak şeklinde değerlendiremeyiz.
‘ORTAK BİR HAFIZANIN ÜRÜNÜ’
Buradaki yaşam hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Yaklaşık 12 bin yıl önce bulunduğumuz bölgede, bugünkü iklim koşulları hâkim olmaya başlar ve bu durum besin kaynakları açısından büyük bir zenginlik sağlar. Bu değişime paralel olarak, insanların aynı yerde yıl boyunca yaşamaya başladığını görüyoruz. Artık insan grupları daha önce hiç olmadığı kadar kalabalıklar halinde bir arada yaşamaya başlamıştır. Sonuç olarak, sosyal olarak oldukça karmaşık toplumlara dönüşürler ve çevreleriyle ilişkileri değişir. Bu insanlar, başta ceylanlar olmak üzere sürü halindeki hayvanları kontrol altına alacak düzenekler kurmuş ve muhtemelen bu evcilleştirmenin yolunu açmıştır. Aynı zamanda, başta arpa ve buğday olmak üzere tahılları ve yabani fiğ, burçak, mercimek ve bezelye gibi baklagilleri giderek ekip biçen toplumlara dönüşmüşlerdir. Kazılarda, bu türlerin dönüşümünü ve insan müdahalesini, kısaca bu sürecin tüm aşamalarını takip edebiliyoruz. Tüm bunlara koşut olarak, insanın dönüşümünü de izleyebilmekteyiz. Ortak bir hafızanın ürünü olarak değerlendirebileceğimiz hayvan ve insan kabartmalarından oluşan, dikilitaşlara işlenmiş figürler, heykeller, insanları bir araya getiren anıtsal toplanma mekânları gibi kalıntılar, bize insanın teknolojik ve düşünsel olarak gelişimini ve dönüşümünü anlatıyor. Açığa çıkardığımız bu buluntular, bu sürecin kanıtlarını oluşturuyor ve biz de bu önemli gelişmelere tanıklık etmekte ve sonuçları toplumla paylaşmaktan mutluluk duymaktayız.
‘EN KAPSAMLI PROJE’
Taş Tepeler Projesi’nin organizasyon yapısı hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Şanlıurfa Neolitik Çağ Araştırmaları Projesi-Taş Tepeler, T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından ulusal ve uluslararası nitelikte farklı kurum ve üniversitelerden ekiplerin ortak çalışması olarak 2021 yılında hayata geçirildi. Projedeki araştırmaların her biri bağımsız çalışmalar niteliği taşımaktadır. Bu nedenle, yönetsel bir örgütlenme şeması yerine proje bazlı, organik bir yapılanma söz konusu. Her bir araştırma, ülke genelinde gerçekleştirilen diğer çalışmalara ait yasa ve yönetmeliklere tabidir. Tüm bu araştırmaları bir proje çerçevesinde bir araya getiren yapı ise ortak bilimsel amaçlarla belirlenmiştir. Bu projedeki görevim, bağımsız bilimsel çalışmaların koordinasyonunu sağlamak. Taş Tepeler Projesi’ni, Cumhuriyet tarihinin baraj gibi zorunluluklar olmadan sadece bilimsel hedeflerle bir araya gelinmiş en kapsamlı arkeolojik proje olarak tanımlayabiliriz.