İstanbul’da bulunan tarihi Sirkeci Garı’nın restore edilmesi sürecinde çalışan 17 restoratör ve konservatör işten çıkarıldı. Öğle molasında gelen bir mesajla bu kararın iletildiğini ifade eden uzmanlar, gerekçe konusunda net bir bilgi verilmediğini belirtti. Girişimle ilgili haberlerin yayılmasıyla birlikte listede yer alan yaklaşımlar nedeniyle diğer 17 uzman da istifa kararı aldı. “SORGULAYAN İSTENMİYOR” başlığıyla aktarılan açıklamalar, tarihi bölgelerde çalışan uzmanların kaygılarını dile getiriyor. Çalışma alanlarına kepçelerin getirilmesi ve ihale üzerinden bir inşaat firmasına devredilen restorasyon sürecinin, pek çok tarihi alanda da benzer kaygıları doğurduğu ifade edildi. Restorasyonun, yıkıp yeniden kurmaya evrildiği yönündeki eleştiriler, ince titizlik ve uzmanlık gerektiren bu alanlarda çalışanların haklarının uzun süredir baskı altında olduğuna dikkat çekiyor.
Emirhan Eskin adlı arkeolog-restoratör, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımda, “öğle arasında hiçbir açıklama yapılmadan emeklerimizin ve meslekiikimiz hiçe sayıldı”
Gelen bilgiler doğrultusunda Sirkeci ve Haydarpaşa Garı’nın Kültür ve Turizm Bakanlığı’na devredilmesiyle ilgili süreç hatırlatıldı. 29 yıl süresince devri kabul eden protokolün ardından Bakanlık yetkilileri tarafından yapılan açıklamalarda, bu iki noktanın göçün başlangıç noktası olarak değerlendirildiği ve göç müzesinin kurulacağı, tren ve kültür-sanatın birlikteliği ile millet bahçesinin entegrasyonunun hedeflendiği belirtildi. “AVM ve otel olmayacak” ifadesiyle de bu vizyonun altı çizildi.
NEZİH BAŞGELEN (Kültürel ve Doğal Mirası İzleme Platformu Yöneticisi, Arkeolog-Editör) yorumunda şu tespitlerde bulundu: Türkiye’nin pek çok yerinde onarımı öngören kültürel varlıklarda kullanılan yöntemin seçimi sıklıkla kavramsal karışıklığa yol açıyor. İyileştirme (rehabilitation), yenileme (renovation), sağlamlaştırma (consolidation), yıkıp yeniden yapma (reconstruction) ve yeniden yapılandırma (restoration) gibi terimler çoğu kez birbirine karıştırılıyor. Yanlış seçimler ve uygulamalar, mevcut varlıkların özgünlüğünü kaybetmesine yol açıyor ve ülke genelinde son 30–40 yıl içinde bu tür kayıplara sıkça rastlanıyor.













